RaniniTV Ekspres: 15 Soruda Aydan Taş

RaniniTV Ekspres: 15 Soruda Aydan Taş
Aydan Taş’la bir kere karşılaştım; o da Ezgi Mola’nın başrolünde olduğu Aydede filminin festivaldeki prömiyeri sırasında. Çekim günü maalesef denk gelemedik ama o tek gördüğüm an da kendisine “Delidolu” ve “doğal” etiketlerini yapıştırmam için yeterli oldu. Gücünü kahkahasından alan insanlar vardır ya; Aydan Taş da işte o sınıfa girip sınıf başkanını oynayacak isimlerden. Hayat Şarkısı’nda canlandırdığı Nilay için “Aydan’ın replikası” betimlemesini yapsak yanlış olmaz. O kaynayan tencere misali yerinde duramayan Nilay’ın “bahtsızlığı” dışında pek çok rengini Aydan’dan aldığı apaçık ortada. Bu röportajda da bu çılgın genç kadının kulakları fazlasıyla çınlatılmış durumda; Karadayı’nın Aysel’ine bile uzanan cevaplar sayesinde röportaj ufak bir zaman yolculuğuna dönüştü. Aydan’ın; “Bazen biz hayatta karşımıza çıkan incir kabuğunu doldurmayacak zorluklarda ‘Ben bunun üstesinden nasıl geleceğim? Dünyanın en büyük felaketi bu’ deme cüretini gösterirken Frida ölmek üzere olduğu zaman bile yaptığı tabloya ‘Yaşasın Hayat’ adını vererek hayata tutunmak ve güçlü olmak adına en güzel dersi vermiştir.” diyerek 24 saat boyunca tarihte biriyle yer değiştirme şansı olsa Frida’yı seçeceğini söylediği cevap ise bu röportaja en güzel şekilde noktayı koydu. “Viva Frida Kahlo!” diyerek ben de son noktayı koyar, bayrağı Aydan Taş’a teslim ederim.
 

 
1- Canlandırdığınız karakteri özetleyecek beş anahtar kelime. 
Bu soruyu Hayat Şarkısı’nın Nilay’ı için cevaplayayım; içi dışı bir, sevdikleri için kendinden ödün veren, en büyük hayali evli-mutlu ve çocuklu, haksızlığa tahammülü olmayan ve kıskanç.
 
2- Canlandırdığınız karakterin tek bir özelliğine sahip olacaksınız; hangisini seçerdiniz?
Canlandırdığımız her karakter ile bağ kurup genelde duygularımızdan bir şey katıyoruz aslında. Nilay çok kolay empati kurabileceğim bir kızdı. Onun tüm özelliklerine sahip çıkıp arkadaş oldum onunla. Nilay’ı olduğu gibi kabul ettim. Fakat illa ki ondan bir şey almak isteyecek olursam evli, mutlu ve çocuklu hayalini bir denemek isterdim (gülüyor.) Hiçbir zaman bunların hayalini kuran bir karakter olmadım. Nilay’ın bu özelliğini almak isterdim (gülüyor.)
 
3- Oynadığınız diziyi / filmi veya tiyatro oyununu bir yemek, canlandırdığınız karakteri de malzemelerden biri olarak düşünecek olursanız; diziyi, filmi ya da tiyatro oyununu hangi yemeğe benzetirsiniz ve karakteriniz olmasa hangi malzeme eksik olurdu? 
Bu soruyu da Hayat Şarkısı’nı ve Nilay’ı düşünerek cevap vermek istiyorum. Hayat Şarkısı’nı mantıya benzetiyorum. Nilay’ı da sarımsaklı yoğurt olarak düşünüyorum. Mantıyı şüphesiz herkes çok sever ama sarımsaklı yoğurt öyle değil. Sevmeyen de sevmez ve bulunduğu duruma göre tercih eder. Karakter olmazsa mantının gizli tadı olmaz (gülüyor.)
 
4- İlk audition’ınızı hatırlıyor musunuz; nasıl geçmişti? 
Hatırlamıyorum ama eminim kabus gibiydi (gülüyor.) Auditionları herkesin çok profesyonel yaptığını düşünmüyorum. Sağ profil, sol profil, gülümse, kendini tanıt, şimdi sahneyi oynayın deyip karşınızda ruhsuz bir şekilde size oyun veren kişiyle sahneyi oynamaya çalışmak üzerine kurulu bir sistem. Ve bu şekilde de gittiği sürece kabusum olmaya devam edecek.
 
5- Bugüne kadar sette yaptığınız en komik hata nedir? 
Karadayı dizisinde son set günümdü ve Aysel karakteri boğularak öldürülüyordu. Belgin’in (Funda Eryiğit) yanıma gelip gözlerimi kapatarak saçımı okşadığı bir sahneydi ve benim bu süre zarfında nefesimi tutmam gerekiyordu. Provada her şey gayet yolundayken, çekim sırasında o kısa süre bana saatler gibi gelmeye başladı. Funda tam gözlerimi kapatacakken bir anda daha fazla dayanamayıp “Aaaahhh” diye nefes almaya başladım. Funda’nın beklemediği bir andı ve bir anda korkup çığlık attı. Onun çığlık atmasıyla ben de çığlık attım. Tüm ekip, Funda ve ben de dahil gülmeye başladık. Kendimizi toparlayana kadar sahne bir süre durdu (gülüyor.) Çok utanmıştım ama sonra “Ölmek istiyorum demek ki; niye zorluyoruz?” diyerek durum ile ben de eğlenmeye başladım.
 
6- Şu an / son olarak oynadığınız dizide, filmde veya tiyatro oyununda sizin ya da başka bir karakterin söylediği, en sevdiğiniz replik nedir? 
Karadayı dizisinde Aysel karakteri Mahir Kara’ya (Kenan İmirzalıoğlu) hayran bir kızdı. Ona “Karadayı Bey” diye hitap eden tek kişiydi (gülüyor.) Onu her gördüğünde heyecanlanıyordu. Bir sahnede yine karşılaşıyorlar ve Mahir’in arkasından Aysel, “Analar neler doğuruyor yarabbim! Bize nasip olmuyor” diyordu. Şu an aklıma ilk gelen bu oldu (gülüyor.)
 
7- Bir bölümlüğüne / sahneliğine oynadığınız herhangi bir işteki karakterinizi ekipten başkası canlandıracak. Kimi o rolde görmek isterdiniz? Aynı şekilde siz de başka bir karakteri oynayacaksınız. Hangisini seçerdiniz? (Yaş, cinsiyet vb. etmenleri düşünmeden.) 
Hayat Şarkısı Nilay karakterini Baran Can Eraslan canlandırsın istedim. Nilay ile enerjileri ve özellikleri çok ortak. Ben de Mahir’e (Olgun Toker) talip olurdum. Ele avuca sığmayan, yaralarını ve acılarını kendi içinde yaşayan, dışarıya karşı pozitif, yardımsever duran, elinden her iş gelen, adam gibi adam Mahir’i oynamak isterdim (gülüyor.)
 
8- Ergenliğinize döndük; sevdiğiniz bir ünlünün fotoğrafını tişörte bastıracaksınız. Bu kim olurdu? (Yerli / yabancı fark etmez.) 
Johnny Depp (gülüyor.) Ergenliğe gerek yok; şu an giydiğim, isminin yazılı olduğu birçok tişörtüm dolabımda mevcut.
 
9- Karşınızda zaman makinesi var; hangi dönemde, hangi şehre ışınlanmak isterdiniz? 
Woody Allen’ın Midnight in Paris filminde altın çağ olarak tasvir ettiği 1920’li yıllarındaki Paris şehrine ışınlanmak isterdim.
 
10- Bugüne kadarki en büyük çılgınlığınız nedir? 
Çok yakın bir arkadaşımla okuduğumuz bir kitaptaki “TÜY” simgesinin özelliklerinden bahsederken heyecanlanıp “Hadi ikimiz de TÜY dövmesi yaptıralım” dedik. Ve gece saat 2’de yakın bir arkadaşımızın dövme dükkanını açtırıp aynı yere aynı dövmeyi yaptırmıştık. Buna benzer spontane yaptığım her şey benim için bir çılgınlık gösterisi oluyor (gülüyor.)
 
11- Hangi dizileri takip ediyorsunuz ve onları izlerken yanında yemesem olmaz dediğiniz abur cuburlar neler? 
Yeni sezon bölümlerinin gelmesini heyecanla beklediğim diziler var; Narcos, La Casa de Papel ve Dark. Orphan Black, Bates Motel ve Rick and Morty takip ettiğim diziler. Yerli dizi olarak Kadın, İstanbullu Gelin, Çukur ve Şahsiyet dizilerini takip ediyorum. Ben yemekle ve abur cuburla iyi anlaşan biri değilim aslında (gülüyor.) Eğer yalnız değilse ortamın abur cuburuna musallat olan biriyim. Bu da genellikle dondurma, meyveli yoğurt, cips ve çekirdek kombinine kilitlendiğim bir ortam oluyor.
 
12- Güne bir kitabın dünyasında başlayacaksınız; öğlen bir dizinin, akşamı da bir filmin dünyasında geçireceksiniz. Hangilerini seçerdiniz? 
Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sı ile başlayıp Ertem Eğilmez’in Gülen Gözler filmiyle devam edip Wes Anderson’ın Fantastic Mr. Fox ile noktalardım.
 
13- Oyunculuğun en çekilir ve çekilmez yanları neler? 
Çekilmez olan ne varsa sevdiğiniz ve içinde olmaktan mutlu olduğunuz o iş bir anda çekilir hal alıyor. Eğer bir de ekip ile müthiş bir bağ kurmuşsanız gecesi, yağmuru, karı, soğuğu ve uzun çalışma saatleri adı altında ki çekilmez yanlar ekibin güzel enerjisi, herkesin birbirini motive etmesi ile sineye çekiliyor.
 
14- Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm... Hadi, bunların yanına bir tane de siz yepyeni bir “-izm”li kavram ekleyin. 
Ben yine var olan bir kavramı seçip “Hümanist” derim.  
 
15- Bir sonraki oyuncuya sormam için senden bir soru rica etsem…
Size bir dizi / film geldi. Bu işin yönetmeni ve senaristi ile partnerinizin kim olmasını isterdiniz?
 
RaniniTV Ekspres 15 Soruda bölümünün önceki konuğu Görkem Mertsöz’ün sorusu:
Eğer 24 saat için bir şansın olsaydı tarihte kiminle yer değiştirmek isterdin; neden?  
Çektiği acılara, hayatın zorluklarına rağmen ayakta dimdik durarak bildiklerini sanata olan aşkıyla aktarıp herkesin örnek alması gereken güçlü kadın Frida Kahlo’nun yerine geçmek isterdim. Bazen biz hayatta karşımıza çıkan incir kabuğunu doldurmayacak zorluklarda “Ben bunun üstesinden nasıl geleceğim? Dünyanın en büyük felaketi bu” deme cüretini gösterirken Frida ölmek üzere olduğu zaman bile yaptığı tabloya “Yaşasın Hayat” adını vererek hayata tutunmak ve güçlü olmak adına en güzel dersi vermiştir. Onun hissettiklerini o 24 saat içinde anlamaya çalışıp onun kadar güçlü ve cesur olmak nasıl bir duygu; bunu anlamak isterdim. İyi ki geçmiş bu dünyadan Frida!

Röportaj: Cansu Uras
Fotoğraflar: Alper Kemal Özkorkmaz



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER