Nasıl başlıyordu bizi tarifsiz kederlere sürükleyen şarkı?
Özledim seni düştüm yollara
Açtım gönlümü rüzgarına
Bir hayaldi sanki bir macera
Yıkıldım kelimeler paramparça
Hala hoş bir havan var
Ne güzel adın
Bir çizik attın gönlüme kanattın
Sırf şu dörtlük bile sanki 21 bölümü özetliyor. Kendini aşka kapatmış adam,
aşkı aklından geçirmeyen kadın, aniden yolları birbirlerine düşüyor. Sonra
ikisi de gönüllerini birbirlerinin rüzgarına açıyor. Öyle bir şey yaşıyorlar ki
bir hayal, bir macera sanki...
Ömer'e yeniden şarkılar söyleten, baka baka doyamadığı, kokladığı, içmeden
sarhoş olduğu kadın... Onun için bütün kırgınlıklarını,
anlayamamışlıklarını belki gururunu aşıp " evlen benimle" diyor.
Kalbini emanet ettiği gözlerden bir cevap bekliyor ama alabildiği "bana
biraz zaman ver". O an ve bir türlü dilinin varmadığı "Emin mi
değilsin?" derken gözlerinde uçurumun kenarındaki bir adam çıkıyor
karşımıza. Ta ki böyle olmadığını duyana kadar da gitmiyor.
Ömer öylesine Defne'ye teslim olmuş ki istemese de eve gitmesine, yüzüğü
ona vermesine, ona cevap vermek için zaman istemesine sessizce razı oluyor.
Defne... Onun aynı anda hem ne kadar şanslı hem de ne kadar da bahtsız
olduğunu bilmeyen yok herhalde. Gönlünü kaptırdığı güzel adam bir yana aile ve
dostlardan yana da şanslı. Ama Defne’yi görünce anlıyoruz ki insan her
zaman hakettiğini yaşamıyormuş, hiç suçu olmadığı halde başkalarının suçunun
cezasını en ağır şekilde de çekebiliyormuş, eh imtihan dünyası işte. Yine de
yaptığından utanan, kardeşini düşürdüğü durumdan dolayı pişmanlık denizine
çivileme atlayan bir Serdar, bir an bile tereddüt etmeden alyansını çıkarıp
koyan can dost Nihan, aynı gözü karalıkla arabasını satan İso, Defne’nin dediği
gibi siz ne tatlısınız gerçekten. Çoğumuzun böyle bir tane dostu yokken hem
de...