Sende gördüğümü
görecekler diye ödüm kopuyor.
Hep aklıma geliyorsun,
bak gördün mü?
Senin de gidecek başka
bir yerin yok.
Kaçmak istedikçe sana
yakalanıyorum.
Söndürmek istedikçe
sana yanıyorum.
Yenildim işte ama yine
de seni seviyorum.
Sana bir sarılsam
Şimdi kırılsa
yalnızlığımın kemikleri
Beni yokluğunla
savaştırma kaybederim
Özdemir Asaf'ın bu
dizeleri geliyor aklıma iki bölümdür diziyi izlerken. Çünkü aşk kaçmaya
çalıştıkça yakalanmak, birine yenilmektir. Biri için hissettiğin duyguların
böyle güçlü oluşudur.
Oyun arkadaşlarını
yazmadan önce 48 ve 49. bölümler ile ilgili bir şeyler yazsam mı diye düşündüm.
Açıkçası istemiyorum. Çünkü ben Ceylin ve Ilgaz'ı birbirini çok seven iki güçlü
karakter olarak olarak görüyorum. Kim daha çok hatalı veya kim değil
tartışmasına hiç girmeyeceğim. Ama sadece şunu yazmak istiyorum. Bir daha
lütfen ne olursa olsun Ceylin'in özgürlüğünü ve mesleğini ondan almaya çalışan
bir Ilgaz izletmeyin bize. Uyuşturucu satıcısı ve parayla insan öldüren
Serdar'ın, Çınar'ın büyük bir yanlışı ile başlattığı olaylar silsilesinde
öldüğü böylesi bir durumun içinde, tanıdığımız Ilgaz bunu yapmazdı. Sevdiği
kadını tehdit altındayken panikle yaptığı hareketlerinin sonuçlarından korumak
yerine, öfkesiyle onun hayatından özgürlüğünü ve mesleğini almaya çalışan bir
Ilgaz'ı adalet söylemleri altında bize izletemezsiniz. Çünkü Pars'ı kendi
hatasından koruyabilen Ilgaz, Ceylin'i de korurdu. Pars'ınki daha büyük bir
hataydı. Masum bir adamın hayatını mahvetme kararını vermiş, bu konuda
iddianamenin değişmesini isteyerek eyleme geçmişti Pars. Mesleğine ihanet
etmişti. Onun psikolojisini anlayıp koruyan Ilgaz, Ceylin'i ateşe atmaya
çalışmamalıydı.
Bunun için yazamadım
bir şey o bölümlere. Sanırım küstüm biraz, biraz da inancım sarsıldı. Sonuçta
naçizane burada yorum yazıları yazsam da bana Yargı için bu yazıları yazdıran
seyrettiğim aşka inancım. O sarsıldığı zaman yazmak da mümkün olmuyor.
Ne yaptım peki? Bolca
başka görüşleri okudum. Gerek burada yazan arkadaşlarımı, gerekse Twitter'daki
yorumları ve bilgiselleri...
Sonuçta kırılmış
yanlarımı biraz topladım ve geldim yine.
Bunları da yazdığıma
göre oyun arkadaşları ve yeni oyunları hakkında yazmaya geçebilirim.
Evet, artık tüm oyun
değişti. Değişiyor daha doğrusu...
Ceylin'in verdiği
dilekçe ile birlikte tüm kurallar değişti. Bunu Ceylin değiştirdi. Rolleri
tepetaklak etti hatta diyebiliriz.
Bizim Ceylin ve Ilgaz
ilişkisinde alıştığımız bir düzen vardı. Ilgaz kural koyucu, Ceylin ise kural
değiştirici idi. Ilgaz kural koyuyor, Ceylin değiştirip esnetiyordu.
Peki ne oldu da oyun
değişti?
Haklı haksız
tartışmasına girmeden oyunlarındaki rolleriyle anlatmaya çalışacağım.
Ilgaz kural koyucu
rolünün onu oyunu bitirmeye yetkili tek kişi yaptığını düşündü ve kendi
kurallarını bu defa daha önde tuttu. Ceylin ise bu durumda kendi oyun alanını görememeye
başladı ve Ilgaz'a oyunu bitirmek isteyip istemediğini sordu. Ilgaz bu noktada
oyunun devam etmesini istiyorken en yanlış cevabı verdi. Sorumluluğu sen al
dedi. Aslında kendi elleriyle o ana kadar oyunu bitirmekten hiç bahsetmemiş
Ceylin'e, oyunu bitirme görevini verdi. Ceylin'in kuralları değiştiren kişi
olduğunu unuttu Ilgaz öfkesi içinde. Kural değiştirici kişi sizi birden
bambaşka bir oyunun, başka bir dünyanın içine atabilir. Ceylin bugüne kadar hiç
kullanmadı bu yetkisini. Fakat Ilgaz'ın cevabından sonra kullandı.
Ve Ceylin'in verdiği
dilekçe ile dünyaları tamamen değişti. Ceylin mevcut oyunu bitirdi.
Ceylin'in oyunlarını
bitiren kişi olması Ilgaz'ı öyle etkilemiş ki, onu kampta gördük. Ilgaz, Ceylin
ile önceki ayrılık süreçlerinde karavan tamiri yapmıştı. Bu defa onu kamp
tatilinde gördük. Yalnız ve doğa ile iç içe geçirilen zamanın Ceylin'in oyunlarını,
yani evliliklerini bitirdiği gerçeğini hazmetmesine yardımcı olacağını düşündü
sanırım. Fakat öyle olmamıştı. Aksine daha da özlemişti Ceylin'i.
Daha önce de
yazmıştım. Ilgaz Ceylin ile ayrı oldukları dönemlerde hep böyle tekil oyunlara
yöneliyor. Karavan tamiri veya kamp tatili gibi... Tekil oyunlar ama ona artık
iyi gelmiyor. Gelemez de... Çünkü Ceylin'den öncesine aitti tekil oyunlar.
Artık Ceylin ile oynamanın hazzını da huzurunu da biliyor. Hatta Ceylin
hayatına girmeden önce hiç bitmeyen karavana bakarsak, o zaman tekil oyun da
pek oynamıyormuş diyebiliriz. İstiyor ama tek olduğu için oynamıyormuş. Ta ki
Ceylin hayatındaki tüm oyun ihtiyacını karşılayarak hayatına girene kadar.
Yazı devam ediyor...