Leviathan: Bir devletin korkunç portresi

Leviathan: Bir devletin korkunç portresi
           67. Cannes Film Festivali'nde ''En İyi Senaryo'' ödülünü alan Leviathan, 16 Ocak'ta Başka Sinema'da

Rus sinemasının en önemli yönetmenlerinden Andrey Zvyagintsev’in dördüncü uzun metrajı ve çok ses getiren filmi Leviathan, arazisi ve evi mahkeme kararınca alınan bir adamın devletle olan mücadelesini anlatırken arka planda da yozlaşmış bürokrasizme, Rusya’nın devlet düzenine ve Ortodoks dininin kalıcılığını eleştiriyor.

Nikolia oldukça sert ve asabi bir adam. Züppe belediye başkanı Vadim ise onun topraklarını almakta inatçı. Kolia, avukatı Dmitriy’nin sayesinde Vadim’in ipliğini pazara çıkarmaya çalışsa da Kolia’nın fevri davranışları ve etrafındaki güven-ihanet çemberinden kaçamayışı onu ironik bir ters köşe çıkmazına doğru sürüklüyor bir yerde.

Leviathan, Thomas Hobbes’un romanında devlet metaforu olarak anlatılan bir canavar; İncil’de ise denizlerde yaşayan devasa bir yaratık hatta balinaların efendisi olarak tabir ediliyor. Aslında film, ‘’Leviathan’’ unsurunu bu iki manasıyla beraber anlattığında toplum düzenindeki yozlaşmalara sağlam bir eleştiri getiriyor. Bunun yanında karakterler üzerinden yapılan ince işlenmiş sorgulamalar da filmin öne çıkan unsurları. Bu minvalde belediye başkanı ve papaz iyi yazılıp, oynanmış karakterler olarak boy gösteriyor. Özellikle de belediye başkanını oynayan Roman Madyanov’a hayran kaldığımı belirtmeliyim.

                Filmin bazı sahneleri adeta sanat eseri!

Leviathan, devlet eleştirisini basmakalıp bir şekilde yapmamakla beraber gri-mavi tonların ağırlıkta olduğu sinematografisi, deniz canavarına gönderme niteliğindeki mitsel kısa sekanslar,sıkı oyunculuklar ve güçlü senaryosuyla bu meseleyi daha da perçinliyor. Keza, film, Nikolia’nın ikinci eşi Lilya ve avukatı Dmitriy arasında ‘’güven’’, çevresiyle olan ilişkilerinde ‘’ihanet’’ ve papazla yaptığı görüşmede ‘’dinin kalıcılığı’’ konularını da es geçmeden hikayeyle paralellik kurarak anlatıyor.

Son tahlilde Leviathan, devlete yönelttiği eleştirileri, senaryosu, oyunculuklarıyla ve sinematografisiyle kesinlikle yılın en iyi filmlerinden biri. Dramatik yapısındaki anlatım tekniğiyle (özellikle sarhoş muhabbeti, otel sahneleri vs.) Kış Uykusu ile ufak tefek benzerlikleri var. Ayrıca filmin kurcaladığı mesele, yakınlık kurabileceğiniz bir hikaye ama önemli olan bunun sinemanın diliyle daha da kalıcı bir hale getirilmesidir. Zaten Zvyagintsev de bunu büyük ölçüde kotarıyor. Yine de Altın Palmiye’yi hala kimin alması gerektiğini soruyorsanız ben hala Kış Uykusu’nun o derinlikli yapısıyla bileğinin hakkıyla aldığını düşünüyorum. Aynı şekilde Leviathan’ın Cannes’da aldığı ödülü de tabi.

*Evin yıkıldığı son sahne aşaması tam bir sanat eseri. Müthiş bir sinematografi ve zekice bir yönetmen yaklaşımı. Barındırdığı anlamlar açısından da kıymetli.

*Hızlı bir şekilde okunan mahkeme kararı metinleri kafa şişiriyor.

Filmin Notu: 5/4.5 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER