“İstanbul’un
taşı toprağı altın diyorlar ya hani, o eskidenmiş. Boşuna heveslenmeyin,
altınları kapan kaptı; bize sadece taşı toprağı kaldı...”
Tv’de
dizi izleme durumum her geçen gün azalırken -bunu farklı insanlar üzerinde de
reytinglerde de gözlemlerken- kendimi bildim bileli dizi izleyen ben için (kendini
bileli dizi izlemem tartışılır bir konu ama olan olmuş ^^) 2 saatimi
ayırabileceğim ve önerebileceğim bir dizi olmuş ‘Tozluyaka’.
Çok uzun
zaman sonra -belki de en fazla- en çok dizi yayınlandığı bir yaz sezonu
görüyoruz. Ama bunun aksine birkaçı hariç yayıncıları, yapımcıları ikna edecek
reyting yok ortada. ‘Tozluyaka’ da bu sistem için güzel diyebileceğimiz bir
açılış yaptı.
‘Genellikle’
yaz sezonunda romantik komediler başı çeker. Elbette bu seneki dizi
fazlalığında farklı türler de var. Ama drama olsun romantik komedi olsun farklı
bir şey koyan yok ortaya. Ekranların nefes almaya ihtiyacı vardı ve başlayan
işlerden sadece ‘Tozluyaka’ ve ‘Balkan Ninnisi’nde nefes aldırdı... İsteyen
istediği türü sever ve benim düşüncem olan bu dizilerin nefes aldırmış
olmaları, bu benim görüşüm. Ama gerçeklik payı da yok değil. Romantik
komedilerde aynı şeyleri anlatmak sorun değil, aynı şeyleri yeni bir anlatım
dili ile anlatmamak sorun, yenilik dizinin ömrüne de dizinin hikâyesine de
katkı sağlıyor...
Bir de
komple yenilik içeren işler var ve bunlar da nefes aldırmış oluyor. Az önce
reyting konusunda ‘birkaçı’ ile ifade ettiğim diziler: ‘Balkan Ninnisi’,
‘Senden Daha Güzel’ ve ‘Tozluyaka’nın güzel açılışı... Ama ‘Senden Daha
Güzel’in de çok da bir yenilik sağladığını söyleyemem...
Doğru
senaryo, doğru matematik
İlk
bölümün ardından Twitter’da (@naim_baycan) sıcağı sıcağına yazdıklarımı
da şuraya ekleyeyim ve bölüme geçeyim:
Dizi/
film kurarken önce bir fikir lazımdır, sonra da fikrin cümlesi, logline. Şimdi
(tabii ki fikir cümlesi için giriş, gelişme ve sonuç lazım. Dışarıdan biri
olarak sonuç kısmını soru işreti bırakarak) ben dizinin fikir cümlesini
kabaca kurayım: Arkadaşları, zengin okulunda cinayete kurban gider ve bunu
öğrendikleri gizemli bir kişinin yardımı ile katili bulmak için o okula
girerler ve...? (Twitter’da sıcağı sıcağına yazınca logline örneği kötü mü
oldu, diye düşünmüştüm ama fena sayılmaz ^^)
Şimdi
benim kabaca yazdığım fikir cümlesi ile bir bakalım: Zengin okulu, diyor. Demek
bunlar fakir. Katil var, o okulda onu arayacaklar ve bunu da bunlara yardım
eden gizemli kişinin yardımı ile yapacaklar. Her şeyi ile senaryo açısından
doğru kurulum. Bunlar aynı zamanda doğru çatışmaları da gösteriyor.
Dizi
kurulumunda en önemli bir devam unsur ‘çatışma’. Dizinin içindeki -zengin-fakir
çatışması en klasiği gibi gözükebilir ama Arap’ın abisi ile Zeyno’nun annesinin
bakışmaları, Zeyno’nun en yakın arkadaşına (Ali’ye) âşık olması ki bu
konunun hep bir gideri vardır. Sonra Ali’nin annesi ile Berk’in babasının
geçmişi, umut ve adalet kavramı vb. ile bir sürü çatışma var...
Geriye
önemli bir unsur olarak karakter kalıyor kurulumda: Karakter bir kılıftır ve
oyuncu onu üstüne geçirir. Eğer sıkar veya bol gelirse olumsuz etki bırakır,
bunu da şöyle yaparlar en klasik şekli ile: Oyuncu, giyeceği karakter
inandırıcı olsun diye abartırsa ya da umursamaz tavırlarla, seyirci nasıl olsa
inanır, deyip bu tavrı yaparsa olumsuzluk olur. Doğrusu; olumlusu
‘Tozluyaka’da, daha çok mahalledeki karakterlerle, çok güzel bir şekilde
verilmiş...
Dizinin
müzikleri, görseli de çok güzeldi. İşte bu saydıklarımdan ve saymadıklarımdan
sebep doğru senaryo, doğru matematik...
Naçizane,
faydacılık için biraz sistemsel ve analiz şeklinde bir giriş yapmak istedim;
şimdi ilk bölüme geçebilirim:
Uzun
zamandır Tv’de bu kadar hızlı akan bir ilk bölüm/ bölüm görmemiştim. Su gibi
aktı gitti bölüm. Ha, her bölüm bunu yapmak Tv’de gerçekten çok zor; ama bu
seviyeye ne kadar yaklaşırsa o kadar güzel olur... Ve bölüm yazısına geçmeden
önce son bir notum var: Yazıda uzun uzun değineceğim ama, herkes çok iyiydi ve bu
diyeceğim şey hepsi için de geçerli ama, ‘Çağla Şimşek’ sektör adına
güzelliğiyle, yeteneğiyle çok umut verdi. Kutlarım onu!
Dizinin
başlangıcında (yazının başına eklediğim sözler) sosyal bir çatışma
vurgulanıyor ki kimileri için hep, kimileri içinse şu an içinde bulunduğumuz
günlerde gerçek bir dert... Zaten gençlik işi, lise dizisi olduğu zaman, dizi
kurulumda sosyal çatışmasız bir dizi olmuyor, olduğunu düşünüyorum ama o tadı
vermiyor. O sosyal çatışma hep lazım.
Karakter
tanıtmak, önce kavga ve sonrasında doğum günü ile çok başarılı bir şekilde
sağlandı. Hemencecik bu dördünün samimiyetine inandık, hani çok iyi arkadaşız;
derler ama seyirciye geçmez ya o his, burada da tam tersi tam anlamıyla
inandım/ inandık. Abartılı olacak, bana da öyle geliyor, her sahnesine yer
verecek olursam bu yazı da bitmez ama ben her sahnesinden çok keyif aldım...
Denizdeki
sahnelerde müzik sesi ile Cemre ve Berk’in tartışması üzerine Hazal, “Sıkma
canını ya, her zaman ki Berk işte. Fırsatını buldu ya, illa küçük düşürecek
işte seni, salak!” dedi ve dizinin ilerisinde Cemre ile annesinin bir
sahnesi vardı. Orada onun kilo alması, Berk ile arasını düzeltmeye çalışması ve
asıl deminki ‘küçük düşürecek’ ifadesi bana Cemre’nin de önceden fakir olduğunu
düşündürttü. (Aslında fakir olmak neden küçük düşürücü olsun ki, bunun hep
böyle bir algı gibi lanse edilmesinin -bu dizi bağlamında demiyorum-
bırakılması lazım. Kısacası bu durumun genel bir algıdan kişisel olumsuz bir
fikir olarak kalması lazım. Bazıları parası var diye kendini üstün görüyor ya,
işte böyle insanların olumsuz düşüncesi olarak kalsın...) Ama sonra pek de
sıcak bakmadım bu teorime. Fakir değilse, Cemre’nin genel mutsuzluğunun bir
sebebi vardı, neyse...
Aliler
ve Berklerin doğru tırmandırılan gerilimi Arap’ın abisinin olaya dahil olması
ile sokak jargonuyla ifade edecek olursa R (yani geri adım atmalarına)
yapmalarına sebep oluyor. Burada ve konser akşamı bir şey dikkatimi çekti.
Arap’ın abisi (ismi aklıma gelmedi de) konser akşamı okula girmek
istiyor ama giremeyince Vefa ile içeri bir şey gönderiyor. Ee Berk ve
arkadaşları da uyuşturucu madde kullandığına göre, abisi onlara satıcılık
yapıyor olabilir mi? Teknede de Berk ve arkadaşlarının bir nebze ondan
çekinmeleri bunu bana düşündürttü. Veya bu olmasa da buna benzer bir olay
olacak. Ha, bir de şu olabilir: Vefa’ya verdiği şey, Vefa’nın cinayetinde kafa
karıştırmak için bir senaryo oyunu da olabilir, bakacağız... Sonuçta bir teori.
Yazı devam ediyor...