Çoğunuz zaten biliyorsunuzdur: Boran Kuzum Ankaralı. "Ankara’da, o kapalılık içinde hayal gücün daha büyük oluyor." diyor. Hayallerini oraya sığdırdığından bahsediyor. İstanbul'da ise kalabalıklar içinde yalnız hissediyormuş. Bunun sebebini söyleyeyim sevgili Boran Kuzum: Ben henüz İstanbul'da yaşamıyorum...
Hayat mottosu "You Only Live Once."mış. Bir gün karşısına geçip sormak isterim, -belki de haddim olmadan- "Sahiden yaşıyor musun peki?" Bunun asla olamayacağı ihtimalini göz önünde bulundurarak onun adına cevap vereyim: Sanat icra edebildiği her yerde, her an yaşar. Farklı karakterleri canlandırma, özgün bir oyuncu olabilme hedefini koymuş kendine. Aklını yitirmiş bir şehzade; işgal ettiği şehirde, aşık bir Yunan askeri; hayallerine ve sanata tutkun, sevgiye aç bir yazar; kılıktan kılığa giren çapkın bir hırsız... Şimdi de bir holdingin kibirli veliahtı. Uzaktan bakınca gerçekten de kendine koyduğu bu hedefi gerçekleştiriyor Boran Kuzum. Yaşıyor.
"İnsanlık unuttuğumuz bir kavram. Hele de bu şehir yaşantısında kimsenin kimseye tahammülü kalmadı. Bir şeye odaklanıp robot gibi yaşıyor herkes." diye bahsediyor. Bundan yakınan biri olduğuna göre, onun "robot gibi" yaşamamaya gayret ettiğini düşünüyorum. En azından sektörel açıdan bakacak olursak kendini değiştirmiyor. "Talebe göre iş yaptığın zaman konservatuvarda okumak yerine fitness salonunda kaslarını şişirmen gerekiyor. Talebe göre iş yaparsak ben ben olmaktan çıkarım." Yok artık Boran Kuzum, bir de kaslarını şişir piyasada kimse iş bulamasın!