Ree, kalabalık şehir hayatından sıkılıp, yalnız gecelerine sanal alemde ortak arayan, paylaşılarak azalacak bir sıkıntı sahibi olduğu için blogger olmuşlardan değil. Bu işe başladığında da evli ve dört çocuklu üstelik nefes almaya vakit bulamayacak kadar da meşgul bir kadınmış. Kolej okumak için gittiği California'da şimdi kocası olan o yakışıklı hemşehrisi kovboya aşık oluyor. Üniversite okumak için ayrılıyorlar. Ama kader bir kere yazılmış. Ree, büyük kent kızı olma hayallerini katlayıp cebine koyarak, aşık olduğu adama dönüyor, evlenip bir at çiftliğinde yaşamaya başlıyor. Çocuk doğuruyor, tam dört tane. Yemek kitapları yazıyor. Fotoğraf çekiyor. Televizyon programı yapıyor. Şimdilerde günde 6 milyondan fazla ziyaretçi alan bir web sitesi de var.

Ree'nin yemek programının büyüsü ise yaptığı her şeyi yüzündeki derin gamzelerini göstererek yani kocaman gülümseyerek anlatmasında saklı. Hemen her programa, "Çocuklar ve kocam bu gün çok yoruldu birazdan gelirler ve çok acıkmış olurlar" diye başlayan Ree, izleyende asla "adanmış hayat" duygusu yaratmıyor. O çocuklarının ve kocasının kölesi değil. Aksine samimiyetle çocuklarını, kocasını, arkadaşlarını ve ailesini beslemek istiyor; bu tarifleri de bizimle paylaşıyor. Bazı zamanlarda ise -hatta sık sık- kocasıyla romantik kaçamaklar düzenliyor. Kaçamak geceler ve aşk dolu zamanlar için de yemekler hazırlıyor. Yani tarifleri dışında Ree, bir de yaşam biçimi tavsiye ediyor. Diyor ki: Ev kadını oldunuz diye öldünüz mü yani?