Televizyon
Eleştirmenleri Birliği ödülleri bu sene 8 Ağustos’ta sahiplerini bulacak.
Meslekleri gereği televizyonun iyisini seçmekte büyük oranda başarı sağlayan
insanlardan oluşan bu birlik daima en başarılı adayları çıkan ödül
törenlerinden birini gerçekleştirmiştir. (gerçi Critics’ Choice Awards daha iyidir ya, neyse) Bu seneki adayları
incelediğimde yine bu kanıya varmadan edemiyorum. Birlikte bakalım dilerseniz.
Organizasyonun
basın bültenindeki sıralama üzerinden gidecek olursak:
En iyi komedi
oyuncusu kategorisinde geçen yılın galibi Julia Louis-Dreyfus’ın yine bu ödülü
almasını dilemekten başka çare kalmıyor ne yazık ki. Her ne kadar diğer aday
Gina Rodriguez Jane the Virgin ile bu
sene nefesimi kesmiş olsa da Veep o
kadar olağanüstü bir karakter çalışması gerektiriyor ki, tüm ödüller Dreyfus’a
gitsin istiyorum. Amy Schumer ve şaşırtıcı bir başarı yakalayan Fresh Off the Boat ile Constance Wu’nun
aday oluşu sevindirici. Jeffrey Tambor canlandırdığı cinsiyet değiştiren aile
babası rolüyle parmak ısırttı, cesaretine ve yeteneğine şapka çıkarmamak elde
değil; ancak Transparent’ı metinsel
olarak sıkıntılı bulduğum için Tambor’ın da şovunu tam olarak sergileyemediğini
düşünüyorum. O yüzden Dreyfus ve Rodriguez önüne bu kategoride koyamadım ne
yazık ki. Erkekler ve kadınlar ayrılmış olsaydı o zaman iş değişirdi. (yazar
burada Emmy adaylıklarında farklı fikirler dile getirme hakkını saklı
tutmaktadır)
En iyi drama
oyuncusu ödülünü bu listeye bakarak Empire’da
çok klişe ve karikatürize bir rolden harika bir karakter çıkarmayı başaran
Taraji P. Henson’a veriyorum. Listede Matthew Rhys’ı görmek sevindirici, The Americans’ın diğer törenlerde deli
hakkı yeniyor. Jon Hamm görmekten bıktım artık, geçiyorum. How to Get Away with Murder’ın başrol oyuncusu Viola Davis Henson’ın
başardığı karikatürizelikten kurtulma başarısını pek gösteremedi bence, çok
tekdüze ve sıradan bir performansı vardı, adaylıkları toplayacaktır, orası
kesin. Bob Odenkirk ise bunca isim arasından sıyrılamaz gibime geliyor.
Jon Stewart’ı ne
kadar sevdiğimi geçenlerde yazdığım veda yazısıyla dile getirmiştim. Jon
Stewart son bir saygı duruşuyla en iyi haber programı seçilmeyi hak ediyor. Ama
daha önce birlikte çalıştığı John Oliver o kadar iyi bir iş çıkarıyor ve
popüler kültüre o kadar güzel malzemeler çıkartıyor ki veda vefası
gösterilmeyebilir gibime geliyor. Çok da itiraz etmem.
En iyi gençlik
programı kategorisinde The Fosters’ı
tek geçiyorum. Kimselerin el atmaya cesaret edemediği eşcinsellik, ırkçılık,
evlatlık müessesesi gibi konulara öyle güzel dalıyorlar, bir sürü hikayeyi öyle
güzel seyirciye aktarıyorlar ki ayrı bir yere konularak ödüllendirilmeyi
kesinlikle hakkediyorlar. Zaten geçen sene de bu kategoride ödülü onlar
kucaklamıştı, helal olsun.
Bu yılın en iyi
yeni dizisi, tartışma kabul etmiyorum, Jane
the Virgin’di. Keşke hak ettiği ödüle kavuşabilse. Ama Empire bu popülerlikle aradan sıyrılabilir, ki bu çok da üzücü bir
durum olmaz. The Flash ortalama üstü
bir dizi olsa da böylesi bir ödülü alacak kadar abartmamak lazım. Transparent hikayesindeki sorunlar
sebebiyle şansını yitiriyor bence. Better
Call Saul için, tıpkı Breaking Bad’de
olduğu gibi, heyecanlanamıyorum, üzgünüm.
En iyi mini-dizi
kategorisinde ödülüm hala etkisini üzerimden atamadığım The Honorable Woman’a. Kusursuz bir performansla taçlandırılan iş
diğer adaylar arasından sıyrılıyor kanımca. Olmadı, yine müthiş kadrosuyla Olive Kitteridge’e de razıyım gerçi.
En iyi komedi
kategorisinde benim oyum yine yeniden Jane
the Virgin’e. Zira beni bu sene daha çok güldüren başka bir iş olmadı.
Diğer aday Unbreakable Kimmy Schmidt yaklaşmış
olabilir ama Jane’in başarısı çok
başka, çok daha özel, çok daha pamuklara sarmalanıp sarılası. The Big Bang Theory demeyin bana Allah
aşkına çemkirmemle sakinleşiyorum ve en azından artık çaptan iyiden iyiye düşen Modern Family'i görmediğimize seviniyorum, Transparent’ı
geçiyor, Inside Amy Schumer’ın ise
hala yarı oranda çöpten oluştuğunu iddia ediyorum. Jane, Jane, sen çok yaşa!
En iyi drama
kategorisine geldiğimizde Mad Men’e
veda etmek istemezlerse ve en iyi yeni dizi kategorisini kapmazsa ödül Empire’ın olabilir. The Americans bu dizilere on bassa da ve bu sene en güçlü sezonunu
yayınlamış olsa da bu saatten sonra ödül toplamaya başlayabilir mi, emin
değilim. Aday olsun, konuşulsun, bana yeter. Game of Thrones ve Justified böyle
adayken güzel, uzaktan sevilmeleri en güzeli.
Miras ödülü
adaylarını sayıyorum bakın: Friends, Late
Show with David Letterman, The Shield, Star Trek ve Twin Peaks. Star Trek’i geçelim, burada gördük, bilim-kurgu türüne
şapka çıkarttık, yeter. Twin Peaks bu
ara malum sebeplerden çok konuşuluyor, ama kült bir dizi olmanın ötesinde
olduğunu düşünmüyorum. The Shield de
kaliteli polis dramasının nasıl olacağını cümle aleme gösterse de… Yok, gözümde
bu ödülle canlandıramıyorum onu. Şimdi… Friends
kadar Amerikan ve dolayısıyla dünya komedisini değiştiren başka dizi yok
bence. (Seinfeld demeyin, ne olur,
yalvarırım) ve tüm ödülleri hak ediyor bu benzersiz güzellik. Ama David
Letterman emekli olmuşken, Amerikan gece programcılığının duayenini bir
taçlandırmak lazım, ayıptır.
Ve yılın programı
ile listeyi kapatıyoruz. Adayları zayıf buldum açıkçası. Bunlar içinde elbette
ki Empire’I seçeceğim. Dizi çok iyi
olduğundan değil, hala herkesin burun kıvırdığı ulusal kanallarda ne denli
devasa başarılar kazanılabileceğini kanıtladığı için. The Americans, Game of Thrones, Mad Men ve Transparent’a gelene kadar…
2015 adayları
değerlendirmesi de böyle. En iyi ödül törenlerinden biri olduğunu söylemiştim,
ama dananın kuyruğu olan Emmy’lere az kaldı. Isınma turları sayalım bunları. Bu
yazıyı da İngilizce’ye çevirip Eleştirmenler Birliği’ne göndereyim. Acaba başka
ülkelerden üye kabul ediyorlar mı? Seçtiğim isimlere ödül gitmezse
sinirleniyorum çünkü, bari bir el atmış olayım.