Merhaba,
Sezon açılalı çok olmadı o yüzden bu tiyatro sezonu için
bir şey diyemem ama geride bıraktığımız yıl içerisinde seyrettiğim en
etkileyici oyun olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim Fotoğraf 51’in.
Uzun zamandır yolumu düşürmeye çalışıp bir türlü
başaramadığım Craft Tiyatro’yla yağmurlu bir Aralık akşamı tanıştıran oyun oldu
aynı zamanda. Gerçi anladığım kadarıyla klasik Craft çizgisinin biraz dışında
bir oyunmuş ama seyretmek istediğim diğer oyunları için çok iyi bir referans
olduğunu ve mesela hemen Kalp oyunlarına bilet almamı sağladığını da belirtmem
lazım.
50’li yıllarda bilim dünyasında Yahudi bir kadın olarak var olmaya çalışan Rosalind Franklin’in hikâyesi zaten ilgimi çekmişti. Watson-Crick
modeli olarak bilinen DNA sarmal yapısının keşfi sürecinde bir grup bilim
insanının yaşadıkları ve Rosalind Franklin’in erkek egemen bilim ve akademi
dünyasındaki mücadelesi oldukça dinamik bir sahne/dekor tasarımı ve enerjik
oyunculuklarla anlatılmış. Yönetmen Çağ Çalışkur, tek perde ve iki saate yakın
devam eden oyunda dikkatlerin dağılmasına müsaade etmeyen rejisinden ötürü tebriği
hak ediyor. Hele benim gibi en önden seyrederseniz ki tavsiyemdir, oyunun bir
parçası gibi kendinizi 50’ler İngiltere’sinde hissetmeniz işten bile değil.
Oyunun didaktik olması beklenebilirdi ancak ben kullanılan jargon ve
terimlerden hiç rahatsız olmadım, bu açıdan tam kararındaydı metnin dili ve
anlatımı. Hatta belki lise yıllarıma döndürdüğü için hoşuma bile gitti bu vesileyle
yeni bir şeyler öğrenmek.

Funda Eryiğit biraz agresif ve huysuz bir Rosalind Franklin
portresi çiziyor ve sanırım karakterin bu şekilde yorumlanmasında gerçeklik
payı var. O yüzden ilk başta acaba kadın gerçekten böyle bir insan mıydı yoksa biraz abartılmış mı diye düşündürse de biraz araştırma yapınca Funda Eryiğit’in
aldığı ödülleri hak ettiğini anlıyoruz. Oyuna sırf onun sahici oyunculuğuna
tanık olmak için bile gidilebilir. Diğer oyuncular da Funda Eryiğit’e başarılı
bir şekilde eşlik ediyorlar. Fakat sanırım hikâyenin trajik bir hal aldığı
noktadaki rolünden ötürü Donald Caspar’ı canlandıran Korhan Soydan bir tık daha
fazla akılda kalıyor.
Son olarak, yazıya bu başlığı koymama neden olan kısım ise
oyunda iki kere konu edilen ve dimağlarda şahane bir tat bırakarak haftalar
sonra bile oyundan bahsederken hâlâ içimi buran ama aynı zamanda tuhaf bir
şekilde sevgi dolu hissettiren Shakespeare’in Kış Masalı oyununa yapılan
atıflardı.
Fotoğraf 51, iyi ki İstanbul’da yaşıyorum ve iyi ki tiyatro
var dedirten oyunlardan biri oldu benim için. Emeği geçenlere selam olsun.
Sevgiler.
Künye
Yazan: Anna
Ziegler / Çeviren: Hira Tekindor / Yöneten: Çağ Çalışkur
Yardımcı Yönetmen: Ali
Tunç / Dekor ve Işık Tasarımı: Kerem Çetinel
Kostüm Tasarım: Nihal Kaplangı / Fotoğraf: Ayşegül Karacan / Mekan Yönetimi:
Şevval Çakır
Proje Ekibi: Elif Bekar,
Aybek Aras, Selin Seber, Ecem Karaağaç, Esen Maçoro, Hakan Yasin Kirez, Kemal
Derya Eşen
Oynayanlar: Funda Eryiğit
(Rosalind Franklin), Cem Avnayim (Maurice Wilkins), Orçun Soytürk (Ray Gosling),
Selahattin Paşalı (James Watson), Bahadır Efe (Francis Crick), Barış Arman
(Francis Crick), Korhan Soydan (Donald Caspar), Kemal Kayaoğlu