Taylan- Asiye- Çetin Üçgeni
Her hikayenin tadı tuzudur aşk üçgenleri. Onlarsız hiçbir şeyin anlamı olmaz. Çatışmanın Allahını barındırırlar bünyelerinde ama doğru kodlanırsa.. Şimdi bir hikaye yazalım hep birlikte. İstanbul'un fakir semtlerinde yaşayan bir kız, günün birinde sevgilisinden hamile olduğunu öğrenir ve bunu ona söylediğinde aldığı tepkiye sinirlenip onu yaralar. Hem kanundan hem de babasından kaçmaya başlar.
Bir taraftan da İstanbul'un en zengin ailelerinden birinin oğluyla karşılaşması için tesadüfler zinciri oluşturalım ve gittiği yalıda şimdiye kadar gördüğü erkeklerin tümünden farklı anlayışlı, zengin ve karizmatik bir beyefendi çizelim.. Hikayenin ikinci bölümünü tahmin edemeyen var mı aranızda? Elbette ki çok zekisiniz ama yazıya dökmek gerekirse hikaye şu şekilde ilerleyecekti (!) Esas kızımız bu adama aşık olacak ve zamanla aralarında engellere dayalı fırtınalı bir hayat başlayacaktı. Soruyorum Kara Ekmek'te öyle mi oldu? Hayır! Biz hikayede tahmin ettiğimiz hiçbir şey izleyemedik. Peki bu senaristlerin iflah olmaz ters köşe sevgisinden mi? Elbette hayır..
Senaristler hiçbir zaman tek kulvarda at koşturmadı. Fazla üçgen göz çıkarmaz mantığı aldı yürüdü. Taylan-Asiye-Çetin arasında planlanan ve ana aks olarak belirlenen çatışma bir türlü beklenilen ilgiyi görmedi. Peki neden? Kendimce açıklamaya çalışayım.. Çetin karakteri için çok güzel aşık adam rolü yazıldı ve dahi ikiliye yazılan sahneler hikayenin enerjisi en yüksek anları olmaya başladı. O andan sonra hiçkimse Asiye'nin Taylan'ı seveceğine inanmıyordu.
Ekran karşısında nutellasını kaşıklayan gençlik önce Çetinli sonra AsÇet'li hayaller kurmaya başladı.. Kağıt üstünde oldukça ütopik duran ikilinin kimyası hikayeye deyim yerindeyse kök söktürdü. Laf olarak kalmadı bu, hikaye aleni şekilde kökünü unuttu ve 'yazsam olmaz yazmasam fanlar razı değil' paradoksunda kalan senarist, el mahkum herşeyi yeniden kurgulamaya başladı. Peki ne kadar başarılı oldu?