Uzun zamandır sosyal medya
platformlarında dile getirilen, bir anlamda lansmanı yapılan Cem Yılmaz’ın
komedi türündeki dizisi ‘Erşan Kuneri’ nihayet Netflix'te yayınlanmaya başladı.
Ve dizi kısa sürede en çok izlenenler kategorisine yükselmeyi başardı.
Hal böyle olunca diziyi seyreden
herkes, sinema eleştirmeni koltuğuna oturup filmle ilgili kendince
değerlendirmeler yaptı. Bu kervana ben de katılayım diye dikkatlice izlediğim
dizi ile alakalı birkaç söz söylemek istedim.
Erşan Kuneri, GORA ve Arif V 216
gibi yapımlarda Cem Yılmaz tarafından canlandırılmış kurgusal bir karakterdir. Sinema
salonlarında beğenilen karakter olarak Kuneri, Cem Yılmaz’ın kafasında bir film
olarak büyüttüğü projedir. Fakat proje, Kuneri’nin erotik reflekslerinin
toplumsal tepkilere yol açma ihtimalinden dolayı bir türlü hayata
geçirilememiştir.
Cem Yılmaz, Erşan Kuneri
karakterinin ilham kaynağını ve film projesi ile ilgili 25.05.2007’de
yayımlanmış bir haberde şunları söylüyordu:
"GORA filminde canlandırdığım karakterlerden biri de Erşan Kuneri
adlı porno yapımcısıydı.
O karakteri Bond filmlerinin unutulmaz oyuncusu Sean Connery'nin
adından esinlenerek yarattım. Yeni filmlerimden birini Erşan Kuneri'nin hikâyesi
üzerine kurmak istedim. Çok komik bir film ortaya çıkarabilirdik. Ama o filmde
ister istemez bazı erotik sahnelerin olması gerekiyordu. İşin aslı çekindim.
Çünkü benim filmlerimi aileler ve çocuklar izliyor." (
**)
Gerçekten de Cem Yılmaz bu
çekincesini uzun yıllar korumuş hayalini beyaz perdeye aktar(a)mamıştı. Fakat uzun
yıllar sonra bu tavrını devam ettirebileceği ama aynı zamanda hayalini
gerçekleştirebileceği bir mecra buldu. Ücretli ve şifreli bir platform olan
Netflix. Artık Cem Yılmaz, hem aile yapısını hem de çocukları, Erşan Kuneri’nin
erotik şerrinden koruyacaktı, çünkü yapım açık kanallarda ve sinema salonlarında
değil, ücretli ve şifreli bir platformda yayınlanacaktı.
Cem Yılmaz’ın üzerinde yıllarca
çalıştığı, demlendirdiği projesi ‘Erşan Kuneri’, nihayet 13 Mayıs 2022
tarihinde Netflix’te yayınlanmaya başladı.
1971-1980 yılları Türkiye’sinde köklü
politik, ekonomik ve sosyolojik değişimler her sektörü olduğu gibi sinema
sektörünü de derinden etkiledi. Bu yıllarda TV’ye artan ilgi, kitleleri
sinemadan uzaklaştırmış, salonların kapanmasına yol açmıştı. Bu dönemde
özellikle erotik-porno film sektörü hareketlenmiş, haliyle yapımların kalitesi
düşmüş, sinema sektörü mecburen daralma yoluna girmişti.
Türkiye, 12 Eylül’e giden süreçte
ölümlerle sonuçlanan ayaklanmalar, baskınlar, gözaltılar, sokağa çıkma
yasaklarıyla çalkalanıyordu. Bu kaos ortamından Türk sineması da nasipleniyor,
parlak günler usul usul geride kalıyordu.
‘Nitekim’, bu yapay kaotik süreç,
12 Eylül 1980’de nur topu gibi bir darbe doğuruyordu.
Darbenin 1980’ler Türk sinemasına
en büyük etkisi sansürler noktasında olacaktı. Sansürler, 70'lerin sonlarında patlama
yapan erotik film sektörü için etkili olurken, korku ve fantastik film
denemelerini de sekteye uğrayacaktı. Bu dönemde yerli yapım sayısı büyük bir
hızla azalırken ithal filmlerde patlama olacaktı. Çünkü devletlular öyle
istiyordu. Dönemin Başbakanı Özal’ın talimatıyla denetimler sıklaştırıldı. Bu
politikalar sonucunda yerli filmlerin üretimi azaldı, ithal filmlerin sayısı
arttı. Takvimler 1987’yi gösterdiğinde
ithal edilen 320 yabancı filme karşın, üretilen yerli film sayısı sadece 96’da
kalacaktı.
Bu dönemde, ilginç paralel bir
durum yaşanıyordu. Erşan Kuneri’de de karşılığını bulduğu şekliyle darbe
döneminin getirdiği yasaklamalara rağmen nispeten zayıflamış olsa da el
altından erotik ve pornografik filmler üretilmeye devam ediliyordu. Tüm
denetimlere rağmen sektör büyümeye devam ediyordu yani. Bu ‘görmezden gelme’ hali
bir devlet politikası mıydı, yoksa sektörün başarısı mıydı, bilinmez.
Süreçte, Yeşilçam’daki birçok
ünlünün yolu da bu yapımlara uğrayacaktı.
Erşan Kuneri karakteri, bu
dönemlerde yani 50'lerin, 60'ların, 70'lerin Türk filmleri ile yetişmiş,
oyuncu, senarist ve yönetmen olarak karşımıza çıkmaktadır. Ve yaşadığı dönemin
ilginç bir sinema profilidir.
Filmin başında onu 80 darbesi
sırasında hapse giren bir porno film oyuncusu, yönetmeni ve yapımcısının hapiste
olgunlaşmış ama kesinlikle durulmamış haliyle görürüz.
Herkes, piyasanın namlısı Erşan
Kuneri'den tekrar seks filmi yapmasını beklerken O, "normal" film çekme ve “pornocu”luk
yaftasından kurtulma motivasyonundadır. Artık O, gerçek bir sinema tutkunu
olarak değişim için mücadele ederken, hem sanatsal hem maddi kaygılarla piyasa
filmleri yapmaya başlayacaktır.
Erşan Kuneri, tüm baskılara
rağmen ‘normal’ film çekme kararından vazgeçmez. Piyasanın ‘eski’lerini projelerine inandırarak bu
emekçilerle sinemaya tekrar ‘merhaba’
der.
Erşan Kuneri ve ekibi seksenler
dönemine ait tüm türlerden filmler yaparlar, kiminde başarılı kiminde başarısız
olurlar. Hatta ödül bile alırlar.
“Kuru Murad, Ebenin Avı,
Kooperatif Kemal, Kötü Mal, Faqbâdi, Blue Box, Er-Man, Doyamadım” isimli
filmlerle Kuneri, 1980’ler Türk sinemasının kronolojik bir fotoğrafını da
çeker.
Dönemin tüm türlerinde ‘eser’
veren Erşan Kuneri, son filmini de planında olmamasına rağmen Arabesk türünde
çeker ve hak ettiği şöhreti sonunda yakalar ve sinema dünyasında kalıcı olur.
Yazı devam ediyor..