Bezirgân: Yürekte değil dilde...

Bezirgân: Yürekte değil dilde...
Fotoğraflar İstanbul Halk Tiyatrosu'nun web sitesinden alınmıştır.
Tiyatro iyidir, iyileştirir. Tiyatronun iyileştirici gücü sağ olsun, yeni bir oyunun gününü beklemenin heyecanı ne güzeldir. Haftalar öncesinden alınan biletleri, e-mail kutusunda aramanın bile tadı başka. Aslında bir kağıt parçasından çok fazlası olan biletleri saklamanın tadı da başkadır ama modern zamanların modern yansımaları işte. Her sabah Biletix’le selamlaşıp İzmir’e hangi oyunlar geliyor diye bakıp günler sonrası için kendimle randevulaşmayı seviyorum. Bundandır çoğu oyuna yalnız başına gidiyor olmam. Sanki sadece ben varım o salonda. Bir de tiyatronun ruhunu kalbinin derinliklerinde taşıyan oyuncular…

Güzel bir oyun izleyince yüzüme yayılan sevinci anlatmaya kalkarsam ise kelimeler yetmez… En iyisi lafı fazla dolandırmadan Bezirgân’dan bahsedeyim.

İstanbul Halk Tiyatrosu tarafından sahnelenen Bezirgân, Moliere’in ünlü yapıtlarından Tartuffe’ün bir uyarlaması. Moliere’in Tartuffe’ü bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine yerleşmiş, dindar görünüşlü bir sahtekarın serüvenleri üzerine kuruludur. Ne tesadüf ki yıllar öncesinde kaleme alınan bu eser günümüzde de güncelliğini korumaktadır.

Zikret’in en sonunda anladığı ve “Sürekli dilinde oluşundan yüreğinde olmadığını anlamalıydım.” şeklinde anlattığı gibi dilde değil yürekte gizlidir bazı şeyler. Gerçek dindarlık sağ elin verdiğini sol elin görmemesidir. Enişte Bey’in sık sık dile getirdiği gibi “Sahte ile sahiciyi ayırmayacak mıyız? Yüze de maskeye de aynı saygıyı mı göstereceğiz?” Yani dini, kendi çıkarlarına göre kullananlara sonsuz saygı mı göstereceğiz?

Metnine gizlediği güncel mesajlarla, kullandığı metaforlarla muazzam bir oyun Bezirgân. Yıllar önce yazılan oyunun sanki bugün yazılmış gibi karşılığını bulması, hala aramızda ‘Bezirgân Efendi’ gibilerin olması da bazı şeylerin yıllar geçse de değişmediğinin karşılığı olsa gerek.

Cem Davran, Erkan Can, Bahtiyar Engin, Selin Yeninci, Faruk Akgören, Aytek Önal, Simge Defne, Selim Can Yalçın & Salih Kırlı’nın yer aldığı oyun, yaklaşık iki saat. Genelde metin biraz daha kısa olsa daha akıcı bir oyun izleyeceğimizi düşünüp, bu durumdan şikayet ederim. Bezirgân, bir 15-20 dakika daha uzun olsa sesimi çıkarmadan izlerdim. Zira metin akıcı, oyunculuklar ise oldukça dinamikti.

Tüm oyuncular karakterlerini sımsıkı giyinerek şahane performanslar izletse de Cem Davran’ın iki farklı karaktere bürünerek sunduğu oyunculuk şölenini bambaşka bir yere koydum.


Bir 90’lar çocuğu olarak, Cem Davran’ı Ruhsar’la tanıyanlardanım. Onu sahnede doyasıya izlemiş olmanın mutluluğu da artık benimle. Cem Davran, Zikret karakteriyle verdiği keyfi Bezirgân Efendi’ye eşlik ederken arşa çıkartıyor. Bezirgân Efendi’nin başka bir oyuncu tarafından canlandırılmaması ve bu sayede Cem Davran’ın ona hakimiyetini izlemiş olmak çok hoşuma gitti. Davran, sahnede devleşti, devleşti, devleşti. 

Burada paylaşmak istediğim o kadar çok replik, o kadar çok sahne var ki… Ama istiyorum ki herkes Bezirgân’ı izlesin. O yüzden tüm bunları izleyenlerle konuşmak üzere kendime saklıyorum. Oyunda kullanılan maske ve eldiven metaforuna bayıldım. Valida dışındaki tüm karakterler yüzlerindeki maskeye rağmen gerçekleri görürken, oyun boyunca maske kullanmayan Zikret yanı başında olan hiçbir şeyi göremiyor. Muazzam bir aksesuar kullanımı! Hem alt metne hizmet ediyor, hem de oyunun mizahi gücüne katkı sağlıyor. Bahtiyar Engin’in Delile’si, Selin Yeninci’nin Elmire’si şahane. Erkan Can’ı daha uzun izlemek isterdim, oyun boyunca ara ara çıkıp gelmesini bekledim. İçimde kalan tek ukde de budur oyuna dair. Bir de alternatif bir son düşündüm. Acaba Zikret, gerçekleri anlamasa, Bezirgân Efendi’yi yere göğe sığdıramamaya devam etse nasıl bir final olurdu?

Sözün özü muazzam bir oyun izledim sayelerinde. Bezirgân kahkahalarla güldürürken acı acı gülümseten keyifli ve düşündürücü bir oyun. Bezirgân’ı izleyin, sonra izleyenlerle Bezirgân’dan konuşun; sonra bir başka oyun izleyin, ondan konuşun. Çünkü tiyatro iyidir, iyileştirir. Oyunda emeği geçen herkesin emeklerine sağlık, ilgilenenler için oyun künye bilgilerini de şuraya bırakıyorum. Aa bu arada, pireyi tabii ki unutmadım. :)

Oyun Künye Bilgileri
Yazan: Molière
Uyarlayan: İstanbul Halk Tiyatrosu
Yöneten: Yıldıray Şahinler
Proje Koordinatörü: Bahtiyar Engin
Sahne Tasarımı: Barış Dinçel
Kostüm Tasarımı: Duygu Türkekul
Masklar: Seda Candan Balaban
Yönetmen Yardımcısı: Salih Kırlı & Elif Esin
Işık & Efekt: Erdem Çınar
Afiş Tasarımı: Gence Arslan
Sahne Teknisyenleri: Muhammet Toraktepe & Murat Kırca
Fotoğraflar: Alper Tüğdeş

Oyuncular:
Zikret: Cem Davran
Valida: Erkan Can
Delile: Bahtiyar Engin
Elmire: Selin Yeninci
Senad: Faruk Akgören
Mirsad: Aytek Önal
Meryem: Simge Defne
Damir: Selim Can Yalçın & Salih Kırlı
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER