Ama Hayat Yolunda’nın yakışıklı serserisinin adeta bu tipolojide yaratılan karakterlere tezat olsun diye, ismi Selim konmuştu. Evet, Selim çapkındı, ukalaydı, umursamazdı ama doktordu işte. Gece hovardalık yapıyorsa, gündüz de hayat kurtarıyordu. Bu noktadan kadın seyirciyi kıskıvrak yakalamıştı ama kalbimize esas vurgunu ‘tutunamama’ hikâyesiyle yaptı. Selim’in kadınlara güvenememesinde, aşık olamamasında, ilk gençlik yıllarında başka bir adama aşık olduğu için onu terk eden annesinin hatırası saklıydı.

İşte bu geçmiş hikayesi ve acısıyla en taş kalplimizin bile kalbini yumuşacık edip kendisini sevdirdi. Onun Yelda’ya olan hislerinin aşk mı, yoksa şefkat arayışı mı olduğunu henüz kestiremesek de içindeki duygusal, vefakâr adamı çok sevdik. Ne diyelim, her şey gönlünce olsun Selim’ciğim.