Aklımızı yerinde tutmanın, sağduyumuzu muhafaza etmenin ve
normal kalmanın zorlaştığı günler için reçetelerim var. Her zaman yüzde yüz
çalışmıyor elbette ama denemekten başka çare yok. Aşk-ı Memnu izlemek,
Şaşıfelek Çıkmazı’na abanmak, İngiltere’de geçen romantik komedi kitapları
okumak bunlardan birkaçı. Bir de yemek programı izlemeyi seviyorum,
yaptığımdan değil de üstünde tencereler olan bir ocak her zaman devam hissi
veriyor, izledikçe ferahlıyorum. Farklı yemek programları denedim ve son
zamanlardaki açık ara favorimi sizlerle paylaşmak isterim, belki size de iyi
gelir, belki gerçekten yemek yapanlar vardır aranızda; Refika Birgül’ün YouTube
kanalı Refika’nın Yemek Okulu.
Refika Birgül’ü evvel eski severim. Doğallığı (öyle süs püs
olsun diye, Instagram’da #nofilter yazmak için değil ama, bildiğimiz eski zaman
doğallıklarından), yemek yemeyi de o yemekleri yapmak kadar sevmesi,
iştahının sadece yemeğe değil akıp giden hayata da olduğunu ekran başından
bile buram buram hissettirmesi ile izlemeye doyamadığım birisidir. O yemek
yaparken ‘Aynısını yaparım ne var yea’ diye çıkılan nice yollar hüsranla
bitmiştir ve zaten gerçek yeteneğin de yaptığın işi çok basitmiş gibi göstermek
olduğuna inanırım, Refika da (çok mu samimi oldum bir anda?) tam da öyle
birisi.Ne mutlu ki ekranlarda göremesek de YouTube ile bolca izleyebiliyoruz artık kendisini.
Refika Birgül'ün enerjisinin yanında, Refika’nın Yemek Okulu'nu diğer yerli yemek programlarından ayıran özellikler ve güzelliklerden biri de
sadece yemek tarifi verip geçmemesi. Ünlü fast food markaları ile yarışlar
yapıyor mesela, diyelim Dominos Pizza’yı arıyor ve oradan pizza siparişi
veriyor. O pizza gelene kadar da kendisi aynısını (ve hatta daha güzelini)
yapacağını söylüyor, sonunda da stüdyoda birileri iki yemeği de tadıp karar
veriyor. Hayatta ait olduğum yerin o stüdyo olduğuna emin oluyorum böyle
anlarda, sonra geçiyor.
Konuk ağırlıyor zaman zaman, gözümden kalpler çıkmadan
izleyemediğim Mert Fırat beylerle olan programı misal bence şu an hemen açıp izleyin,
oturduğunuz yere bahar kokulu oda spreyi sıkmış gibi olun. Konuklarda da diğer
programlarda pek olmayan bir samimiyet var, ortamdan olsa gerek. Mankene yemek
programı sundurulan bir dünyada yaşıyoruz sonuçta, günde dört lokma yiyen
birinin sunduğu yemek programına nasıl inanayım? Hayatında bir paçanga böreğini
bile bitirmemiş birisinin karnıyarık yapması beni neden heyecanlandırsın? Refika’nın
Yemek Okulu böyle değil işte.
Gönlümün efendisi
Mutfakta kaytaz böreğinden lazanyaya, pan kekten baklavaya
onlarca çeşit yemek pişiyor ama benim favorim yine de salçalı sucuklu tost
yaptığı bölüm. İzlerken fırtınalar kopuyor adeta yüreğimde. Bence siz de
izleyin.
Bize bir nefes, bir mola olduğu, izleyecek farklı bir içerik
sunduğu için Refika Birgül’e çok teşekkür eder, yazıyı okuyanlara da iyi
seyirler ve iştahlı günler dilerim.