Ali’nin evi ince ince kenar köşe
bakmasına, incelemesi bittikten sonra “Bu
evde yaşayabilirim!” diye sonuç bildirmesine, (herkes yeni ev bakmaya Ali
ile beraber gidebilir!) Nazlı’nın ona şaşkın şaşkın bakmasına, sahnenin akışına
ve iki oyuncu arasındaki sıcak iletişimin ekrandan izleyiciye geçmesine
bayıldım, çok gerçek bir sahneydi doğrusu! Dr. Nazlı’yı (Sinem Ünsal) seviyoruz ve ilerleyen bölümlerde
Ali’yle arkadaşlığının hem kendisi hem de Ali için daha keyifli olacağına da
eminiz. (Yorum bana değil, aslında Nâzım Özgün’e ait: “Bence iyi arkadaş olacaklar,
Nazlı Ali’yi anlamaya çalışıyor!”)
“Yaptım abi… Artık bir evimiz var.” Bu
cümle, çok önemli ve dünyalara bedel. Ali Vefa’nın abisinin fotografıyla
konuştuğu sahnelerde tüm izleyiciler gibi benim de gözlerim doldu, kalbimin
başka bir parçasını da orada bıraktım. İşin tuhafı, benim ağladığım sahnelerde
bile Nâzım Özgün
gülümsüyordu, sanırım Ali gibi hissedebiliyor. Öte yandan küçük Ali’yi oynayan
8 yaşındaki çocuk oyuncu Adin Külçe müthiş. Boynunu yana eğip göz
kırpmadan ağır ağır konuşmayı nasıl öğrendin sen çocuk? (Oyuncu koçuna ve küçük
Adin’in doğal yeteneğine şapka çıkarıyorum!)
Ali Vefa karakteri, izleyicilerde kendisi
istemiyor olsa bile (!) ona sarılma hissi, gülümseyerek konuşma hissi ve tam o
anlarda boğazda kocaman bir yumruk hissi bırakıyorsa, tam olarak nedeni Taner
Ölmez’in müthiş dengeli oyunculuğu… Belli ki rolü üzerine giyerken,
karikatürize olmayacak biçimde gözlemlerini ve role çalışma halini iyi
özümsemiş. Bölümler ilerledikçe daha iyi olacağına eminim. Beni, otizmli oğlumu
ve tüm izleyenleri otizmli Ali Vefa olduğuna inandıran Taner Ölmez, mimikleri,
beden dili, bakışları ve tipik bir otizmli gibi tam ayarlayamadığı inişli
çıkışlı ses tonuyla ikinci bölümde sadece gönülleri fethetmekle kalmıyor bence:
İyi bir oyuncunun, uzun yıllar boyunca hatırlanacak performansının nasıl
yaratıldığını da gösteriyor. Her bölüm koca koca harflerle yazmak isterim, iyi
ki Dr. Ali Vefa’yı Taner Ölmez oynuyor! Her şey bir yana, sıradan vatandaş bir
otizmli annesi olarak, oğlumun yüzünü güldürdüğü her sahne için kendisine
buradan teşekkür ederim.
Peki yaşadığı olanca zorluğa rağmen hasta
hayatı kurtaracak kadar doktor içgüdüsünde ısrar eden Dr. Ali Vefa’ya ters
bakışlı Dr. Ferman’ın bu sert ve kötü davranan halini ne yapacağız? Bölümün
sonuna gelirken Dr. Ferman’ın yaptığı telefon konuşması, öğreneceğimiz bir
gizemi işaret ediyor. Siz benden duymuş olmayın ama, muhtemelen Dr. Ferman’ın
yakın ailesinde otizmli biri var ve suçluluk duygusu onun Ali’ye olan
davranışlarını şekillendiriyor. Dizinin Amerikan versiyonu olan The Good
Doctor’da Dr. Ferman karakteri olan Dr. Melendez’in otizmli bir kızkardeşi
vardı ve bakımevinde yaşadığı için Melendez suçluluk hissediyor, otizmli
asistanına her baktığında kardeşinin yapamadıklarını anımsıyordu. Bakalım bizim
uyarlama senaryoda karşımıza nasıl bir Ferman acısı çıkacak, ilerleyen
bölümlerde göreceğiz.
Bitirirken, 19 Eylül Perşembe gecesi
“Mucize Doktor” dizisini çok izleyerek reyting rekorları kırdıran, tüm izleyici
gruplarında açık ara ve çok yüksek
reyting ile share almasını sağlayan tüm
izleyicilere teşekkür etmek isterim. Demek ki Türkiye televizyon kanallarında
sadece basmakalıp, rutinleşmiş, genel geçer hikayeler değil, öğretici, gerçek
hayata ilham veren, sıcak, samimi, şiddetten ve kötülükten uzak hikayeler ve
belki kendi mucizesini çok çalışarak, sebat ederek yaratan kahramanlar da “iş
yapıyormuş”!
Üçüncü bölüm fragmanını izlerken, ilk iki
bölümde “ama bu gerçek otizm değil ki!” diye haklı serzenişlerde bulunan,
“zaten kamuoyuna hep iyi durumda otizmliler gösteriliyor” eleştirilerini
getiren, biraz sabırsız ama çokça çocuklarıyla birlikte bu ülkede yaşamak
zorunda kaldıkları zorluklardan dolayı tahammülleri azalmakta olan otizmli
birey ailelerinin kulaklarını çınlattım doğrusu: Yeni bölümde hastasını
kaybeden Dr. Ali’nin bir öfke/üzüntü krizi anında neler yaptığını ve insan
ilişkilerinde nasıl bocaladığını göreceğiz, otizmin gerçeklerine biraz daha
yakından bakacağız. Her iki bölüm sonrasında sokakta, cafelerde, okullarda,
işyerlerinde “Mucize Doktor” sayesinde “otizm” konuşulmaya, merak edilmeye
başlamışsa, Twitter’da doktorlar arasında kıskançlık(!) baş gösteriyorsa, otizm
dünyasına yakın yaşayan bizlere düşen görev, toplumsal hayatın içinde otizmli
bireylerin yaşadıkları gerçeklikleri anlatarak, bilinçlenmeye yardımcı olmak,
devletin ve toplumun otizmli bireylerin haklarını teslim etmeleri için, hayat
şartlarının iyileştirilmesi için sesimizi yükseltmeye devam etmek! Diziyle
paralel bir gündemde, ülkemizde ve dünya genelinde iklim aktivisti 16 yaşındaki
Aspergerli İsveçli Greta Thurnberg ile ilgili negatif/pozitif çok konuşuluyor olmasının
da altını çizeyim, olanca sesimizle otizm anlatalım, herkes öğrenmeye devam
etsin...
Mucize Doktor 3. Bölüm fragmanı:
Mucize Doktor dizisine emeği geçen
oyunculardan yapım ekibine, senaristlerden set çalışanlarına kadar A’dan Z’ye
herkesin emeklerine, çabasına, sevgisine sağlık!
İyi ki hayatımıza dokunuyorsun Dr. Ali
Vefa, keyifle ve merakla bir sonraki bölümü bekliyoruz..