7 YÜZ: Şaşırmaya hazır mısınız?

7 YÜZ: Şaşırmaya hazır mısınız?
BluTV’nin yeni projesi 7Yüz’ü ‘Nasıl olmuş acaba?’ merakıyla şöyle bir bakarım diye açtım, arka arkaya üç bölümü de izledim öyle kapattım. Bir miktar Black Mirror havası verse de, uzun zamandır en beğendiğim yerli yapım olduğunu rahatlıkla söyleyebilir ve nedenlerini hemen sıralamak isterim.

● Bir kere sansür yok ki bu zaten dijital yayının en büyük avantajlarından. Sansür yok ama aynı zamanda ‘Nasılsa biplenmiyoruz, abanalım küfre’ gibi yersiz bir hal de yok dizide. Sinirlenen insanlar küfür ediyor, yılbaşı partisine giden insanlar içki içiyor ve bu ortama büyük bir normallik katıyor. Geçen hafta izlediğim dizilerin birinde zengin çocuk hoşlandığı kız için köprüye nazır bir masa kurduruyor, garsonlar servisler havalarda uçar, aşırı romantik konuşmalar gırla giderken içinde su olan dev şarap kadehleri masadan doğru bize gülümsüyordu. O kadar romantik bir masada şarap kadehi varsa içinde şarap olmalı, içilmeyecekse hiç bardak koyulmamalı belki de. Bazen en fantastik olaylara inanıyoruz da böyle küçük anlar ortamdan koparıyor insanı ya da hayatının en büyük kazığını yediği adama bile doya doya sövemeyen karakterler yoruyor izleyiciyi.

● Serinin şimdilik en sevdiğim bölümü Büyük Günahlar oldu. Bir kere Cem Davran’ı böyle bir rolde oynadığı için çok sevdim. O kadar alışmışız ki basmakalıp rollere, hep aynı olan ve oyunculuğunun efsane olduğuna inanan tiplere, ne kadar sıkıldığımızın farkında bile değiliz. Cem Davran rolün tüm kasvetine rağmen içimi ferahlattı. Sonra konunun (yerli diziler için elbette) süper cesur olmasına ve  gerilimin her saniye artmasına bayıldım, onca gerginliğe rağmen konunun devamı bir bölüm daha olsa hiç durmaz izlerdim.



● Serinin ikinci bölümü olan (ve maalesef diğerlerinden daha az sevdiğim) Prosedür’de Melisa Sözen ve Engin Hepileri’ye bayıldım. Özellikle de Melisa Sözen’i çok özlemişim. Yakında Star Tv'de "Babamın Günahları" dizisinde rol alacak ve özlemimizi giderecek. O kadar ince ve zarif ama bir yandan da kesseler acımaz diyen bir hali var ki, ne oynasa doyamıyorum izlemeye.

● Gelelim serinin üçüncü bölümü olan Hayatın Müziği’ne. En umut dolu bölümdü, hele ilk bölümle kıyaslandığında bir nevi Alice Harikalar Diyarında’ydı. Hipnoz için seçilen şarkıya bayıldım zira Ajda Pekkan’dan dinlenen "Bambaşka Biri" çoğu kadın için Oşa’sız bir hipnozdur. Damla Sönmez’in karakterinin ruh hali değişimlerini yansıtmasını, aynalardan kaçmasını çok sevdim, bir sonraki işini mutlaka izlemek istiyorum. Janset’i sürekli reklam ajansı patroniçesi rolünde izlediğimiz hissi doğması bölümün tek eksisiydi nazarımda.

● Bölümler arasındaki ufak bağlantılara bayıldım, atladığım bir bağlantı olmasın diye geri alıp baktım hep. Bir şiir kitabı, bir şehir ismi gibi ipuçlarının peşinde kendimi bildiğin akıllı hissettim ki yerli dizi izlerken sık rastlayamayız bu duyguya.

Elbette geliştirilmeye açık yönleri olsa da 7Yüz ekran adına beni umutlandıran, zamandan ve mekandan bağımsız bir yapım olmuş. Yabancı dizilerde en çok özendiğim şey olan şaşırma hissine doyurdu beni. Diğer bölümleri heyecanla bekliyorum. İyi seyirler dilerim. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER