İsimsizler yayına hazırlanırken oradaydım

İsimsizler yayına hazırlanırken oradaydım
12 Mart haftasında Kanal D Kurumsal ekibinden bir telefon alıyorum. "İsimsizler setine gitmek ister misin?" diye soruyorlar. Gitmek ister miyim? Aslında pek meftunu olmadığım ama dünyadaki türün yükselen rüzgarını hemen yakalayan Türk televizyonlarının vizyonu bağlamında ortaya çıkacak işleri de çok merak ettiğim bir türün sahadaki halini yayın öncesi görme şansını bir içerik canavarı olarak kaçırmak istediğim için teklifi hemen kabul ediyorum.

Set gezilerini daima önemserim. Bir dizinin seti, o iş için çalışan ekiplerin mahrem dünyasıdır ve o dünyada gezinmeyi, işin kamera arkasına şahitlik etmeyi kutsal bir gezi sayacak kadar da romantik yaklaşırım. Yokmuş gibi gözlemlemek, herkesin odaklandığının tam zıttı yöne bakarak olanları yorumlamak özel bir deneyimdir. Teklifi kabul ettikten birkaç gün sonra bir cumartesi, sabahın köründe yola çıkacağız. Hürriyet ekibi dışında set ziyareti yapacak olan tek digital portalı temsil ediyorum. Eh bu durum da ekstradan heyecanlı..

İstanbul'dan çıkıp, Osman Gazi Köprüsü'nden geçiş siftahı yapıp, bol bol mola verip, adeta salına salına Balıkesir Polis Meslek Yüksek Okulu'na geliyoruz. Kapıda bizi çekim için uçuş yapan dev bir helikopter karşılıyor. Dev ne kelime.. Daha önce Cannes'dan Monte Carlo'ya giderek bir helikopter deneyimi yaşamıştım. O bindiğim sivil helikopter bunun yavrusunun yavrusunun yavrusu gibi. Çekim alanına vardığımızda ekip, sizin bu akşam yani ilk bölümde izleyeceğiniz şehit cenazesi sahnesini çekmeye başlamış bile.. Kapıda içeri giriş iznimizin onayı için beklerken tuhaf bir deneyim yaşayacağımın ipuçlarıyla karşılaşıyorum. Nasıl mı? Mesela hayatımda ilk defa gerçek bir çelik yelek görüyorum. Hatta o çelik yeleğe (izin alarak) dokunuyorum. Tahminimden ağırmış. Kabaca tartıyorum; bin kilo gibi geliyor. İçim bir tuhaf. İlk defa bu kadar yakından gerçek mühimmat göreceğim. Karmaşık hisler içindeyim.

İsimsizler'in ortak yapımcısı Ahmet Kayımtu karşılıyor bizi. Ziyaretimiz sebebiyle o gün sahnesi olmayan oyuncular da sete geleceklermiş. Az sonra Algı Eke geliyor. İlk defa tanışıyoruz. "Ama ben sizi Kafe'den tanıyorum. Siz o hep aynı köşede, suratı asık oturan kadınsınız" diyor. Gülüşüyoruz. Biraz rolü konuşuyoruz. "Heyecanlıyım.." diyor. Ekran seyircisi Eke'yi komedi performansıyla hatırlıyor olsa da drama karakterlerinin de üstesinden başarıyla geldiğini biliyoruz. Hikayenin baş kahramanı Fatih rolündeki Uğur Güneş, o esnada sahne çekiyor. Sahnesi bitince de yanımıza geliyor. Güneş, yine Kanal D'de yayınlanmış olan Faruk Teber'in çektiği Urfalıyam Ezelden dizisiyle radarıma girmişti. Heyecanla izlediğim genç oyuncular listesinde yeri daimdir.


Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER