Star Tv'nin bu sezon verdiği en iyi yayın kararlarından biri hatta belki de tek doğru seçimi
Paramparça oldu. Hikaye bir Kore uyarlaması. Öyle böyle uyarlama değil, orjinalinin üzerinde o kadar oynanmış ki arka jeneriğe sadece "esinlenme" yazılabilmiş. Samimiyetle, ellerine sağlık.. Dizi için kurulan kadro ilk bağımsız drama yapımcılığını ifa eden
Endemol Türkiye için adeta iftihar vesilesi olarak yıllarca anlatılacak bir başarı oldu.
Her durumda ve su içinde 5 reyting alan
Erkan Petekkaya ile
Nurgül Yeşilçay'ı yan yana getirip, işi de sektörün en pahalı (dünya kurmanın ederi bağlamında) yönetmenlerinden birine emanet etmek ve sahada maçı haftalarca sorunsuz idare etmek gerçekten "kırmızı kordela" ile taltif edilmeli. Elbette halen "Endemol 10 numara yapım şirketidir" demek için birkaç iş daha görmeyi bekliyorum. Zira
Serçe Sarayı'nın akıbeti, malum sıfatı kullanmamı geciktiriyor. Paramparça'nın ilk bölümde beni aptala çeviren rejisi ve ilk bölümlerin hikayesi hakkında evvelce yazmıştım. Aynı şeyleri tekrar etmeyeceğim. Meraklısı okuyabilsin diye o yazıları da aralara serpiştiriyorum...
Uzun bir süre heyecanla izlediğim diziyi, son 4-5 haftadır sadece dinlediğimi fark ettim. Bir diziyi "dinlemek" benim türümde yani profesyonel seyirci için önemli bir uyarıdır. Eğer bir diziyi izlemiyor da dinliyorsam, bu durum hikayesine ilgimin dağıldığını işaret eder. Sadece önemli bulduğum diyaloglar esnasında başımı ekrana çevirip, "nasıl çekmiş" minvalli merakımı gideriyor sonra da önümdeki işe bakıyorsam; hikayeden bıkkınlık gelmiş demektir. Elbette Paramparça'nın matematiksel verileri yani izlenme oranları hikayenin sıkıntılı döneme girdiğini NET olarak işaret etmiyor.
Özellikle de bahanesi bol insan ırkına mensub olduğumuz için her hafta ufak ufak kaybedilen seyirciyi hikaye yavanlığı dışında diğer her şeye bağlamaya alışkınız. Havalar ısındı.. Kuşlar göç etti.. Maç var.. Pirinç baldo değildi.. Karşımıza Survivor geldi Abi boru mu? Ve daha neler neler.. Say say bitmez.. Latife ediyorum çünkü sinyalleri muhtemelen benden çok önce almış olacağını umduğum yapımda ciddi bir hikaye atağı da göremiyorum. Her yorulan hikayede olduğu gibi ısrarla denenen #çareyenikarakter eylemi dışında... Çare mi? Bence değil.
Oysa Paramparça'ya olan aşikar... 22 haftadır yayın günü kaçırmadan izlediğim Paramparça'yı ilk kez zaplayıp Survivor izlemeye gitmişsem durup düşünmek gerekirdi. Ben de öyle yaptım. Durdum ve düşündüm. Paramparça'nın zaten ilk günden beri sıkıntılı olan ve sadece BÜYÜK hareketler yüzünden dikkat çeken küçük ve eksikli hikayesi artık alenen alarm veriyor. Klişeler tekrara girdikçe de tadı yavanlaşıyor.
Üstelik kriz anlarında akla ilk gelen o ŞAHANE ama cılk klişelerin gerçekleşmesi için iki beden küçük elbisenin içine tıkıştırır gibi entrikanın içine itelediğiniz altı BOŞ karakterler de seyirciyi yo-ru-yor. Ve seyirciyi 'sahte' tansiyonlar içeren finallerle bir sonraki haftaya taşıma planı MUHTEŞEM reji becerisine rağmen boşa düştü, düşecek. Şimdi benim yüreğim ağzımda, "Acaba Hazal mı, Gülseren mi öldü?" diye gelecek haftayı bekliyor olduğumu mu hayal ediyorsunuz? Beklemiyorum. Yeni bölüme dair tek merakım: sahnenin sonu nasıl bağlandı?. "Taksi uçtu da nasıl kondu"yu görmek istiyorum.
Üzgünüm ama haftalardır yaratılan her karakter karton, hepsinin altı boş. Hikayenin can damarı, taşıyıcı kolonu Cihan, "Dark Blue- Yalı- Gülseren Ev" hattında şoförlük yapmadığı zamanlarda ne yapar, hiç bilmiyoruz. Ya diğer taşıyıcı kolon Gülseren? Serçe Börek yaşıyor mu sizce? Gülseren'in girdiği ruh hali, yıllarca tek başına çocuk büyütmüş, batakhanenin kıyısında yaşadığı halde eteğine damla çamur sıçratmamış alnı açık, başı dik o kadına yakışıyor mu? O ergen aşık tripleri? Saçma sapan trafik kazaları (Kaç oldu saymayı unuttum), gizli saklı çekilmiş fotoğraflardan tansiyon ve skandal bakmalar kendini tekrar etmek değil mi? Unutmayın ki siz Cihan'ı o otel odasında sadece "leş" bir tuzağa düşürmediniz aynı zamanda benim de gözümden düşürdünüz, değdi mi? Her karakter sırayla trafik kazası geçirmeden ve her karakter fotoğraflı skandal yaşamadan vazgeçmeyecek misiniz bu klişeden? Sırada kim var samimiyetle merak içindeyim..
Paramparça seyircisi 22 haftadır peşinde gezdiği hikayede bir doyum noktasına geldi. Kabul. Hikaye kurgusu hızlı ilerledi ve yoruldu. Kabul. Ancak zaten izlediğimiz bir "Reji ve kadro" illüzyonuydu bunu da kenara yazmak ve başarıyı doğru okumak lazım. Eğer seyircinin izlemekten zevk aldığı oyuncuların giydiği karakterleri böyle müsrifçe kırar dökerseniz bedeli ağır olur. Haftalardır tüm izlenme kategorilerinde birinci olan Paramparça,
Survivor karşısında AB'yi kaybetti. ABC1 ve Total teknesinde de minik minik delikler açıldı ve hızla su alıyor. Evet, duyduğum zil sesi oraya kadar geliyor mu, bilmiyorum ama kulaklarım fena halde çınlıyor.. Sezon finali yakın. Önünüzde bir mola süreci var. Eğer bu süreyi iyi değerlendirip seyirciye sağlam, özgün ve "vay canına!" dedirtecek hikayelerle dönmezseniz, Paramparça'nın ekran yolculuğu kâr hanesine gururla yazılmayacak..
Ayrıca, ilk gün de söylemiştim; bu kadroya yazmak ve kurduğu hayalin bu reji ekibi tarafından hayata geçmesini görmek eli kalem tutan her insanın idealize edeceği bir durumdur. Ama bu kadro ile sıradan bir 'soap opera' yapmak aşırılı derecede lükstür!
Böyle işte..
R.