7 YÜZ: Hangimiz daha günahsız?

7 YÜZ: Hangimiz daha günahsız?
Hangimizin günahı yok ki ya da unutmak isteyip de unutamadıkları, bir yandan deli gibi suçluluk duyarken diğer yandan başkalarını suçladıkları, bir yandan uğradığı haksızlıklarla yaralanırken diğer yandan yaptığı haksızlıklarla başkalarını yaraladıkları, avundukları, kendini avuttukları, yalanları, başına neden geldiğini bir türlü anlayamadıkları, kaçışları ve de hiç ummadığı bir anda yüzleştikleri. İnsanız işte, günah da sevap da hepimizin hesabında ayrı ayrı yazılı.

Başımıza gelenleri anlamak için onları bir araya toplasak da, içimizde büyüyenleri azaltmak için onları çıkarsak da fark etmiyor aslında. Biz onlarla yüzleşemeyip kaçtıkça bizi hem bölerek un ufak etmeye devam ediyor hayat, hem de çarpa çarpa büyütüyor. Ummadığımız bir anda ummadığımız bir yüzle karşımıza çıkıyor, öyle arkamızdan falan da kovalamıyor, ince ince yapıyor hesabını ve nerden kaçıyorsak, bizi oradan kıskıvrak yakalıyor.

Böyle bir hikayeydi BluTV’de izlediğim 7 YÜZ’ün ilk bölümü olan Büyük Günahlar ve tek kelimeyle şahaneydi. Yerli yapımların bana göre zirvesiydi. Yabancı dizi izleyenler için “İşte bu” dedirtecek seviyedeydi. Toplumsal bir konuyu hiçbir unsuru göze batırmadan ve hedef yapmadan kıvamında anlatmıştı. İzlediğinizde konunun nereye gideceğini anlamadığınız, küçük küçük detaylarla yol alan ama bu detaylarda boğulmayan dizi, başlangıcıyla ve bitişiyle güzel bir bütünlük oluşturmuş, oyunculukları ile de göz doldurmuştu. Hep güldüğümüz Cem Davran bu sefer farklı bir karaktere bürünmüş, bizi kendisine kızmakla acımak arasında bırakmıştı. Kimin suçlu olduğuna karar veremediğimiz ama herkesin bi’ şekilde kurban olduğu bir konunun taraflarının, yıllar sonra inanılmaz bir tesadüfle karşı karşıya kaldığı bir yüzleşmeye tanık etti dizi bizi. Her şeyin insana dair oluşunu ve insanın hayata, içindeki hem karanlık hem de aydınlık taraflarıyla tutunduğunu anlatan bir kesit sundu bize, sıkmadan, kasmadan.

Çocukluğumuzun bizim yaşamımızın arka bahçesi olduğunu ve bunların hepimizin hayatına nasıl da etki ettiğini anlatan dizi, çocukken aldığımız hasarların onarılmadıkça bizi nerelere sürüklediğini ve sonrasında olanların hepimizi halkalar halinde nasıl da birbirine bağladığını anlatıyordu. Suçluyla kurban aynı kişilerdi ki zaten haksızlığa uğradıkça giriyordu insan kendi karanlığına ve devamında da oraya başkalarını çekiyordu. Bataklık da, o bataklıkta batan da insanın kendisiydi.

Ben çok keyifle izledim ve böyle hikayeleri anlatan yapımların çoğalmasını bir kere daha diledim. Dileğime, aynı şeyin etrafında dönüp dolaşarak bize saatlerimizi boş yere harcatanların azalmasını da dipnot olarak ekledim. Emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkürler. Yolu açık olsun ve diğer bölümleri de aynı tatla bizimle olsun. 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER