Justice League: Kıyamete karşı omuz omuza!

Justice League: Kıyamete karşı omuz omuza!
Superman ölmüş ve insanlığın üzerine korku çökmüştür. Bir taraftan yası tutulurken diğer taraftan da değişen dünya dengeleri içinde hayatta kalma mücadelesi başlamıştır. Ve dünya, dışarıdan gelebilecek olan her türlü tehlikeye karşı artık savunmasızdır.

Batman v Superman: Dawn of Justice / Batman v Superman: Adaletin Şafağı filminin bıraktığı yerden devam eden Justice League / Adalet Birliği, Superman’in yokluğuyla yalnız fiziksel değil mental anlamda da artık güçsüz kalan dünyayı savunmak ve insanların üzerine çöken bu korkuyu ortadan kaldırmak üzere Batman’in Adalet Birliği’ni kurmasını anlatıyor. Şimdilik Wonder Woman, Aquaman, Cyborg, The Flash ve kendisinin yer aldığı bu birlik, ilk sınavını ise ayaklı kıyamet Steppenwolf’a karşı veriyor. Daha önce Amazonların, Atlantislilerin ve insanların çoğunlukta olduğu, aralarında tanrıların da bulunduğu büyük bir ordunun anca üstesinden gelebildiği Steppenwolf’un karşısına bugün ise şimşek kadar hızlı The Flash, hacking makinesi yeni nesil Robocop olan Cyborg, Tanrıların silahlarıyla savaşan Wonder Woman, suların tanrısı Aquaman ve paraya para demeyen Batman çıkıyor. Ve koca orduların başaramadıklarını tek başlarına başarmaya çalışıyorlar.



DC Evreni’nin Yenilmezler’i olan Adalet Birliği’nin yeni maceralarına kapı aralayacak bu ilk film her ne kadar kadrosuyla büyük vaatlerde bulunsa da en nihayetinde bir “pilot” bölüm. Yani aslında bizler için yalnızca karakterleri tanıma fırsatı Justice League serisinin bu ilk filmi. Marvel’ın aksine süper kahramanlarının solo hikayelerini beyazperdeye taşımakta geç kalan DC, bu sebepten ötürü filmin büyük kısmında nasıl bir araya geldiklerini ve karakterlerin özgeçmişlerini açıklama mecburiyeti taşıyor. Bunu da hikayeleştirmek isteyince de ilk 1 saati girişle, kalan 1 saati de yarım yarım gelişme ve sonuca ayırıyor. Hatta gelişmeyi sonuçtan bile kısa tutuyor film. Kısacası izleyicinin, beklentisini düşük tutması gerekiyor, biraz sabretmesi ve karakterlerin oturmasını beklemesi. Bu nedenle sırf Adalet Birliği üzerinden “DC bu işin içinden kalkamayacak” yorumu yapmamak gerekli, henüz daha yolun başındayız, biraz sabır.



İzlemeden önce okuyanlara tavsiye, beklentisini çok düşürsün. Suicide Squad ve Avengers: Age of Ultron filmlerinin de altında kalan bir yapımla karşılaşacaklar zira. İzledikten sonra okuyanlarınsa sesini duyar gibiyim, “Az bile demişsin” diyorlar kuşkusuz… Evet, iki yeri hariç neresinden tutarsan elde kalır cinsten. Efektlerde yakın plandaki detaylara öyle çok zaman harcamışlar ki uzakta ne olduğunu unutmuşlar, Marvel ekibi filmi izleyince gidip zam istese yeridir. Ben Affleck’in Batman’i ise tek kelimeyle rezalet, Batman v Superman: Dawn of Justice / Batman v Superman: Adaletin Şafağı sonrası öve öve bitiremediğimiz o adamın yerinde ise yeller esiyor, kafasında bu işi bitirdiği aşikar. Bitirmemişse de yakındır, benden söylemesi… Aquaman desen filmin en silik kahramanı, film boyunca yaptığı en etkileyici hareket üstünü çıkarmak, büyük bir artistlikle, ama o kısım bile sonradan unutuluyor, nedenini birkaç cümle sonra söyleyeceğim. Wonder Woman ile Batman arasında zorlama bir ilişki var (Avengers’tan tanıdık bir ilişki, bakalım dikkat edenler görebilecek mi) ama onun da bir yere gitmeyeceği aşikar The Flash ise filmin ergeni, daha doğrusu Spider-Man’i. Tom Holland’ın Spider-Man’ini çalmışlar – esprilerine kadar hem de – bu hikayeye uyar mı uymaz mı diye düşünmeden de olduğu gibi yapıştırmışlar. Ve filmin sürprizi kaçmış olan sürprizi… Afişlerde, fragmanlarda, filmin kadrosunda üst sıralarda gördüğümüz Superman’in dönüşü. Bu konuda pek detay vermeyeceğim, orası da sürpriz kalıversin, ancak filmin elle tutulur taraflarından biri Superman. Henry Cavill günlerinin ne kadarını spor salonunda geçirmiş bilinmez ancak yaramış, Aquaman’i gölgede bırakıyor, film de onun bu yoğun çalışmasının hakkını vermeye çalışıyor, veriyor da.



Filmin asıl elle tutulur tarafı ise yine açılışı. Zack Snyder bir şeyler deniyor, kendince bir farklılık yaratmaya çabalıyor. Ve ilk dakikalarda, gündelik hayat ve süper kahramanlar arasındaki ilişkiyi, bugüne dek anlatılmayan ilişkiyi gerçekçi bir şekilde, bugünün dinamikleri üzerinden veriyor. Öyle ki filmin ilk 10 dakikasında büyük bir beklentiye girdiğimi itiraf etmeliyim, “Bu sefer oldu sanırım” dedim, yanılmışım sanırım… Aslında stüdyoyla inatlaşabilecek bir yönetmen Zack Snyder, ancak o kadar büyük paralar harcanıyor ki, taşın altına elini sokmaya korkuyor kuşkusuz, belli oluyor. Yine de benim inancım var Snyder’e, aldığı eleştirilere daha fazla dayanamayıp “Bırakın da işimi yapayım!” diye haykıracak ve o zaman bazı şeyler değişecek.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER