2008'in eylül ayında ekrana gelmeye başlayan Fringe özellikle Lost'la adını geniş kitlelere duyuran J.J. Abrams'ın elinden çıkan bir iş olmasıyla dikkat çekmişti. Bir bilim kurgu yapımı olmanın yanı sıra içinde bir samimiyet barındıran bu dizide Anna Torv, Joshua Jackson, John Noble ve Jasika Nicole başrolde yer alıyordu. Torv'un hayat verdiği FBI ajanı Olivia Dunham, Hamburg'tan Boston'a gelen gizemli bir uçak davasıyla ilgilenmeye başlıyor. Bu uçağın tüm yolcuları bir salgına maruz kalmış gibi görünüyor. O ve tüm FBI bu toplu ölüm durumunu araştırıyor. Bu süreçte Olivia'nın ilişki içinde olduğu bir başka FBI ajanı John Scott kötü bir şekilde yaralanıyor. Onun tedavisine yardımcı olmak isteyen Olivia da araştırmaları sonucunda bilim çevrelerinde uçlarda yaşadığı düşünülen Dr. Walter Bishop'ı buluyor. Ancak Walter tam 17 yıldır hastanede yatıyor ve onunla görüşmenin tek yolu Irak'taki oğlu Peter'ı bulmak. Üstelik Peter seneledir babasıyla görüşmüyor.

Olivia, tüm sıkıntıları göze alarak Peter'ı bir şekilde Amerika'ya getiriyor ve Walter ile görüşmeyi başarıyor. Ancak bu buluşma Olivia için bilmediği bir dünyanın kapılarını açıyor. Aklına bile gelmeyecek bir yöntemle yeniden John Scott'la iletişim kuran Olivia, tüm bu yaşananların arkasında Massive Dynamic firmasının olabileceğini düşünmeye başlıyor. Ancak işler bunla da son bulmuyor. Olivia, uçak vakasının sadece madalyonun görünen yüzü olduğunu, daha önce de bu tarz bilimsel davaların yaşandığını ve tüm bunların daha büyük bir planın parçası olabileceğini öğreniyor. FBI'da patronu Phillip Broyles, onu ismini Fringe koyacakları bir departmana tayin ediyor. Böylece Olivia, Walter ve Peter bu tarz gizli tutulması gereken bilimsel davaları araştırmaya ve çözmeye başlıyor. Astrid Farnsworth da bu ekibe dahil oluyor. Ekip her bölüm farklı ilginç bir davayı çözerken, bir yandan tüm bunların arkasında kimin olduğunu anlamaya çalışıyor. 

Dizinin ilgi çekmesini sağlayan tek şey bilim kurgu yanı olmadı elbette. Peter'ın önyargılı olduğu ve 17 senedir görmediği babasını ufak ufak tanımaya başlaması, Olivia'nın bu aile ile yakınlaşması, Walter'ın insanın yüzünü güldüren yorumları, çocuksu tavrının yanı sıra çok zeki bir bilim adamı oluşu gibi etkenler izleyicileri diziye daha da bağladı. Peter ile Olivia'nın iki ileri bir geri şekilde ilerleyen yakınlaşma süreci de büyük bir merak unsuruydu. Tabii Walter'ın Astrid'in ismini hatırlayamayıp ona her bölüm başka bir isimle seslenmeni ve laboratuvardaki Gene ismindeki ineklerini de unutmamak lazım.

İçinde sağlam bilim kurgu ögelerini, aile ilişkilerini, aşkı, gerçekçi insani duyguları ve komedi unsurlarını bir arada barındıran bu dizinin özellikle ilk üç sezonu oldukça başarılı ilerliyordu. Dördüncü sezonda Fox düşük reytinglerden dolayı Fringe'i iptal etmek istedi. Ancak dizinin hayranları kanala beyaz laleler göndererek (onun da diziyle bağlantılı bir anlamı var) bu kararı protesto etti. Böylece Fringe hikayesini sonlandırmak için bir sezon daha kazanmış oldu. Buna rağmen dizinin dördüncü ve beşinci sezonları ilk zamanlardaki tadı vermeyi başaramadı. Yine de dizinin aniden bitmesindense, bir finalle son bulması çok daha güzel oldu.

Siz de bilim kurgu severim diyorsanız ya da içinde farklı birçok unsuru barındıran yapımları takip edenlerdenseniz, iki sene önce son bulan bu yapıma bir göz atın derim.