Brit Marling: The OA sunumumuz 27 sayfaydı, bazı sahneleri oynayarak anlattık

Dizi için araştırma yaparken, birkaç saniye ölü kalan ve kaza sonucu ölüme çok yaklaşan kişilerin hikayelerini okuduklarını belirten Marling, karakterleri yazarken bunlardan ilham aldıklarını söylüyor.

“Mesela hiç müzik eğitimi almamış bir adam, kazadan, aklında bir senfoniyle uyanmış. Hayatının bir sonraki döneminde de kendisini bu senfoniyi yazmaya adamış – enstrümanları öğrenmiş, solfej çalışmış ve kafasındaki melodiyi kağıda aktarmak için elinden geleni yapmış. Sonunda da sürekli kafasında dönüp duran ve adeta diğer taraftan ‘indirdiği’ bu senfoniyi yazmayı başarmış. Biz de bu olayı çok ilginç bulduğumuzdan, bir bilim adamının bu tip yeteneği olan insanları avlaması fikri hoşumuza gitti ve bunu değerlendirdik.”

Dans/hareket sahneleri için Sia’nın müzik videolarının koreografisini de yapan pek başarılı Ryan Heffington’la çalışan ikili, bu kısmı yazarken, akıllarındakinin ekrana doğru yansımayacağından çok korktuklarını ama Heffington’la çalışmaya başladıktan sonra, ilk gün dört saatin sonunda tamamen havaya girip, hareketlerin anlamını kavradıklarını anlatıyor. Yeni tanıştığı rol arkadaşlarıyla hareketlerin provasını yaparken çok yoğun ve tuhaf şeyler hissettiğini anlatan Marling, bir seferinde çekim yapılıyormuşçasına hareket etmeyi denediklerinde, çok primitif, basit ve ilginç bir şekilde anlaştıklarını ve odaya dolan enerji nedeniyle, bir daha bunu denememeye yemin edip, bu enerjiyi çekimlere saklamaya karar verdiklerini söylüyor. Nitekim sahnenin ilk çekiminde, kameramanlardan, ışıkçılara herkes donmuş kalmış ve dizinin yaratıcılarını “Bu dizi şimdi oldu işte” diyerek tebrik etmişler.

Ne var ki, ne dans, ne uykusuz geceler, ne de çekim süreci, ekibi, suyun altında geçen sahneler kadar zorlamamış. Oyuncuların kafalarına kask gibi bir şey geçirip, içine su doldurmak suretiyle gerçekleştirilen çekimler sırasında setteki birçok çalışanın dayanamayıp dışarı çıktığını anlatan Batmanglij, Marling’in çok uzun süre nefesini tutabildiğini ama onu o halde izlemenin kendisi için çok acı verici olduğunu söylüyor. Marling de çekimler sırasında, bir köşede tırnaklarını kemiren Batmanglij’e elinden geldiğince bakmamaya çalışmış.

Bir buçuk saat süren söyleşi boyunca, nasıl birlikte çalışmaya başladıklarından, yazdıkları projelere, hayattan, sinemacılığa geniş bir yelpazede söyleşen ve genel olarak Hollywood’da debelenmekten bahseden ikiliden özellikle Brit Marling, ekranda çizdiği karakterlere yakın sakinliği, karizması ve felsefik sözleriyle büyülüyor. Ben şahsen yıllardır sıkılmadan bıkmadan izliyorum kendisini ve kariyerini. Batmanglij çoğunlukla güldürüyor, sık sık Marling’e olan hayranlığını belirtiyor ve ikili genel olarak filmleri kadar ilginç kişilikleriyle de seyirciyi etkiliyor zira kimse bu uzun söyleşi sırasında yerinden kıpırdamıyor. Dizinin geri kalanını öğrenmek istemeyen yavaş izleyiciler dışında!

Dizinin ikinci sezonunun akıbeti henüz belli olmasa da, genç yazarlar şimdiden kafalarında hikayelerin dönmeye başladığını ve Netflix’ten onayı aldıkları an, yeni hikayeyi yazmanın çok eğlenceli olacağını belirtiyorlar.


*OA: Diziye adını veren kısaltma, “Original Angel” ya da “Orijinal Melek” anlamına gelip, Brit Marling’in canlandırdığı karakterin ilk melek olduğuna işaret etmektedir.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER