“The Walking Dead” ekibi sonunda
Alexandria adındaki o güvenli bölgeye ulaştı. O yüksek duvarların ve çelik çitlerin arkasında 4
kez Tony Ödülü'ne aday gösterilen veteran oyuncu Tovah Feldshuh’un canlandırdığı
Deanna Monroe’nun idare ettiği şok edici bir huzur ve barış ortamı ile
karşılaştılar. Şimdi neler olacak izleyerek göreceğiz ama etkileyici bir oyunculuk kariyerine sahip olan Feldshuh'un plastik malzemesi ilk bakışta Woodbury Valisi'nin tam tersi yapıda bir yönetici karakterine son derece uygun gibi görünüyor.
Variety Dergisi oyuncu ile yeni rolü hakkında Kilimanjaro Dağı'nın zirvesine tırmanmaya
hazırlandığı Tanzanya’daki otelinde konuştu.
Bu ilginç röportajı sizin için çevirdik. Buyurun..
Bu rolü nasıl elde ettiniz? Diziyle
ilgileniyor muydunuz?
Diziyi
daha önce hiç izlemedim. Bir okuma provası yapmam için bir telefon
aldım, okuduğum kısmın da ne dizi
ile ne de konu ile ilgisi yoktu, bir istihbarat örgütünün lideri ile ilgiliydi.
En son bir istihbaratçıyı Piper Perabo ile oynadığımız Covert Affairs
dizisinde canlandırmıştım. Verdikleri sahne çok hoşuma gitti.
Casting direktörü mükemmel biriydi. Okumayı yaptıktan sonra ona teşekkür ettim
ve Galapagos’a gittim. İşi aldığımdan bile sonradan haberim oldu, kararı
Pazartesi vermişler bana Perşembe günü ulaştılar ve bir uçağa bindirip Atlanta’ya
getirdiler. Orada dizinin yöneticileriyle tanıştım, kostümler için provalar
yapıldı ve bir sonraki gün Andrew Lincoln (Rick Grimes) ile on sayfalık bir
sahne çektik. Çılgın bir işti.
Bu kadar çabuk bir başlangıç
yapabilmenizde tiyatro geçmişinizin etkisi var mı?
Bilmiyorum, ancak Andrew Lincoln mükemmel bir rol arkadaşı ve oldukça uygun
birisi. Pazartesi gecesi sahneyi telefonda konuştuk ve hazır olmak için
önceden irdeledik. Acaba Çarşamba sabahı ilk iş sahneyi çeksemiydik diye
düşünüyorum. Ama çok çalıştık, senaryoyu ezberlemek için çok çabaladım. O kadar
büyük ve uzun bir sahneydi ki... Pratik olarak daha önce hiç karşılaşmamış olan
Andy ve benim tanışma sahnemizdi, bu sahne sayesinde tanıştık.
Deanna’nın geçmişini bu sahne
sayesinde öğrendik, onun geçmişi ile ilgili hazırlandınız mı bu rol için?
Deanna karakterini Hillary Clinton’ı örnek alarak kurdum. Hillary Clinton. Uzun
zamandır hayranı olduğum be bu ülkeyi yönetebileceğine inandığım bir insan.
Hayatının uzun bir kısmını bu ülkeye hizmet ederek geçirmiş. İlk başta
karakteri oluşturmak için onu inceledim. Diğer kongre üyelerine de baktım,
onlara ne ekleyebileceğimi o karakterlerin benim rolümle nerede örtüştüğünü
düşündüm. Zaman çok azdı. Seçmeler için bu karakteri değil başka bir karakteri
canlandırmıştım. Seçmelerde “Hepiniz öleceksiniz!” diye bağırıyordum. Deanna
ise silah bile taşımayan bir kadın. Tekrar medeniyete dönmeye çalışan bir
topluluğun beyni ve umutları Deanna. Deanna ve Rick’in birbirine ihtiyacı var,
Rick Deanna’nın kültürüne, Deanna Rick’in hayatta kalma becerileri ve dış dünya
bilgilerine muhtaç. Bu grubun başına daha önce hiç bir şey
gelmediğinden inanılmaz bir naiflik söz konusu. Bu ne kadar sürebilir? Deanna
gerçek bir sorunu önlemek için neler yapabilir? Deanna bir yandan dış dünya ile
baş edebilecek bir kas gücü/ordu toparlamaya çalışırken bir yandan da dengeyi
muhafaza etmeye çalışıyor. Sisteme dahil ettiği insanların uyumlu ve mantıklı
olduğundan emin olmalı
Hillary Clinton’dan ilham aldığınızı
söylediniz, ama Broadway’de uzun yıllar Golda Meir rolü oynadınız. Golda ve
Deanna’nın liderliği arasında bir bağlantı var mı?
Golda kolay sarsılan birisi değildi
Deanna’da değil. Deanna iyi bir kongre üyesiydi. Seçmenlerine yardım etmek
istedi ancak ordu ona izin vermedi ve onu Alexandria’ya yönlendirdi.
Alexandria’da yeni bir hayat kurdular ve gerçek anlamda aylaklarla hiç
karşılaşmadılar. Bütün olup bitenin arasında mucize gibi bir durum bu.
Geçen bölüm Rick onları Alexandria’da neyin
beklediğine dair endişeliydi, şimdi endişe sırası Alexandria’da gibi görünüyor.
Alexandria
korkmuyor ama ihtiyatlı davranıyor. Norman Reedus (Daryl) sırtında arbaletle
geziyor, Danai Gurira (Michonne) bir Samuray Kılıcı taşıyor, oldukça sert
görünüyorlar. Deanna topluluğunu koruyup kollayacak insanlara sahip olmaya
çalışıyor. Tıpkı bir devlet başkanı gibi koruma kollama işlerini yapacak bir
askeri güç istiyor.
Deanna Rick’i traştan önce ve sonra
görüyor. Sakalsız Rick hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok yakışıklı! Çok güzel bir yüzü var ve bu yüzün ne kadar fazla kısmı
görünürse o kadar iyi. Bu açıdan sakal gittiği için mutluyum. Deanna’nın kocası
sakalsız, belli ki sakalsız erkeklerden hoşlanıyor. Bu nedenle Rick sakalını
kesince mutlu olduğunu düşünüyorum.
Bu bölümde dizinin gediklilerinin çoğu
ile çalışma şansınız oldu, sizi en çok kim şaşırttı? Çalışmaktan zevk aldığınız
özel birisi oldu mu?
Hayret
verici bir şey, hepsi inanılmaz. Kimseye iltimas yapmam New York’luyum ben.
Hepsiyle mülakat yaptım, kameranın arkasındaydım, onlara sorular sordum.
Hepsinin mükemmel olduğunu düşünüyorum. Steven Yeun (Glenn) neredeyse hiç konuşmuyordu
mesela ancak öyle bir oyunculuğu var ki repliklere ihtiyaç duymadı diyebilirim.
Grupta bir tane bile kötü oyuncu yok.
İnsanlara “The Walking Dead”
dizisinde rol alacağınızı söyleyince tepkileri ne oldu?
19 Şubat’a kadar kimseye söyleyemedim. 19 Şubat’ta izin çıktı, “Yaşlanmak
opsiyonel” diye bir stand-up gösterisi yapıyordum. Oldukça büyük 150 kişilik
bir kulüpte yapılan bir gösteriydi bu, gösteri sırasında “Bir menejerim olduğu
için yaşlanmanın opsiyonel olduğunun farkındayım, Aziz Joan mı lazım Ben varım.
Golda Meir? Ben varım. 1 Mart’ta başlayacak büyük bir rol için The Walking
Dead’e adam mı lazım? Ben varım” “Evet evet ben varım” o benim” diye bağırdım.
İnsanlar çığlık atmaya başladılar. Kalabalık delirdi. Çok güzel bir andı,
hayalim bir televizyon dizisinde büyük bir rol oynamaktı, beni istedikleri sürece
bunu yapmaya devam edeceğim.
Sizi Kilimanjaro zirvesine
tırmanmaya iten nedir?
İki şey. Çok sevdiğim annem yaklaşık altı ay önce 103 yaşında öldü. Ve
Broadway’de son oynadığım oyun bir trapezin üzerinde başaşağı şarkı söylediğim
The Pippin müzikaliydi. Bu güne kadar oynadığım en mükemmel rollerden
birisiydi. Piipin’i oynarken bedenim son derece güçlü ve atletikdi. O sırada
oğlumla beraber Kilimanjaro zirvesine tırmanma fikri aklıma geldi. Son derece
başarılı bir atlettir. Beş yıl önce birlikte Uganda’da gorilleri izlemiştik.
Maceralarımın ortağıdır oğlum. Şimdi annem de gittikten sonra, bu hayata bir
kere geldiğimizi daha da fazla hissediyorum. Tecrübe edinebilecek kadar çok
paramın olmasını istiyorum daha fazla değil. Bu açıdan Trans-Sibirya
ekspresinde yolculuk etmek, Kilimanjaro zirvesine tırmanmak ya da Madagascar’da
lemurları kovalamak bu bedeni terk edene kadar yapmak istediğim işler. Bunlar
da olacaksa şimdi olacak.
Röportajı ingilizce okumak için tıklayınız!
Kaynak: Variety Dergisi
Röportaj: Geoff Berkshire
Çeviri: Volkodav