Hepimiz birçok yabancı dizi takip ediyoruz.
Ama yeni bölüm ekranımıza düşmeden akıbetini pek bilemiyoruz. Bizden
kilometrelerce ötede gerçekleşen olaylar çok sevdiğimiz dizilerin geleceğine
yön verirken işin içine girip sevdiği diziyi biraz daha yakından takip
edebilmek isteyenler için Amerikan reyting sistemine giriş yazısı hazırladım.
Böylece her akşam bir önceki günün izlenme oranlarına bakarak diziniz ne zaman
yayından kaldırılacak şüphesiyle benim gibi tırnak kemirebilirsiniz. Maksat
kendime yoldaş bulmak, başka bir şey değil…
Amerika’da kanal sistemini üçe ayırabiliriz:
ana akım kanal (CBS, NBC, Fox vb.), temel kablolu kanal (TNT, USA vb.) ve
Premium kablolu kanal (HBO, Showtime vb.) Ana akım ve kablolu kanalların bir
diziden beklentileri çok farklı. Dolayısıyla başarı kriterleri de buna göre
değişiyor.
Bir ana akım kanal reklam gelirleriyle kendini
döndürür. Bu yüzden dizisi ne kadar çok izlenirse sezon başında o dizinin
reklam kuşaklarını o kadar pahalıya satma şansı elde eder. Yeni dizilerde de iş
ilk bölümlerin sağlamlığına ve kadroyu oluşturan isimlerin marka değerine
kalır. Dizilerin reytinglerinde önemli olan o akşam bölümü kaç kişinin izlediği
değil, bu kişilerden kaçının 18-49 yaş aralığında olduğudur. Zira 18 yaşından
küçükseniz bir şey alacak paranız yoktur, 49 yaşından büyükseniz tüketim
alışkanlıklarınız değiştirilemeyecek kadar kökleşmiştir. Yani reklam verenlerin
gözünde birer hiçsinizdir, ne yazık ki. O noktadan sonra isterse dizi
milyonlarca kişi tarafından izlensin, 18-49 reytingi adam gibi gelmediği
sürece iptalden kaçınmak olanaksızdır.
7 Ocak akşamı ABD’de yayını başlayan Empire dizisini ele alalım. Son derece
mükemmel bir başlangıç yaparak 18-49 kategorisinde 3.7 reyting aldı. Bu da
demek oluyor ki Nielsen’in reyting ölçme aletlerinin yerleştirildiği hanelerin
%3.7’si Empire’ı izledi. Göze düşük
bir yüzde olarak gelebilir. Ancak günümüz şartlarında evde “canlı” televizyon izleyen
sayısı o kadar az ki, bu küçük rakam bile kanalların zil takıp oynamasına
yetecek hale geldi. Şundan bir on yıl önce bunun iki katı rakamlar ortalama
sayılırken yayın kaydetme, internetten izleme, DVD seti satın alma gibi
yöntemler seyircinin reklamlara maruz kaldığı izleme sistemini resmen çökertti.
Artık ortalama bir hit dizinin reytingleri 2 puan civarlarında oynuyor.
Bunun iki sonucu var. İlki, How to Get Away with Murder gibi o anda
izlemezseniz pek de bir esprisi kalmayacak kadar sürprizlere dayalı hikayeler
kurmak veya akışı realite programlarıyla doldurmak ve seyircinin başkasından
olan biteni duyma korkusuyla o saatte ekran başına geçmesini sağlamak. İkincisi,
artık ilk yayın sonrası gelen rakamları çok da ciddiye almamak. Nielsen ABD
için ilk gece rakamlarını ertesi gün ve belirli periyodlar halinde güncelliyor.
Böylece bölümü yayından kaydeden insanlar da işin içine katılarak dizinin asıl
değeri ortaya çıkıyor. O kişiler de ellerindeki yayın kayıtlarıyla reklamları
izlediklerine göre neden ciddiye alınmasınlar ki?
Kablolu kanalların ise asıl amacı reklam almak
değil, üyelik satmaktır. Zaten bir ana akım kanal kadar doldurması gereken
yayın saati de olmadığından az ve öz üretim yapar, en kalitesini yapar ve
seyirciyi kendine bağlamayı hedefler. Üye avı beraberinde kaliteli ürünleri de
getiriyor. Zira bir tüketici bir ürüne fazladan para verecekse bunu karşılığını
almak istiyor haklı olarak. HBO’nun efsane sloganı boşuna değil: “Bu televizyon
değil, bu HBO!” Eskiden kablolu yayın dizilerinin izlenme oranları ana akım
kanalların yanına bile yaklaşamazken günümüzde The Walking Dead ve Game of
Thrones gibi projeler ortada ana akım dizi bırakmayacak kadar tozu dumana
katmayı başarıyor. Ulusal kanallardaki pek çok içeriğe daha sonra rahatça
ücretsiz olarak ulaşabileceğini bilen seyirci vaktini para vererek aldığı özel
kanalların onlar için sunduğu içeriklere yatırmayı tercih ediyor. Herkese nasip
olmayan bu ayrıcalığa kavuşamayan kablolu diziler de kaliteli ve konuşulur
oldukları sürece devam etme şansına erişiyor.
Ülkemizde de yolun buraya gittiği yadsınamaz
bir gerçek. O yüzden bizim sektörümüzün epey ilerisindeki ABD televizyonlarını
iyi incelemek lazım. Ulusal reyting oranlarımız ortada. Değişen panelle iş
tutturmanın zorluğu da aşikar. Sosyal medyada çok konuşulan bir dizinin listelerdeki
hali içler acısı. Artık sıklıkla “Yarın kanalın sitesinden izlerim,” cümlesini
de duymaya başladığımıza ve neredeyse tüm dijital platformlar anında izleme
servisi sunduğuna göre birkaç yıl sonra biz de şimdiki rakamların yarısına
seviniyor olabiliriz. Durum bunu gösteriyor…