Vatanım Sensin: Acıtmışım canını sevdikçe

‘’Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık…’’***
 
Babasına hayran büyüyen bir kız çocuğuyken yemin etmişti… Kanının son damlasına kadar vatanı için savaşacağına. Bu savaşta fikirlerini, kalemini silah edinmişti kendine. Onu her hor gördüklerinde daha da sivriltmişti kaleminin ucunu. Baba sevgisini bile yaşamamış bir kız çocuğuydu Hilal bu yüzden bir erkek tarafından sevilmenin ne olduğunu bilmiyordu. Ona bir şey olmasın diye kendi üniformasına hapsolan Leon’un farkında değildi. ’’Nedir vatan? Bir çift göz mü? Helalinin elleri mi?‘’ sorularında Leon’a vatan olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden tüm öfkesini biriktirip hırçın dalgalarını peşinden sürükleyerek gitmişti karargaha.
 
’Sen Haydar Abi'nin Halit İkbal olduğunu nasıl söylersin, ne hakla?’’ diye sordu. Nerede durduğunu bilmek istiyordu. Her adımında yanında olan Leon’dan emin olmak istiyordu. Öfkesi ile maskeledi bu sorularını. ''Hakkında idam kararı çıktı. Seni müdafaa etmek için yapmak zorundaydım.'' dedi Leon. Verdiği savaşı, vicdanını nasıl susturup bu üniformaya hapsolduğunu hatırlayarak. Onun iyi olmasını, başına bir şey gelmesini istemediği için çabaladığını fark etmesini umarak baktı. Hilal ise sevdanın bir yürekte nasıl başladığını bile bilmezken nerden fark edebilirdi ki kendine siper olan bu bedeni. ‘’Şimdi beni tutuklamazsanız yazmaya devam edeceğim Teğmen.’’ derken uzattığı ellerinin, gerçekten hapsedilmek istendiğini sandı. ’’Bu yalanınız ortaya çıkmayacak mı?‘’ diye sordu bastırılmış öfkesi ile. ’’Çıkmayacak… Çıkmayacak çünkü bir yazı daha yazmayacaksın.‘’ demişti. Yıllardır dillendiremediği düşüncelerini, herkesin onu duymazdan geldiği düşüncelerini Hilal dinlesin istiyordu. Onun için verdiği çabayı görsün istiyordu. ‘’Nasıl mani olacaksın bana? Kalemimi kırdın diyelim, düşüncelerimi nasıl zaptedeceksin?‘’ sorusu ile reddetti bunu Hilal.
 
Beni öperek kalemimi kırdığınızı sanmayın, ben buradayım düşüncelerimle, hürriyetimle karşınızdayım yazmaya devam edeceğim dercesine çıktı kelimeler ağzından. ‘’Sen mukayyet olacaksın kendine… Yoksa seni kendi ellerimle tutuklarım anlaşıldı mı?‘’ Karşısında böylesine çabaladığı, böylesine uğraştığı halde uzattığı bütün dallarının Hilal tarafından kırılması canını çok yakmıştı. Yalnızlığının içinde hapsolmuş, tek umudu olan o gözlerde öfkeyi görünce bu fırtınanın içinde yanlış yollara saptı. Bu yalnızlığının, kendi içinde verdiği bu savaşın Leon’a bir patlama yaşatacağını hepimiz biliyorduk. Ellerindeki cam kırıntıları ona çok fazla gelmiş olacak ki sonuçlarını düşünmeden tutuklamaya bile kıyamadığı avuç içine bıraktı onları. Karşısında elleri kanayarak ona bakan Hilal’e ''O... O geceki hareketimi mazur gör, aklım karıştı.’’ dedi. Sevdasını kara boranda açan bir gülün direnciyle eşit tutan, ilk öpücüğünü tüm zıtlığıyla ama tüm gerçekliğiyle teslim olduğu adamın dudaklarından döküldü ‘’aklım karıştı’’ cümlesi. Belki dakikalarca düşündüğü, belki ertesi gün ona hayatı daha farklı baktıran o ilk öpücüğün düşüncelerle boğuşan zihnin yanlış bir adımı olduğunu öğrenmişti. Yaşadığı hayal kırıklığını üzerinden atamamışken devam etti Leon ‘’Yoksa isyancı bir Türk kızını his beslemem kabil değil.'' dedi..
 
‘’Beni anlamadın demeyeceğim. Beni anladın. Zaten en dayanılmaz acı buydu. Sen beni anladın. Anladığın halde canımı yaktın’’****
 
Bir işgalciyi sevmeyi kabullenen Hilal bir isyancı olduğu için sevilmiyordu... Onu yıkan cümlede bu oldu. Her teslim oluşunda daha da yıkılıyordu Hilal. Leon’un bir mermiden farksız içini delip geçen sözleri gözlerinin içine bakarak söyleyememesinin bile bir önemi yoktu artık. Kızgın bile hissetmiyor olabilirdi Hilal. Ama kırgınlığı ? O kendi dünyasında sessizce atarken adımlarını ‘’Aşk…’’ diyerek bölen o değil miydi sessizliğini? Memleket bu haldeyken bile ona aşktan bahseden adam şimdi aklının karıştığını söylüyordu. Vatanına, hürriyetine ne kadar önem verdiğini bilen Leon o ürkek kalbine ‘’Aşksız bir yürek çorak bir ülke gibidir. Hiçbir şey yetişmez orada.’’ diyerek ekmemiş miydi sevda tohumlarını? Vatanın işgaline, mazlumun çığlığına rağmen asıl önemli olanın insanı sevmek olduğunu o öğretmemiş miydi ? Şimdi neden isyancı bir Türk kızına his beslemem kabil değil diyordu o zaman ? Madem memleketini isyancı bir Türk kızını karşısına alacak kadar çok seviyordu bir insanı kırmayı neden göze almıştı?  Kendisi değil miydi ‘’Bir insanı sevmeyen, memleket sevmeyi nereden bilecek?’’ diyen. Biliyordu Hilal. Tüm bu saplanan mermilerin geçmişin yansıması olduğunu biliyordu. ‘’O silah bende olsaydı… Bir an bile tereddüt etmez vururdum seni.’’ dediği yorgun ve kırılmış Kral These acıtarak sevmeye başlamıştı artık. Bu zamana kadar onu kıran her sözünü, onuruna dokunan her davranışını yutan Leon aldığı tokat ile sarsılmıştı. Attığı her çaresiz adım Hilal tarafından püskürtüldüğü için ilk defa gardını kuşanmıştı ona. Sen sözsen ben silahım demişti. Sen bu sevda da yakıp geçeceksen bende istediğim zaman senin canını yakabilirim Hilal! demişti. Şeref sözünü tutmuştu Leon. O namlunun ucunda kim olursa olsun ateş edecekti. O namlunun ucunda Hilal olduğu halde ateş etmişti. Hiç tereddüt etmeden!
 
Teslimiyeti aklına geldi Hilal’in, kendini o dalgalara bırakıp huzura kavuşması. Kırgınlığını öfkesine dönüştürerek savurdu cümlelerini ‘’Eğer bana bir daha yaklaşırsan o Türk kızı ecelin olur. Anlaşıldı mı?’’ Aynı kıyıya varabilmeyi her şeyden çok istediği o gözlerin dolduğunu gördüğünde yaptığı hatanın farkına vardı Kral These. Bir vatanı yoktu Leon’un. Babasının görevden alındığı zaman Atina’ya dönmek yerine İzmir’de kalacağını söylediğinde artık biliyordu... Onun vatanı Hilal’di. İçinde onun sevgisi olmadan sevdalanmıştı ona. O hırçın dalgalar böylesine dinginleşmeden vurulmuştu. Kelimelere sığamayacak kadar fazla, silahını kıramayacak gerçek bir sevdaydı bu. O yeniden çoraklaşan toprakları avuçlarını kanattığı sevdasının yaralarını tek tek sararken yeşertecekti. Hala bir umut vardı. Bu sevdanın Hilal’den de kendisinden de büyük bir sevda olduğunu biliyordu çünkü. ‘’Kıyas kabul etmeyecek kadar sahi, uğruna ölünecek kadar güzel.’’ bu sevda için daha çok çabalayacaktı artık Leon.
 
-Resimler Twitter’dan alıntıdır.
* Turgut Uyar- Bitmemiş Şiirler
**  Can Yücel- Sevgili Gençlik
***Ahmed Arif – Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden
**** Fride Kahlo- Diago’ya yazdığı mektuptan alıntı.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER