Rüzgarlı Tepe: Canı nereden yanıyorsa oradan değişiyormuş insan

İki kalbin paramparça olmasının belki de en elle tutulur tarafıydı, Halil’in sakinleştikten sonra Zeynep’in kalbinden ziyade karakterine olan güveni. Zeynep yapmazdı… Zeynep yapamazdı… Zeynep daha önce de yapmamıştı…

‘’Daha sıcaklığın omzumdayken, bana nasıl baktığını hatırlarken sen de bunu bana yapamazsın.’’

Cümlenin verdiği güvenin sıcaklığında ısındı yüreğim günlerce. Zeynep henüz dile dökememişken bile sevdasını, Halil’in ona olan inancında kaldım ben. Alper Zeynep için bir savaş, Halil için çok büyük bir sınav olmuştu. Ve fakat bilmediği bir gerçek vardı Alper’in: Zeynep birçok savaştan galip çıkmıştı; Halil’se en büyük sınavını Zeynep’le verip aşkı kazanmıştı. Çünkü onlar birbirlerinin gecelerine tüm imkansızlıklara rağmen uzun zaman önce ay ışığı olmaya başarmışlardı… Kendine en çok yakışanı yaptı Halil; duyduklarına değil de hissettiklerine, Zeynep’in gözlerinde gördüklerine inandı ve alıp gitti Zeynep’i…


 
‘’Hiç mi sevmedin beni? Hiç sevmedim…’’ Bir gece ne kadar uzun olabilirdi kim bilir. Zeynep Halil’in dağılan kalbine ve gözlerindeki umuda yandı tüm gece Halil’se Zeynep’in bilmediği çaresizliğine… Ve fakat her şeye rağmen bu şiirin son mısrası bu değildi… ‘’Ya beni vur ya da indir o silahı…’’ bir cümlenin ağırlığının altında ezildi Halil. Kala kaldı yüreğinden kayıp giden sevdasının ardından. Dağıldı, dağıttı ablasının kollarına sığındı; sönmedi yüreğindeki yangının ateşi. Bu kez Halil’in kalbi göç vermişti. Onu Halil yapan her şeyi bir kez daha canını parçalaya parçalaya almıştılar elinden. Sahi en son ne zaman bu kadar yanmıştı yüreği?

Hayat bu ya gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkması gibi keskin bir kanunu vardı. Halil zaten kalbinin ve aklının kabul etmediği şeylerin esas yüzünü öğrenince söndü yüreğindeki yangını. Bizim beyaz ata ihtiyacımız mı vardı, prensesi kurtarmak için? Çekip aldı Halil Zeynep’i mahkûm olduğu o karanlık kuyudan; hem de Zeynep’in tüm itirazlarına rağmen. Ömrünün sonuna kadar çok sevmek için…  İtirazı olan yazılı bildirebilirdi!


 
Söz konusu kendi canıysa oracıkta verebilirdi canını Zeynep, demiştim yukarıda bir yerlerde. Nitekim öyle de oldu. Bir silah çekildi, bir kalp siper oldu, bir el silah sesi duyuldu… O silah sesine Halil’in kalbinin anlık durduğuna yemin edebilirim ama ispatlayamam… Candan can gitmesi diye bir şey varsa şayet Halil onu, o an, orada yaşamıştı. Kötüler vadelerini doldurdular ve masalda aşıklar kavuştular en nihayetinde. Tüm dünya o an’a şahit olmasa da Eren şahit oldu Zeynep’in Halil’e olan aşkına. Zeynep Aslanlı’nın cesaretine, cevvalliğine yakışır bir şekilde geldi aşk itirafı ve kondu Halil’in yüreğinin tam ortasına. Nefes almanın tarifi varsa şayet bu olsa gerekti; Halil içinde, Zeynep içinde…


 
Görüp görebileceğim en şahane evlilik teklifi ve en şahane yıldırım nikahı Halil’in düzenlediği olabilir. Bunda Tekin’in parmağı olduğundan hiç şüphem yok açıkçası. Anlatmaya kalksam tüm replikleriyle birlikte satırlara sığmayacak bir sezon finali izledim Rüzgârlı Tepe’de. Bir sahneyi övsem diğer sahnenin hatırı kalır.  Velhasıl kelam, masal bu ya; onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine demeye kalmadan bir gerçek daha çıktı gün yüzüne ve kondu en güzel, en mutlu olduğumuz anın tam ortasına. Canı nereden yanıyorsa oradan değişiyormuş insan. Bunu en sert haliyle kalbine vura vura gösterdi Halil’e, Zeynep… Ne güzel demiş Can Yücel: Kursak diye bir yer var. Heveslerim, hayallerim, sevdiklerim… Hepsi orada. Sezon finalinin son sahnesiyle birlikte Halil ve Zeynep gibi bizim de kursağımızda kaldı birçok duygular. Yeni sezonda yeni çatışmalarla birlikte tutkuyla sindirmek dileğiyle…


 
Tek tek yazmaya kalksam satırlara sığmayacak övgüler bırakırım buraya Gökberk ve Cemre için. Yüz otuz bölümü koydum kenara son beş bölüm öyle şahane, öyle kusursuz giyindiler ki Zeynep ve Halil’i; kederleriyle kederlenip, sevinçleriyle mutlu olduk. Kalbimdeki yeriniz tarif edilemez. Çokça sevgi çokça gurur var içimde, size karşı. Hikâyenin en başından bu yana sizinle birlikte kat ettiğiniz yola şahit olmak ve her bölüm bir önceki bölümü katladığınızı görmek benim için inanılmaz bir gurur. Siz, ikiniz şahane detaysınız… Emeklerinize, iş aşkınıza sağlık.


 
Ben bir teşekkürde yazan kalemlere etmek istiyorum. Yüz otuz bölüm boyunca oradan oraya savrulduk ancak hiç tıkanmadık, hiç sıkılmadık. Her bölüm finalinde bir sonraki bölümü beklemenin heyecanını yaşadık. Yine yeniden tüm bölümleri koydum kenara son beş bölümün tüm sahneleri o kadar kusursuz ve o kadar altı dolu repliklerdi ki ne kadar teşekkür etsem az. Dip not geçeyim Alper’in Zeynep’i evliliğe zorlaması yazılabilecek en klişe hikayeydi ve fakat ben dolu dolu yazılan klişelerin aşığıyım. Ekip dolu dolu yazdı ve oyuncular da dolu dolu oynadı.  Kaleminize sağlık.

Kimseye minnet etmeden düştükleri yerden gururla kalkmaya çalışan Aslanlı kadınlarının verdiği mücadele benim için bu hikâyenin temeli sayılır. Tülay Aslanlı’nın bozmadığı asaleti ve anne yüreği; Merve Aslanlı’nın düştüğü yerde bocalasa bile hayatını doğru yerden yakalayıp eğitimini hedef alması; Selma Aslanlı’nın her koşulda muhteşem bir abla olması ve Zümrüt Aslanlı’nın gelip giden aklına rağmen Aslanlı kadınlarının arkasında koca bir dağ olarak var olması muazzamdı…

Hikâyenin diğer cephesinde bir abla olarak kardeşine mütemadiyen kalbini hatırlatan ve her koşulda destek olan Gülhan Fırat; dostluğuyla birlikte Halil’in eli, kolu, gözü ve hatta zaman zaman duyguları olabilen Eren; tüm sezon bomboş bir karakter gibi görünüp son dakika Zeynep ve Halil aşkının en best kurtarıcısı olan Tekin… Dip not geçmeden duramayacağım sanırım, Tekin karakteri bende hep bir sempati uyandırdı ve Halil ile bağlarının güçlenmesini, ona gerçek anlamda enişte olmasını çok istedim. Bundan olsa gerek son bölümde Halil’in Tekin’e sarılıp eniştem dediği yerde kaldım. Umarım bundan sonra hep sırt sırta verirler ve Gülhan hak ettiği değeri Tekin’den alır.

Vee bu hikâyenin olmazsa olmazı kötü kalpli cadısı, Songül; benim deyimimle yeni yetme Bihter Ziyagil… Tüm bu intikam planının esas tetikleyicileri Asu ve Canan… Yaptığı tüm kötülüklere rağmen bana göre Halil ve Zeynep’in sevdasının kabulleniş mimarı, Alper… Son olarak kara kedi Feyyaz… Her karakter birbirini tamamlayan bir yapbozun parçası gibi hikâyede. Karşılıklı paslaşmalarla birlikte çıkan şahane sahneler ve sıkılmadan tamamladığımız koca bir sezon… Başarılı bir hikâyenin temelinde her zaman koca bir ekip yatar. Yönetmenimizden set ekibine kadar senaryonun hizmet ettiği duyguyu oyuncuların izleyiciye doğru bir şekilde aktarmasına eli ve emeği değmiş her kesin yüreğine sağlık. Koca bir sezonu su gibi berrak çıkarıp sundunuz önümüze.

Yeni sezonda görüşmek üzere. Şimdiden çokça özlem…. Sevgiyle kalın…
 
Halil’in bir sezon boyunca kalbiyle verdiği savaşı aşağıdaki dizelerden daha iyi hiçbir şey anlatamazdı diye düşünüyorum.

Koca sezona gelsin…

Denizle tuz gibi karıştı aklım; bir sana tutkunum, bir sana düşman.
Kalbim avucunda yok gizli saklım; bir sana tutkunum, bir sana düşman.
Dalgalara yenik düştük yüreğim; yelkenler perişan yerde direğim
Gelgitlere boyun eğdi yüreğim; bir sana tutkunum, bir sana düşman.
Bir sevda zedeyim köhne kayıkta, gönül anaforda can kayalıkta.
Temmuz güneşisin sen aralıkta; bir sana tutkunum, bir sana düşman.
Yıldız Kenter
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER