Poyraz Karayel: Hoşçakal canımın içi, hoşçakal*

Poyraz Karayel: Hoşçakal canımın içi, hoşçakal*
Poyraz Karayel’in geçtiğimiz haftaki vedasından sonra bir süre ne yazacağımı bilemedim açıkçası. Tamam mutlu bir son beklemememiz gerektiğini öğrenecek kadar izlemiştik bu diziyi ama insan yine de ‘Bir umut’ demeden duramıyor. Umutlar fayda etmedi, her bitiş yeni bir başlangıç olmadı ve Poyraz Karayel’e veda ettik. Bunu tek seferde yapmamın mümkün olamayacağını farkettiğim için her birine teker teker veda etmek istedim ve elbette en kıymetlim Zülfikar’dan başladım.



Kaba saba görüntüsü ve dev bıyıkları ile örtmeye çalışsa da dünyanın en merhametli adamıydı Zülfikar, bunu eli silahlı ve gözünü kırpmadan adam öldürebilen bir mafya mensubu için söylemek tuhaf ama öyleydi işte. Sokakta araba çarpan bir köpeği kurtarmak için gösterdiği çaba ve o köpek öldüğünde döktüğü gözyaşlarına bakınca biz de ağlamış sayıldık, o akşam tanıştığı dünyalar güzeli Çiğdem’e aşık olduğunda cümlemiz aşka düştük. Küresel sermayeyi bitirmeye ettiği yeminde  de yanındaydık, planın ‘Aşık olmamız lazım. Bizim kavuşmamız lazım Çiğdem. Biz kavuşursak ne olur biliyor musun? Bütün bankalar iflas eder. Bütün tahviller, hisse senetleri, bonolar yanar. Biz aşık olursak bütün borsalar çöker.’ naifliğinde olduğunu görüp asla çalışmayacağını anladığında da. Sevdiği kadına olan aşkındaki muhteşem umudu Real Madrid’le maça çıkan bir Sivasspor oyuncusuyla anlattığında da tribünden destektik ona, iki kadın arasında kalışını ‘Çiğdem güpgüzel, Meltem de kapkafa’ diye kardeşi Sefer’le paylaştığında da. Biliyorduk doğruyu bulacağını, kendimizden çok güvendik Zülfikar’ın vicdanına.



‘Yaşadım birkaç bin yıl, acılara tutunarak’ cümlesinin en çok yakıştığı ikinci insandı muhtemelen, birincisi elbette şarkıyı esas söyleyen. Sevdiği kadının karşısında şarkı söylerken çektiği acıya nasıl inandıysak, çocuğunu döven bir adamın ağzına silah dayayıp o çocuğu neden sevmediğini sorarken sesindeki öfkeye de öyle inandık. Annesi çok kıymetliydi onun için, bir de çocuklar. Sefer’in büyüdüğü yetimhaneye gittiklerinde oradaki çocuklara bakışında da gördük bunu, çok şükür son bölümde kendi evlatlarına bakarken de. Meltem’i de öyle koruyup kollayarak sevdi zaten, gözünden sakınarak, kimsenin ona zarar veremeyeceğine yeminler ederek.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER