Dünya üstündeki en tahammül
edemediğim şeylerin başında kadın yerine bayan denmesi, hemen arkasından da 8
Mart sebebiyle indirime giren markalar gelir. 8 Mart’a "14 Şubat" muamelesi
yapmanın iyi bir pazarlama fikri olduğunu ilk kim düşündü bilmiyorum ama
kadınlara yapılabilecek en büyük güzelliği indirim ya da peşin fiyatına yirmi
altı taksit sanan kim varsa aklından şüphe ederim. Sadece kadın olmanın değil,
emeğin de bir aşağılanması olarak görürüm bunu.
Elbette bu demek değildir ki Kadınlar
Günü ve markalar tadından yenmeyecek şekilde bir araya gelemez. Filli Boya, 8
Mart haftası yayına çıkardığı reklamı ile bunun en güzel örneklerinden biri
oldu nazarımda. Önce buyurun hep beraber tekrar izleyelim.
Her sahnede kim varsa hepsinin
gerçekliğinden, seçilen cümlelerin ve kelimelerin güzelliğinden, anlatılmak
istenenin zarifliğinden yaş aktı gözümden. Arkadaki müziğin güzelliği, ’10 tane
köyü verseler kızı ver bana, vermem’ diyen babanın sahiciliği, ‘Kadınlar
gülmezse olmaz ki yani, o zaman çiçekler de açmasın’ diyen genç çocuk beni
benden aldı.
Özel şirketlerin amme hizmeti
yaparak çalıştığı gibi bir düşünce nereden gelip çıktı bilmiyorum ve ‘Filli Boya bu şekilde prim yapıyor’ diye
anlam veremediğim bir suçlama yaptığını okuduğum kimselere sormak isterim zira
herhangi bir mecraya reklam veren bir firma elbette prim yapma amacı güder. Bu
primi ‘8 Mart’ta kadınlarımıza fondöten yarı fiyatına’ diyerek ya da çapa yapan
bir kadına ‘Çalışın, kendi paranızı kendiniz kazanın, kimseye de muhtaç olmayın’
dedirterek yapmak her firmanın kendi sonsuzca özgür tercihidir.
Bu reklamı çok sevdim, bu tercihe
çok sevindim. Düşünenin de, çekenin de ellerine sağlık. Emeğin ne demek
olduğunu bilen bütün kadınların kadınlar günü kutlu olsun.