“Farkındalık
bir insanın başına gelen hem en güzel hem de en acı verici durum.”
Avlu dizisinde Demet Evgar’ın hayat
verdiği Deniz karakterinin avukatı Erhan’ı canlandıran Görkem Mertsöz’ün
Twitter hesabından çaldım bu tweet’i. Söz konusu kendi hayatı olunca büyük
ihtimalle Mertsöz için farkındalık hayatının en güzel durumu olmuştur. Zira
gıda mühendisliği okuduktan sonra bölümünün mesleğini icra ederken ayaklarının
geri geri gitmesine karşı koymayıp bu farkındalıkla işini bırakıyor ve sıfır
noktasına gelerek oyuncu olmaya karar veriyor.
Dila Hanım’ın Suat’ı ile hanesine “aşina” sıfatından fazlasını
ekleyen oyuncu, bu sefer sorgulayan değil sorgulanan olarak RaniniTV Ekspres’in
sorgu odasında!

1- Canlandırdığınız karakteri özetleyecek beş anahtar kelime. Avlu’nun
Erhan’ı için söyleyebileceğim beş anahtar kelime; idealist, yaratıcı, özgüveni
yüksek, hırslı ve realist olur.
2- Canlandırdığınız karakterin tek bir özelliğine sahip olacaksınız;
hangisini seçerdiniz?Herhalde
hırslı olmasını seçerdim çünkü kendi hayatımda hırs yok denecek kadar az. Bazı
durumlarda gerekli oluyor (gülüyor.)
3- Oynadığınız diziyi / filmi veya tiyatro oyununu bir yemek,
canlandırdığınız karakteri de malzemelerden biri olarak düşünecek olursanız;
diziyi, filmi ya da tiyatro oyununu hangi yemeğe benzetirsiniz ve
karakteriniz olmasa hangi malzeme eksik olurdu?
Avlu, herkesin aslında ben de
yaparım dediği ama lezzetli olması için ustalık gerektiren zeytinyağlı yaprak
sarması olabilir. Ben de o sarmanın içindeki kuş üzümü olurdum. Bazı insanlar
yaprak sarmasına kuş üzümü konmaz der ancak gerçek ustaların vazgeçemediği bir
malzemedir (gülüyor.)
4- İlk audition’ınızı hatırlıyor musunuz; nasıl geçmişti?
İlk audition’ımı unutmam imkansız. Çünkü büyük bir reklam
audition’ıydı ve beni seçtiler. Ancak yanlış anlaşılmasın; bana ilk kez
profesyonel bir set deneyimi yaşattığı için değil, sette başıma gelen olaylar
yüzünden unutulmaz oldu benim için. Sette yaşadıklarım başlı başına bir hikaye
olduğu için bir gün detaylıca anlatmayı tercih ederim. Biraz gizemli bir cevap
oldu (gülüyor.)
5- Bugüne kadar sette yaptığınız en komik hata nedir?
Hata
değil ama şöyle bir anım var; Dila Hanım’da
oynarken daha setin ikinci günü bir yemek sahnesi çekilecekti. Suat, Adana’ya
yeni geldiği için Dila ile arkadaşı onu kebap yemeye götürüyor. Çekim esnasında
neden bilmiyorum herhalde çok sevdiğimden yeşil biberi ısırdım. Ne kadar acı olduğunu
anlatamam. Gözlerimden yaşlar geliyordu ama yönetmen “kestik” demediği için
sahneye devam ettim. Sonuna kadar o gözlerle oynadım sahneyi; yönetmenimiz
“kestik” deyince bütün sette bir kahkaha patladı. Hepsi farkındaymış aslında
durumun (gülüyor.)
6- Şu an / son olarak oynadığınız dizide, filmde veya tiyatro oyununda
sizin ya da başka bir karakterin söylediği, en sevdiğiniz replik
nedir?
Erhan’ın
Deniz’e söylediği bir replik vardı, Platon’un adalet tanımı; “Adalet her kişiye
borçlu olunanı vermektir!”
7- Bir bölümlüğüne / sahneliğine oynadığınız herhangi bir işteki
karakterinizi ekipten başkası canlandıracak. Kimi o rolde görmek isterdiniz?
Aynı şekilde siz de başka bir karakteri oynayacaksınız. Hangisini seçerdiniz?
(Yaş, cinsiyet vb. etmenleri düşünmeden.)
Nursel
Köse’nin yorumlamasını isterdim, ben de onun rolüne geçerdim (gülüyor.)
8- Ergenliğinize döndük; sevdiğiniz bir ünlünün fotoğrafını tişörte
bastıracaksınız. Bu kim olurdu? (Yerli / yabancı fark etmez.)
Fotoğraf
bastırmak pek bana göre değil ama Jimi Hendrix’in şu sözünü bastırırdım:
“Sevginin gücü, güce olan sevgiyi yendiğinde dünya barışı tanıyacak.”
9- Karşınızda zaman makinesi var; hangi dönemde, hangi şehre
ışınlanmak isterdiniz?
1960’lar
İstanbul’una ışınlanmak isterdim. Şimdiki çirkinliklerinden az da olsa
uzaklaşmış olurdum.
10- Bugüne kadarki en büyük çılgınlığınız nedir?
Buna çılgınlık mı denir
bilmiyorum ama herhalde kurumsal hayatta kariyer basamaklarını mutsuz bir
şekilde tırmanırken istifa edip oyunculuk eğitim almaya başlamak diyebilirim.
İyi ki de yapmışım (gülüyor.)
11- Hangi dizileri takip ediyorsunuz ve onları izlerken yanında yemesem
olmaz dediğiniz abur cuburlar neler?
Şu
sıralar This Is Us, Dark, Safe, How to
Get Away with Murder ve Ozark izliyorum.
Çok şükür abur cubur alışkanlığım yok, sadece her bölümde bir şişe soda
(gülüyor.)
12- Güne bir kitabın dünyasında başlayacaksınız; öğlen bir dizinin,
akşamı da bir filmin dünyasında geçireceksiniz. Hangilerini seçerdiniz?
Güne
Robinson Crusoe ile başlayıp öğlen Silicon Valley ile devam ederdim ve
akşam finali Amelie ile yapardım.
13- Oyunculuğun en çekilir ve çekilmez yanları neler?
Oyunculuğun çekilir yanları
bayağı fazla ama benim için en çekilir yanı sürekli kendime dair yeni şeyler
keşfetmek. En çekilmez yanı da o dünyanın getirdiği belirsizlikler herhalde.
14- Kapitalizm, feminizm, sosyalizm, elitizm... Hadi, bunların yanına
bir tane de siz yepyeni bir “-izm”li kavram ekleyin.
“Eşit-ist” olurdu. Din,
dil, cinsiyet, renk, sınıf ayrımı yapmadan herkesin eşit haklara sahip olarak
yaşayabileceği bir dünya çok daha güzel olurdu.
15- Bir sonraki oyuncuya sormam için senden bir soru rica etsem…
Eğer
24 saat için bir şansın olsaydı tarihte kiminle yer değiştirmek isterdin;
neden?
RaniniTV Ekspres 15 Soruda bölümünün önceki konuğu Bahar Süer’in
sorusu:Oyunculuk adına
bir metot geliştireceksin diyelim, bu metodun adı ve esasları ne olur?Stanislavski,
Meyerhold, Grotowski, Eric Morris gibi usta isimler oyunculukta bir metot
geliştirmek için yıllarını vermişler ve ben şimdi bu soruya ukalalık edip bir
metot ismi uydurarak cevap vermek istemem. Ancak şunu söyleyebilirim;
oyunculukta benim için en önemli unsur her anlamda doğal ve de elimden
geldiğince gerçekçi olabilmek. Bu yüzden bu iki kavram üzerine yoğunlaşıp bir
teknik geliştirirdim herhalde.
Röportaj: Cansu Uras
Fotoğraflar: Alper Kemal Özkorkmaz