Tak kulaklıklarını, ver sırtını uzun yıllar orada
öylece dinlenmiş yorgun bir duvara... Melodiler zihnine akarken, ayaklarının
eşlik etme isteğini göreceksin. İçindeki dans tutkusu yüzeye çıkarken, bulutların
çok da yüksekte olmadığını fark edeceksin.
Dansa kapılıp gitmek öyle bir sevgidir ki kimileri belli bir
disiplinle çalışarak, kimileri ise düzensiz ritmik salınımlarla ayak uydurur
tempoya. İçkini yudumlarken, arkadaşlarınla masada oturmuş sohbet ederken ya da
sabah otobüste işe giderken ansızın içinden sıçrar o tutku. Dans; salonların ve
işlemeli elbiseler giyen insanların zarafetine de, sokağın cıvıltıyla rengarenk
atan kalbine de çok yakışıyor.
Ekranlar da bu güzel enerjiyi çok seviyor olsa gerek ki,
hemen hemen her dizide mutlaka şık bir dans sahnesi izliyoruz. Figürler
derinleştikçe karakterlerin ruhundaki boşluklar doluyor, bizim de ekran başında
hayallerimiz tamamlanıyor adeta. Hanginiz elinizde vileda sopasıyla poponuzu
sallayarak eğlenirken karşımızdakinin bir sopa değil de yakışıklı bir adam
olduğunu düşünmediniz ki? Olsun, siz böyle de çok güzelsiniz. Yorulalım,
yoğrulalım, müziğin sesini hiç kısmayalım.
Şimdi gelin o güzel dans sahnelerini birlikte
hatırlayalım...
Ve daha çok dans edelim, daha çok!