Ben Amca’nın da söylediği üzere büyük güç büyük sorumluluk
ister, hele ki oturduğunuz yerden tek bir hareketle evrendeki tüm canlıların
yarısını yok edebilecek kadar büyük bir güçse söz konusuysa…
Her geçen gün daha da büyüyen Marvel Evreni’nin merakla
beklenen yeni filmi Avengers: Infinity
War (Yenilmezler Sonsuzluk Savaşı) geçtiğimiz Cuma vizyona girdi, girdiği
gibi de rekorların altını üstüne getirdi. Marvel filmlerinden şimdiye dek
izlediğimiz hemen her kahramanı bir araya getiren Infinity War önceki filmlerin bıraktığı yerden, yaklaşmakta olan Thanos
tehdidinden başlıyor. Kısa süre içinde her şeyin birbirine girdiği,
kahramanlarımızı bir kaosun sardığı film, bugüne dek izlediğimiz tüm hikayeleri
Thanos etrafında birleştiriyor.
Filmin yönetmenleri Anthony
Russo ve Joe Russo, nam-ı diğer Russo Kardeşler diğer Marvel
filmlerinden farklı olarak birbirinden mekanlarda geçen hikayeleri aynı anda
anlatıyorlar. Bir tarafta Thor (Chris
Hemsworth) ile Galaksinin Koruyucuları’nın yolları kesişiyor, diğer tarafta
Iron Man (Robert Downey Jr.), Spider Man (Tom Holland), Hulk (Mark
Ruffalo) ve Doctor Strange (Benedict
Cumberbatch) güçlerini birleştiriyor, bir diğer cephede Captain America (Chris Evans), Black Widow (Scarlett Johansson), Vision (Paul Bettany), Scarlet Witch (Elizabeth Olsen) ve Black Panther (Chadwick Boseman) dünyadaki son
savunma hattını kuruyor. Ama Infinity War’u
farklı kılan yalnızca anlatımı değil elbette, görsel efekt kullanımı ve dövüş
sahneleri de alışılagelmiş Marvel filmlerinin ötesinde; aksiyonun yerini
gerçekçilik almış. Fakat asıl sürpriz beklenenin aksine başrolde
kahramanlarımızın değil Thanos’un yer alması.
Yüzünde babacan bir ifade de yok değil hani, bakışlarından belli kötü olmadığı...
Baştan söyleyeyim, Thanos (Josh Brolin) bir kötü adam değil, yalnızca bir “düşman”. Kimsenin
onu sevmemesinin sebebi ise diğerlerinden farklı hem de çok farklı düşünüyor
oluşu; hatta filmi izlerken kendisini Hitler’e benzetenler bile olacaktır. Ama
Thanos’un “olayını” tarihten örneklerle anlatmak ne kadar mümkündür
bilemiyorum, şahsına münhasır bir kişi kendisi. Bir taraftan, tek bir hareketle
ya da “tek bir tuşla” (bkz. Amerika, Rusya, Kuzey Kore vs.) kendi
terminolojisinde arınma olarak nitelendirdiği, tarihin en büyük katliamını
gerçekleştirmeye çalışmasıyla bir katil. Diğer taraftan ise bunun ardına çok
geçerli bir sebep koyuyor, canlıları (ki Thanos burada insan ve benzeri
canlılardan bahsediyor, diğer hayvanlarla ya da bitkilerle ilgili hiçbir kare
yok) doğaya müdahale ederek evrenin uyumunu bozmakla suçluyor ve nihai amacını
hiç kimsenin üstlenemeyeceği kutsal bir görev olarak tanımlıyor. Yani tarih
boyunca kesin olarak tanımlanamamış olan iyilik ve kötülük kavramlarını,
günümüzde insanların konuşmaya korktuğu radikal bir çözüm önerisiyle gündeme getiriyor.
Russo Kardeşler
imzalı Infinity War diğer Marvel
filmlerinin aksine süper kahramanlar değil, süper kahramanların durdurmak için
çabaladığı düşmanı merkeze alıyor, belki tam olarak onun perspektifinden değil
ama onun dünyasından anlatmaya çalışıyor. Aksiyonun bol olduğu, esprilerin yer
yer güldürdüğü, acı gerçeklerin ise kimi zaman izleyicinin gözlerini doldurduğu
film süper kahraman evrenlerinin özüne iniyor, aksiyonla sınırlı kalmıyor.
Marvel Evreninin şimdiye kadar açık ara en iyisi, şüphesiz. Finali ise tek
kelimeyle muhteşem. Büyük gücün neden büyük sorumluluk istediğini ise ikinci filmde göreceğiz.