Survivor’la ilgili yazmaya başlamadan önce Dominik’te bir
saldırı sonucu hayatını kaybeden kameraman Alper Baycın’ın ailesine ve Acun
Medya ekibine başsağlığı dilemek isterim. O kadar büyük bir acı ki üstüne ne
söylesek boş. Ekip arkadaşlarını kaybeden yapım için de o canlı yayınlanan iki
final gecesini yapmak çok zor olmuştur eminim, sırf Acun Ilıcalı’nın şişmiş
gözlerine bakınca bile görebiliyorduk bunu. Hepsine tekrar sabırlar dilerim.
Final bölümlerinden bahsetmek istemiyorum zira bu şartlar altında yayın yapan ekibe çok haksızlık etmiş olurum. Onun yerine bu sene nasıl geçti şöyle bir bahsetmek isterim.
Göz açıp kapayıncaya kadar geçen hızlının da hızlısı bir
Haziran ayı ile birlikte bu senenin Survivor All-Star’ını da geride bıraktık.
Mevsimleri uzun zamandır Survivor ve O Ses Türkiye diye ikiye bölebiliyoruz
zaten, iki yarışma arası geçen günleri sayıyoruz adeta. Adem Kılıççı ve Nagihan Karadere’nin finale kaldığı
yarışmada sezonun şampiyonu Adem Kılıççı oldu, kendisine ve sevenlerine
tebrikler. Adem yarışmacılar arasında efendiliği ve çok da kavgalara karışmadan
işine gücüne bakabilmesi ile takdirimi toplamıyor değildi ancak açıkçası
şampiyon olmasını istediğim yarışmacı Anıl Berk Baki’ydi zira daha önce
Survivor’da yarışmadığı halde finale gelebilen bir tek o vardı. Anıl’ı sevmemin
tek sebebi de bu değildi aslında, sürekli aynı şeyleri duymaktan fenalaştığımız
Survivor dünyasında Anıl serin bir gölge gibi iyi geliyordu ama işte bir de tüm
yarışmaların en dişli adayları arasında bile finale kalması onu şampiyon görmek
istememde en büyük etkendi. Yine de misal Turabi’yi bir kere daha şampiyon
görmek yerine Adem’in kazanmasına sevinmedim diyemem.
Yarışmanın bir diğer finalisti Nagihan Karadere şampiyon
olsaydı Survivor nihayet ikinci bir kadın şampiyon görmüş olacaktı ama kısmet. Yine
de süper hırslı kişiliği ve en ‘delikanlı’ yarışmacıları bile çatır çutur
sollaması ile şampiyonluğu hak ettiğini gösterdi izleyicilere. Bir varoluş
biçimi olarak sürekli o kadar iddialı ve hırslı olmak çok sevdiğim bir durum
değildir aslında, Damla’nınki gibi bir yarışmacılık halini daha anlamlı
buluyorum ama tabii profesyonel atlet olmasının da etkisi ile Nagihan da böyle
bir insan, şampiyonluk bir sonraki yarışmaya kaldı artık.
Bu senenin Survivor All-Star’ı her ne kadar gelmiş geçmiş en
iddialı ve zor Survivor olarak tanımlansa da benim açımdan en sıkıcısıydı. Bir
tarafta elli defa izlediğimiz yarışmacılar, diğer tarafta bir türlü tam adapte
olunamayan yeni ekip. Sadece güçlü değil aynı zamanda parkurları ezberlemiş,
atışların kurdu olmuş eskiler karşısında yenilerin doğal olarak çok zorlanması
üzerine takımların karıştırılması, kuralların sıklıkla değiştirilmesi, eski bol
gezmeli ödüllerin kalmaması, birleşme partisinin mezuniyet balosundan hallice
olması gibi bir sürü mevzu vardı. Bir de hepsinin üstüne hep aynı kavgalar, hep
aynı gerginlikler, aynı replikler birleşince parkurlar üstüme üstüme geldi
sanki. Nasıl yapılır bilmiyorum ama Survivor’da bir yenilenmeye gitmek şart
bence, bir de evet eski yarışmacıları seviyoruz ama iyice sezonluk diziye
döndü, artık yepyeni yarışmacılara geçmesek mi?
Suya düşen karpuz kabuklarından sonraki en büyük yaz
habercilerinden biri olan bir Survivor daha böylece bitti. Ekibe, yarışmacılara
ve izleyenlere nicelerini dilerim. İyi seyirler.
*Fotoğraf TV8'in web sitesinden alınmıştır.