Arkadaşlığın eksik
olduğu bir diğer ilişki de Neriman ve Necmi arasında yaşanıyor. 30 yıllık
beraberliklerinde biraz olsun arkadaş olmayı da becerebilseydiler Ömer ve Defne
arasında olup bitenlere bu kadar farklı yönlerden bakmayabilirlerdi. Neriman
bunu sadece bir tarafın kazanacağı bir oyun olarak görmez, Necmi de Neriman’ın
planlarını bu kadar hafife almazdı belki. Arkadaş olamadıkları için birbirlerini
o kadar az tanıyorlar ki Necmi tek cümleyle Neriman’ı durdurabileceğini sandı,
Neriman ise Necmi’yi ciddiye bile almadı. Sonuçta gelinen nokta çok büyük ve
keskin bir çıkış olabilir; ama özellikle Neriman’ın biraz olsun
dizginlenebilmesi için gerekliydi. Ayrıca hep kazanan, hep gülen tarafta durmak
için insanüstü çaba gösteren Neriman’ı akmış makyajıyla görmek de oldukça
çarpıcıydı. Yaşlı gözlerle aradığı kişinin kızı Sude oluşuna da dikkat edelim:
böyle bir durumda dertleşebileceği bir arkadaşı olmadığı için bu ayrılıktan en
uzakta durması gereken kişiyi çağırdı yanına, bu nasıl bir yalnızlıktır!
Ömer, Sinan ve
Defne ile muhabbetlerinden anladığımız kadarıyla iyi dost olma potansiyeli
Necmi’de mevcut; demek ki bunu başaramayan kişi Neriman. Bu bize birini daha
hatırlatmalı: Yasemin. O da arkadaşlıktan o kadar bihaber ki, dertleşmek için
çoğu zaman ciddiye bile almadığı Sinan’ı seçmişti (zaten dizideki herkesle
dertleşebilecek iki kişiden biri Sinan, ikincisi de İsmail). Ben, Yasemin’in,
Neriman gibi bir anne ile büyüyen “proje çocuk”lardan biri olarak yola
çıktığını ve annesi gibi olmaktan kaçtıkça annesine –ve tabii Neriman’a-
benzeyen bir kadına dönüştüğünü düşünüyorum. Neriman-Yasemin çekişmesinin
köklerini de buralarda arıyorum.
Bölüm sonunda sanki
bütün bir yılın Pazartesileri bir araya gelip sendromlarını salıyorlar üzerime,
öyle bir ağırlık çöküyor. Başta her şeyin rengini yumuşatan güneşin turuncusu,
bunaltıcı, yapış yapış bir yazı anımsatıyor, nefes almak bile mümkün değil sanki.
Biraz uzaklaşma, denizin serin esintisini içimize çekme, durup düşünme zamanı.
Bir haftalık arayı bir de böyle düşünmek gerek: Sakinleşme, yenilenme ve
arkadaşlarımıza sıkı sıkıya sarılma vakti.
Bugünlerde, Defne’nin “hayal et, sev, gülümse” bilekliklerine,
bize bunları anımsatacak dostluklara hepimizin çok ihtiyacı var…