İskender ve
Devran peki. Babasını yaktı bitti bu kadar mıydı bu çatışma? Kardeşinin
ölümündeki payını unuttu mu yani? Yazılabilecek onlarca sahne, onlarca olay var
ikisi arasında. Ama birden ikisi aynı tarafta oluverdi. Devran’ın kardeşleri
peki? Onların hiç mi hikayesi yok, hiç mi rolü yok? İçki masalarında esas
oğlana “Vahşi cazibem.” diye saç taratmak dışında yazacak başka sahneniz yok
mu? Ceylan mesela. Sahi o ne oldu?
Boran olayının
ihalesi gerçekten de nasıl Cesur’a kaldı? Hala inanamıyorum. Yetmedi onu
Esme’ye takıntılı karaktere mi çevireceksiniz gerçekten de? Mesleği adalet olan
bir karakterin Cesur karakteri ile evrilmesini kendi içindeki çatışmasını
izlemek yerine bunu mu izleyeceğiz? Hayatındaki en kötü adam babası olan, baba
cephesinden yaralı iki karakter bunlar. Cesur ne ara “Beni sevsin, Devran
ölsün.” diye delirdi? O mafya babası senin, bu mafya babası benim diye sürekli
el mi öpecek? Taner Ölmez bu karakteri mi oynayacak? E hani İskender, Devran,
Cesur üçlüsü? Bu kadar mı bunların çatışması? Esme karakteri hep kahraman
olarak mı kalacak? İçinde hiç mi kötü adam yok? Gerçekçi değil, üzgünüm.
Hikâye çok
tutarsız. Son bölümlerde farklı bir yöne evrilmiş ama işte sorun şu ki başta
anlattığınız hikâyeyi seyircinin de sizin gibi unutamaması. Dizide gerçekten
bir şey oluyor ama hiçbir şey olmuyor. İlerlemiyor olaylar. Çok korkakça
yazılıyor her şey. Sanki sürekli bir tedirginlik hali var senaristte. Bir şey
yazmak istiyor ama yazamıyor gibi. Biraz aksiyon lazım diziye. Artık bir
şeylerin evrilmesi karakterlerde değişimler olması çatışmalar, kısacası kaos
lazım. Ne anlatmak istiyorsanız anlatın biz de oturup izleyelim sonra üzerine
tekrar konuşuruz. Ama iki adım geri bir adım ileri gidince hikâyede hiçbir şey
olmuyor. Sorun çiftlerin kitlelerini kaybetmek istememenizse bu sizin ana
hikayenize zarar veriyor. Cesur takıntılı oldu. İmre platoniğe doğru gidiyor.
Devran ne yapıyor ne ediyor belirsiz. Karga yok oldu birden. İskender nasıl international
mafyayla iş yapıyor hala anlayamıyorum. Esme mafyanın ortasında, silahlara kafa
tutuyor.
Ben İmre’yi
seviyorum ama şu anda İmre Devran izlemek istemiyorum mesela. Olay çok saçma
bir hal aldı. O replikler falan her şey boşa mıydı yani anlayamıyorum. Son
bölümle beraber ne olur artık inanın bilmiyorum. Diziye giren İmre karakterini
geri getirin mümkünse. Güçlü, ulaşılamaz dediğiniz o karakteri bize geri verin.
Devran kim ya? Ya bu kızın Devran dışı bir sürü konusu var, çift savaşları
yüzünden bu ikisini işlemeye korkar hale geldiyseniz onu işleyin bari onu
izleyelim. Mafyatik işlerin içinde bir şeyler yapıyordu onları geri yapsın İskender’le,
ortalığı karıştırsın, oradan bir hikâye aksın. Dahilik dehalık bir şeyler olsun dizide,
şaşırıp kalalım. Ama bize gelip de basamakları sayabiliyor diye bu çocuk dahi
demeyin. Ben iyiyim, ben iyiyim. Tamam en iyi sensin, bizi bir sal artık. Bana
inandırıcı da gelmiyorsun. Daha ilk sahnesinden son sahnede o kuyudan İmre’nin
çıkacağını tahmin edemeyelim mesela, çok klişe. “İyi ol.” “Bana bir şey olsa umurunda
olur mu?” diye neden yazdınız iki kadın karakter de kaçırılacaksa onu da
anlayamadım. Karakter birden sevgilisine âşık olduğuna mı karar verdi? O zaman
bunu neden baştan beri izlemiyoruz? Bu karakter zaten aşıksa, baştan beri aşk
teması üzerinden sürekli aşk ve para diye dönen hikâyenin ne anlamı var?
Hayatının sınavı diye bir şeye gerek yok o zaman. E babasına benzemekten de
korkacak bir şey yok çünkü en temel konu ve Devran’ın en büyük korkusu ve
travması İskender Aysel ilişkisi olarak gösteriliyordu, o da boşa gitti o
zaman. Ya da siz bu çift savaşlarını çok mu sevdiniz? Eğleniyor muyuz gençler?
:) İnsanlar aksiyona, olaya, ters köşelere, karakter çatışmalarına, karakter
gelişimlerine aç aç. Yan çift savaşları olsaydı keşke, o zaman çok eğlenceli
olurdu. Ana hikâye akar giderdi. Ama işte burada ana hikayenizi de etkiliyor.
Bazen Hakan
Günday yazsa bu diziyi nasıl olurdu diye düşünüyorum. Karanlık karakterleri,
karakterlerin kendisiyle iç çatışmasını, o evrilmelerini ne güzel yazardı kim
bilir? Sanki senaryo anlık yazılıyor gibi. Bilmiyorum, şu anda öyle
hissediyorum. Dediğim gibi son iki üç bölümdür güncel izliyorum, sanki tek
bölümlük yazılıyor gibi. Neyse olsun, moral bozmak yok. Oynayan oyuncuların
hepsi sevdiğim, izlemekten keyif aldığım isimler. Emeklerine sağlık her
birinin. Ama işte karakter ayrı, oyuncu ayrı. Dünyanın en iyi oyuncuları da
olsa hikâye iyi değilse bir anlamı olmuyor. Karakterler, hikâye, olaylar, her şey bu kadar
karışıp yönünü kaybetmişken nasıl oturacak hikâye rayına bilmiyorum. Oyuncular
çok iyi. Umarım oturur. Ya da oturmaz. İzleyip göreceğiz.
Aynı fikirde
olmamıza gerek yok. Hislerinize tercüman değilse bu yazı canınızı sıkmayın. Olur
arada öyle. Hepimiz aynı fikirde olamayız. 1984 romanında değiliz. :) Bunlar
işin bencesi. Haydi kalın sağlıcakla.