Şu sıralar Mutlu Ol Yeter ve
öncesinde Leyla ile Mecnun dizilerinden tanıdığımız Ali Atay’ın ilk
yönetmenlik denemesi olan Limonata, tamamen zıt iki kardeşin
bir araya gelmesini konu alan bir yol filmi esasında.
2015 yılı itibariyle çok iyi yerli yapımlar izlediğimizi
söylemeliyim. Ve bunların birçoğunun ‘gişe’ konseptinde olması daha umut
verici. Özellikle BKM’nin Bana Masal Anlatma, Kocan Kadar Konuş gibi özgün
komedileri, Engin Günaydın’ın yazdığı İçimdeki Ses; bağımsızlardan bakacak olursak Barış Atay’ın
ilk denemesi Eksik ve önümüzdeki haftalarda izleyeceğiniz Toz Ruhu gerçekten
başarılı. Aslında bu başarının sırrı biraz da bu filmlerin kendi tarzlarına
göre mizahı, acıyı ve formüllerini dozunda kullanmasında yatıyor. İşte Limonata
da bu bahsettiğim iyi filmler arasında üst sıralarda.
Özet geçersek, ölüm döşeğindeki babasının son arzusunu yerine getirmek üzere Sakip’in (Ertan Saban) Makedonya’dan yola
çıkıp İstanbul’daki kardeşi Selim’i (Serkan Keskin) arayış sürecine ve oradan
da Selim’i bulup bir şekilde tekrardan Makedonya’ya götürmesine uzanan keyifli,
komik ve bir o kadar da hüzünlü bir hikaye izliyoruz.
Filmi inceleyecek olduğumuzda üç tane bölüm göze çarpıyor: ''İstanbul,
Yol, Makedonya'' İlk iki bölüm gerçekten seyirciyi mıknatıs gibi içine çekiyor.
Zira Ertan Saban ve Serkan Keskin’in özellikle bu iki bölümde birbirleriyle
didişmeleri ya da birbirlerine karşı sergiledikleri davranışlar çok gerçekçi ve
eğlenceli bir seyre dönüşüyor. Tabii yol bölümünün sürükleyici olmasında görüntü
yönetmeni Ahmet Sesigürgil’in katkısı çok önemli. Sarı tonlarının ağırlıkta
olduğu soluk bir sinematografi ve karakterlerin yaşadıkları olaylara paralel
olarak değişen eğik kamera açıları takdiri hak ediyor. Ek olarak Selim’in fazla
ağzı bozuk ya da Sakip’in onun yanında naif kalması hikaye ile de son derece uyumlu.
.
Çingene düğünü, filmin en renkli anlarından. Sürprizi de var.
Çok hızlı başlayan bu iki bölümden sonra ‘Makedonya’
bölümüne geçiyoruz ve spontane bir şekilde tempo da düşmeye başlıyor. Çünkü
türlü aksiliklerle başlayan eğlenceli yol macerasının yerini hüzün ve eski
defterler alıyor. Ama haliyle de en çok bu bölümde ana karakterlerimizi tanımaya
başlıyoruz. Belki o bölümdeki diyaloglar bir süre sonra anlamsızlaşıyor hatta olaylar da tekdüze bir şekilde ilerliyor ama karakterlerin içinde bulundukları (filmi izleyince daha net göreceksiniz)
zor durumu da baz alırsak son derece normal karşılamak gerekir. Zaten Limonata
tamamen komedi ya da trajedi üzerine kurulu bir film değil. Aynen adı gibi
bazen tatlı bazen de ekşi yanlarını sunuyor hayatın. Bu vesileyle de senaryonun
bu denli inişli çıkışlı olması yerinde bir karar bence.
Sonuç olarak, Limonata benim tam beklediğim gibi çıktı. Zaten başta Serkan Keskin ve Ertan Saban olmak üzere oyunculuklar muhteşem. Müzikler ve sinematografi birbirini iyi destekliyor ve keza filmin temasını da besliyor. Durum böyleyken de Ali Atay'ın ilk yönetmenlik denemesinin altından başarıyla kalktığını görüyoruz. Kaçırmamanızı tavsiye ederim.
*’’Sen kimsin?’’ ile
başlayan telefon muhabbeti sinir bozucu derece komik! (+)
*Funda Eryiğit,
olmasa da olurmuş. (-)
Filmin Notu: 3.5/5