Bizim Hikaye: RahDen - Bu Yol Dikenli

Bahçedeki sahne, Rahmet’in Deniz’i kucağına alıp döndürdüğü-çöpe atacak sananlar ellerini kaldırsın:)- bayağı bu ikisi birbirine aşık olmuş dedirtti. Zira birbirlerine bu kadar derin bakmaları hiç normal değil dedim demesine de… O aradaki kelimeyi kullanmasaydım keşke:( Bir sonraki sahnede Derinle Rahmet’i öpüşürken gördüm. Dram, keder, cinnet…  Sadece ben mi? Deniz de gördü. Sahi ne vardı bakışlarında?

Gerçekten çok şaşırdım çünkü zaten Deniz’den etkilendiği bariz olan Rahmet niye böyle bir şey yaptı algılayamadım. Algılayınca da erkek şahısa bir güzel sövdüm. Valla yıldık biz, yıldık. Aşık olduğunuz kişiden kaçmak için güvenli limanlar bla bla saçmalığınızdan yıldık erkek familyası. Gerçi erkeğe bir şey olmaz. Dizilerde ne yaparsa yapsın erkeğe hiçbir şey olmaz. O aklanır. Olan hep kadına olur. Derin gibi baştan ultra ütopik, iyi karakter Rahmet’i öpüyor, Rahmet de onu. Hademe odasında “Seni çıplak görmek...” temalı bir konuşma Derin’den. Ben yine şok. Ama bu ikisine hiçbir şey olmaz. Kızmazsınız yani siz onlara. Deniz’e kızarsınız. Günah keçisi o olur. Kötüdür çünkü o. Ne kadar kolay değil mi öyle kestirip atmak, en kolayı. Dört harfli bir kelime.

“Gerçekten mi?Derin mi yani?” Anlayana çok şey de Rahmet efendi dev saçmaladığı için anlayacak kapasite kalmadı onda. Sen belli ki bela seven, maceracı bir tipsin. Derinle yaşayacağın maksimum aksiyon soru çözmek. Ha, Derin’den çok iyi arkadaş olur, o ayrı ama zaten kıza aşık değilsin niye böyle bir saçmalık örüyorsun üçünüzün başına? Yoruyorsunuz beni ya. Valla bak. Daha bakışlarını ayıramıyorsun Rahmet neyin inkarı bu?

Deniz’e bahçede bağırdı, çağırdı ama soruyu onun çözdüğünü Derin’e neden söylediğini bu kadar zeki biri anlayamadı(!) Sana yardım etmeye çalışıyor. Sen ne kadar kör de olsan, seni küçümseyen bu kız alttan alta aslında sana yardım etmeye çalışıyor. Senin tavrını gördükten sonra da başka bir yol buldu yardım için. Rahmet’in zekasından etkilendi. “En azından beyni olması lazım.” İnce ince, çok güzel bağladılar burayı. Deniz önce Rahmet’in diğer erkekler gibi olmadığını gördü o kantinde. Şaşırdı, yediremedi. Sonraysa aslında göründüğü gibi birisi olmadığını. Bu seferki duygunun adı etkilenmeydi. Deniz çoktan aşık olmuştu zaten. Zaten de esas oğlanımız kör maalesef. Ama kız tarafı gerçekten zeki. Çünkü çoktan çözmüş Rahmet’in kendisine aşık olup sırf kaçmak için kardeşiyle birlikte olduğunu. Ve insanlar yine Deniz’e kızıyor. Derin’e aşık olmadığını bile bile o kızla olan Rahmet’in hiç suçu yok çünkü. Derin’e hiçbir şey demiyorum. Tamam, iyi kız, gerçekten. Arkadaş olarak kalsalar güzel olurdu ama Rahmet’i de ilk o öptü. Keşke öpmeseydin kızım ya. Sen de kendini soktun bu iki manyağın arasına. Keşke iyi insan olmak bir kişiye aşık olmak için yetseydi. Ki Rahmet sen iyi bir insan değilsin, kendini kandırma. Sen de çokça kusurları olan birisin. Aşık olmadığın halde doğru olan bu diye Derinle olman zaten en büyük kusurlarından biri. Aşk zaten mükemmel insanların değil, kusurlu insanların işidir. “İncinmişler, daha gelişmiş olanlardır.”  O yüzden bu kadar kusurlu iki karakterin birbirine aşık olması, arada mükemmel imajı çizilmiş Derin’i harcıyor gibi görünse de, fatura neden Deniz’e çıkıyor anlayamıyorum.

Kız aşkını itiraf et diye daha ne yapsın? Ama Rahmet’e de kızamıyorum bir yerde. Derin’in Denizle ilgili o söyledikleri olmasa “Tüm erkek arkadaşlarıma böyle yapardı.” Rahmet çoktan indirmişti yelkenleri suya. Kafada sürekli aynı soru: Benimle oynuyor mu? O fotoğraf odasında kendini bırakamamasının, “Bitti.” diye yalvarışlar arasında terk etmesinin en önemli sebebi de bu. Emin olamıyor Deniz’in aşkından. Tamam, kabul. Peki ya kendi aşkın? “Öfkeli, tutkulu, hayran bakmışsın.” Düzeltelim. Deniz’e öfkeli, tutkulu, hayran bakmışsın. İnsan ancak aşık olduğu kişiye böyle bakar. İddiayı kaybettiğini cebine alelacele sıkıştırdığı fotoğrafla birlikte anladı Rahmet. Çok şükür. Sözünü tuttu ama Deniz. Sana haklı olduğunu ispatladı. İspatladı ispatlamasına da sen kıza ne yaptın o odada öyle ya… Kızın kalbini söktün, paramparça ettin, “Al işte bu da senin kalbin.” dedin resmen. Ama bunların hepsinin adı hala Deniz Rahmet’i ayartıyor oldu. Delleniyorum. Arada böyle geliyorlar bana. Hiçbir şey Rahmet’e yazmıyor, neden Deniz’e yazıyor her şey?

“Ben Derin’i seviyorum.” Üçünüze de bunu aslında sen yapıyorsun Rahmet. Birbirinizi karşılıklı kışkırtmanızı izlemek inanılmaz keyifli, onda sıkıntı yok da, ne olacak sizin bu haliniz ya? Hayır, ayrıl bari Derin’den. Derin’in mükemmelliyet kanatlarının altına sığınıp tüm suçu Deniz’e yıkma.

Deniz’in son sahnedeki kırgın, küskün bakışları canının ne kadar çok yandığını göstermişti aslında ama canının bu kadar çok yandığını düşünmemiştim ben de. Ne ara bu kadar aşık oldun kızım sen bu çocuğa? Yalnız o karanlık oda sahnesi… Nasıl yazılmış, nasıl düşünülmüş. Fotoğraftan yansımasını görecek falan… Senaristin aklına kalpler.

O öyleyse, bu da böyle yaptı Rahmet efendiye. Uzak durdu, hiçbir şey yapmadı, koluna bir de sevgili taktı. Çok da iyi yaptı. Aferin ona. Lider kişiliğim benim. Alfa dişim:) Öyle kıskançlıktan soyarsın işte kendini. Aşk da sanatların en büyüğüyse eğer, sanat için soyunanı görmek de güzel. İçimizin yağları eridi mi? Eridi. Beter ol! Deniz çok canını yaktı Rahmet’in. Hademeliğiyle, sosyal statüsüyle vurdu onu. Kıskançlıktan delirirken o, o karanlık odada kalbi paramparça edilip eline verilen kız intikamını aldı. Tabii çoğu insan bunu “kötü kız” figürü olarak gördü. Umursamadı o odada o kızın kalbinin ne kadar çok kırıldığını. Bu dizi sadece bu çift üzerine kurulu olsaydı emin ol görürdük ama bu çiftte biraz ince ince olduğu için yazılmayanları okumak, gösterilmeyenleri görmek, söylenmeyenleri duymak gerek. Ki yine yeniden diyorum bu işi bu kadar zor yapan da bu.

Kız ilan-ı aşk etti be sana Rahmet. Sen yine duymadın gerçi. Benimle neden uğraşıyorsun haykırışlarını daha nasıl yanıtlasın? “Allah Allah, sonra kendine zeki mi diyorsun?” Bu kız daha ne yapsın? Tabii yine ortam alev alev. Oh, orama da sexual tension, burama da sexual tension. Sizi izlemenin ne kadar keyifli olduğu hakkında en ufak bir fikriniz bile yok.

“Kardeşime aşık olduğunu söyleyen biriyle benim hiçbir işim olamaz.” Deniz’i sevmeyelim de taşa mı dönelim? Olayın inceliğine gel. Çocuk ilkokul bir, nana nana nana diye kardeşiyle el ele dolaşınca değil, aşık olduğunu söyleyince kesiyor iletişimi.

“Daha önce bu senin pek de umrunda değildi ama.” “Daha önce aşık olduğunu söylememiştin çünkü. Çocuk gibi el ele tutuşup geziyordunuz o kadar.” Replikler de çok acayip yazılıyor ya. Kız yine gidemedi, durdu. Sana döndü, son bir kez daha bir umut sordu. Bizim yüksek zekalı(!) iddia için yapıyorsuna getirdi yine olayı. Rahmet için gerçekten çok zor kabullenmek. Kendisini sürekli aşağılayan, küçük gören bu kızın kendisine aşık olma ihtimalini kabullenmek belki de en zoru. Sadece senin için mi, Deniz için de sana aşık olduğunu kabullenmek en az senin için olduğu kadar zor. Ama o kadar bariz ki… Kız, kardeşine aşık olduğunu söyleyince neden bu kadar dellenmiş olabilebilir acaba? Hı?

Şimdi bundan sonra ne olacak? Valla her şey olabilir. Ama ben Rahmet’i okula döndürenin Deniz olacağını düşünüyorum. Rahmet’i bu hademelik konusunda kışkırta kışkırta döndürecek gibi okula.

İkisi de delirince ayrı coşuyorlar, işin sonu nereye çıkar kestirmek çok zor. Bölüm bölüm takip etmediğim için atladığım bir şeyler varsa kusura bakma. Toplu olarak izledim sahnelerini yavaş yavaş, bayağı uzun bir sürede:) O yüzden eminim senin yakaladığın başka şeyler de vardır.

Ha, bana soracak olursan ben bu sefer kız tarafıyım. Ne diyordunuz? Kötü olan tarafım. Burda olmak da güzel. Keşke sen de mükemmel gösterilen bembeyaz ütopyalardan birinin kanatlarının altına girseydin Deniz. Belki o zaman her şeyin günah keçisi ilan edilip, her türlü iğrenç lafı yemezdin. Bu kadar haksızlığa uğramazdın. Evet, kendini beğenmişsin. Evet, bencilsin. Ve evet, belki de kötü birisin. Ama bu halinle çok güzelsin. Çok gerçekçisin. Fakat o kadar da sert değilsin, kimseyi kandırma. İçten içe sende de yumuşak, kırılgan bir taraf var. Seni biraz daha tanımayı gerçekten çok isterim. Bu ilişki sağlıksız mı? Sağlıksız. Ama bir sağlıksızlık varsa bunun suçu tek bir tarafa yıkılamaz. İki kusurlu taraf. Başka da bir ilişki beklenemez zaten bunlardan, ikisi de normal değil. Rahmet’in bu kadar manyak olduğunu ben son bölümde gördüm. Gidik onun da kafa. Hayrolsun.

Derinciğim sen de iyi bir kızsın, gerçekten. İyi insan diye bir insana aşık olunmaz ama üzgünüm. Listeden özellik işaretleyip, aman da içinde şu olsun, aman da bu olsun diye yaratılmaz aşık olunacak kişi. Olduğu gibi kabul edersin o kişiyi. Bu durumdan ne kadar nefret etsen de, yapacak bir şey olmuyor. Çünkü aşk biraz da sınamalı insanı, tüm doğru bildiklerine ters düşmeli bazen, “Ne yapıyorum ben?” dedirtmeli, çokça da delirtmeli, sonunda da üzmeli. Çok üzmeli.

Başta yazan-ki çok güzel yazıyor diyeceğim nazar değecek Türk dizi senaristi korkuyorum:)- oynayan, emeği geçen herkesin eline sağlık. Hayatıma yeni bir renk girdi sayenizde. Bakıyorum bu harika çiftin sahnelerine vakit buldukça. Çok uyumlular. Harcamayın ya, kırarsınız kalbimi:(

Belki bir daha buluşuruz bir Rahden yazısında. O zamana kadar haydi kalın sağlıcakla....

Not: John Fowles-Koleksiyoncu
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER