Amerika’nın ünlü video servisi Netflix yaklaşık iki yıl önce sadece kendisinin, internet üzerinden yayınlayacağı bir dizi üzerine çalıştığını duyurduğunda bunu çok cesur bir hareket olarak görmüştüm. Koskoca Amerikan televizyon endüstrisine bir başkaldırıydı. Bu kokuşmuş endüstriye bir darbe vurmasını istiyordum fakat başaracağına dair şüphelerim vardı; zira rakip milyar dolarları yöneten bir karteldi.
İki sene ileri sarıyoruz ve bugünlerde orijinalinde bir İngiliz dizisi olan House of Cards’ın dünya üzerindeki milyonlarca hayranı dizinin üçüncü sezonunu iple çekiyor. Orijinal hikayenin, karakterlerin çok çok üzerine çıkan iki sezonun ardından sonunda Frank Underwood’u başkanlık koltuğunda göreceğimiz gün, 27 Şubat, yaklaşırken üçüncü sezonla ilgili bildiklerimizi derleyelim istedim.
Öncelikle, tam bir ay önce insanın tüylerini diken diken eden, yüreğini hoplatan muhteşem bir tanıtım filmi yayınlandı. Hepimiz üçüncü sezonun ilk sezonlara kıyasla çok daha epik bir hikayeye sahne olacağını tahmin ediyorduk ama izlediğimiz görüntüler nefes kesiciydi.
Kevin Spacey’in (Frank Underwood) ve Robin Wright’in (Claire Underwood) bu performansla Golden Globe’u kazanması işten bile değildi. Üçüncü sezon bir Golden Globe daha getirir mi bilemiyoruz fakat nefesler tutulmuş yeni sezonu beklerken geçtiğimiz hafta Netflix’teki bir hata yüzünden dizinin üçüncü sezonu yayına açıldı. Dizinin hayranları bu haber üzerine çılgına döndü ama hata yaklaşık yirmi dakika sonra giderildiği için kimsenin elinde bölük pörçük spoiler’lardan başka bir şey yoktu. Bununla birlikte internet troll’lerine de fırsat doğdu elbette. Şimdilik ne doğru, ne yanlış bilemiyoruz fakat bildiğimiz yegane şey üçüncü sezonun çok daha çetin geçeceği.
Bu noktada yayınlanan iki ufak fragmanı daha paylaşalım:
Bir Amerikan başkanının en büyük derdi tabii ki dünya çapındaki süper güçlerle mücadeledir. Fragmanlardan izlediğimiz kadarıyla Başkan Underwood’un başı muhtemelen Rusya ile derde giriyor. Bir yandan dış ilişkileri düzgün tutmak ve ülkesini korumak isterken, bir yandan da iç işlerinde büyük reformlara kalkışıp, karşısına büyük kitleleri alıyor Başkan Underwood. Fragmanlardaki eylemlerden gördüğümüz kadarıyla halk da Underwood’un tek adam yönetimine karşı pek toleranslı değil.
Underwood’un bütün bu yol boyunca en büyük destekçisi, herhalde dünyada First Lady olmayı en çok hak eden kişi Claire Underwood ise yine siyasetin baş aktörlerinden. Underwood çiftinin arası önceki sezonlarda çeşitli sebeplerden dolayı ara sıra soğumuş olsa da hiç bir zaman kopma noktasına gelmemişti. İkisi de her zaman birbirlerine destek olarak, çok daha kuvvetli bir şekilde kalkmayı bilmişlerdi problemlerin altından. Fakat bu sefer işler biraz değişik duruyor. Frank’in de olduğu bir ortamda, muhtemelen bir Rusya devlet adamının Claire’le dans ederken dudaklarından öptüğünü görüyoruz. Normal şartlarda Frank için nükleer savaş anlamına gelecek bu kriz dizide nasıl çözülüyor göreceğiz. Ne olursa olsun çiftin arasının ciddi şekilde açıldığı aşikar. Başkanlık fotoğrafı için Claire’in omzuna elini koyarken bile çekinen bir Frank Underwood izlemek bana çok büyük problemler olduğunu anlatıyor sadece. Bu arada Frank’in sağ kolu Doug’u hiç görmeyişimiz onun oyun dışı kaldığına işaret ediyor muhtemelen. Yerine çok daha sinsi ve çıkarcı biri olan Terry Womack geçecek muhtemelen. Bu adam Frank’in eski öğrencisi olmakla beraber, Frank’in başına örmediği çorap da kalmamıştı. Tabii artık Amerikan başkanı ile çalıştığına göre hareketlerine daha çok dikkat edecektir.
Diziyle ilgili ilginç bir tüyo da şu; şimdiye dek hep sarışın olan Claire’i ilk defa kumral görüyoruz. Muhtemelen bu da Claire’in ruh halindeki değişikliğe işaret ediyor.
Yeni sezona sadece sayılı günler kaldı. Bendeniz yeni sezonda bölüm bölüm House of Cards analizlerimi sizlerle paylaşacağım. Bu arada ısınmak için, yeni sezon öncesi hazırlık olarak, önceki sezonlarla ilgili tanıtım yazımı okuyabilirsiniz.
Frank Underwood’un dediği gibi, politika vatana ihanetin bir adım öncesidir. Sır perdesi 27 Şubat’ta aralanacak ve Başkan Underwood’un vatana hizmet mi, ihanet mi ettiğini öğreneceğiz. O zamana dek nefeslerimizi tuttuk, bekliyoruz.