Savaş: Tek suçlu gerçekten Savaş mı?

Savaş: Tek suçlu gerçekten Savaş mı?
“Asla yapmam dediğimiz ne kadar çok şey yaptık…”

Dünyaca ünlü İsveçli yazar Lars Norên’in Bosna Trajedisinden hemen sonra kaleme aldığı eser, Pürtelaş ekibi tarafından sahnelenmeye ikinci sezonunda da devam ediyor. Öncelikle yazının bu bölümünde oyun hakkında daha genel bilgiler vermek istediğim belirteyim. Böylece merak edip oyunu yerinde izlemek isteyenlerin hem heveslerini kırmış hem de karşılaşacağı sürprizleri bozmuş olmayız.. 
 
Yönetmenliğini Serdar Biliş’in yaptığı oyunda, karakterlere can verme görevini ise Tilbe Saran (Anne) – Sermet Yeşil (Baba) – Ecem Uzun (Küçük Kardeş -Semira) – Damla Sönmez (Abla - Benina) ve Onur Gürçay (Ivan Amca) üstleniyor.


Bir oyuncu için en güzel an..

Savaş sırasında ve sonrasında bir ailenin yaşadığı trajedileri konu eden eser, savaşın insanları ne kadar iğrenç hale getirebileceğini bütün çıplaklığıyla ve son derece sert hatta zaman zaman rahatsız edici bir üslupla göz önüne seriyor.

Tabii ki oyunun zaman zaman bu kadar rahatsız edici olmasının en önemli sebeplerinden biri oyuncularla aranızda bir iki metreden daha az bir mesafe bulunması. Oyuncular size o kadar yakın ki, ister istemez oyuna kendinizi kaptırıyorsunuz. Oyun arena tipi sahne düzeniyle sergileniyor, yani seyirciler sahnenin dört bir tarafında otururken oyuncular da seyircilerin tam ortasında performanslarını sahneliyor. 


Sahneye yakın olmak seyircileri her zaman mutlu eder..

Sahne demişken sahne tasarımının da hem son derece sade hem de oldukça başarılı bir şekilde dizayn edildiğini de belirtmeden geçmek olmaz. Sahne dediğimiz sadece bir yatak, bir şilte, bir lastik, iki sandalye ve birkaç kap kacaktan oluşuyor.


Küçücük bir alan ama kocaman bir sahne..

Özellikle belirtmek istediğim bir şey var, oyun hiç ilginize çekmese dahi sadece Sermet Yeşil’i izlemek bile size büyük bir keyif verecektir. Rolünü o kadar iyi canlandırıyor ki daha sahnedeki 3. saniyesinde Travma Sonrası Stres Bozukluğu yaşadığını anlıyorsunuz.


Keza Ecem Uzun’da rolünün hakkını son derece iyi veriyor. Semira savaşın getirdiği her türlü acıyı rağmen küçük bir kız çocuğu nasıl davranırsa öyle davranıyor. Halâ oyunlar oynayabiliyor, halâ en ufak bir şeyden kendine eğlence çıkarabiliyor.

Oyundaki en kısa sahne zamanına sahip olmasına rağmen Onur Gürçay’da bu iki oyuncuya son derece iyi eşlik ediyor. Özellikle Sermet Yeşil’le karşılıklı oynadıkları sekans alkışı hak ediyor.

Tabii ki Tilbe Saran’ın ve Damla Sönmez’in de hakkını vermek lazım. Lâkin belki hikayenin onlara düşen kısmının daha zayıf olmasından belki de az önce de bahsettiğim gibi özellikle Sermet Yeşil’in sahnede devleşmesinden ötürü ister istemez daha silik bir performansla akıllarda yer ediyorlar..

Yazımızın ikinci bölümünde oyunun içeriğiyle alakalı çok daha detaylı bilgilere ve bir takım eleştirilere ulaşabilirsiniz, ancak oyunu kesinlikle izleyemeye karar verdiyseniz okumanızı önermem. Lâkin yine de kısaca özetlemek gerekirse, bir takım devamlılık hataları ve hikayede bazı boşluklar olsa da oyun izlemeye değer..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER