Cesur ve Güzel: Cesur'ca sevmek

Cesur ve Güzel: Cesur'ca sevmek
Cesur ve Güzel’i (Televizyonla eş zamanlı olamasa da) neden haftada ikişer saat zaman ayırıp izliyorum diye sorguladım kendimi az önce. Kıvanç Tatlıtuğ’un tescilli yakışıklılığı için mi? Hani derler ya gözümüz gönlümüz açılıyor ama keyifli bir seyir olsa da, hayır. Tuba Büyüküstün’ün duru ve doğal güzelliği ya da oyunculuğu için olabilir mi? Hiç zannetmiyorum. Senaryosunun insanı içine çeken enteresan bir dinamiğe sahip olması mı? Uyarlama olmaması sevindirici ama bu sorunun yanıtı da pek değil.
 
Üstelik okuyucular arasında yaşı tutan var mı bilmiyorum ama dizide 8 bölüme geride bırakmışken hala Cesur ve Güzel denilince aklıma Cesur ve Sühan değil aynı adla gösterime girmiş Amerika menşeli pembe diziden Ridge ve Brooke geliyor. Belki bilinçaltım o dönemlere özlemle bu ikiliyi kabullenemiyor, kim bilir…
 
Diziden bahsedince aklıma isimleri gelmiyor olabilir, ama aşklarını pek sevdim. Sorumun yanıtı da böylelikle bulundu. Cesur ve Güzel’i ne hikayesindeki ‘iyiler’ ve ‘kötüler’ olarak ayrıştırabileceğimiz karakterler için ne de Cesur’un tüm engellere rağmen her daim dört ayaküstüne düşeceği belli intikam planı için izliyorum. Cesur adı gibi cesur bir adam, Tahsin Korludağ her ne kadar çelme takmaya çalışırsa çalışsın başarılı olacaktır elbet. Bu nedenle öncelikle Cesur’un intikam yolculuğundan daha çok cesurca sevebilmesi çekti beni kendine, önceliği her daim Sühan’a vermesi…
 
Aşk hikayemizin kurgusu oldukça basit: Yakışıklı karizmatik ve gizemli bir genç adam Cesur Alemdaroğlu, nam-ı diğer Cesur Karahasanoğlu… Babasının çalınan hayatını geri almak üzere Tahsin Korludağ’a karşı her hamlesini dikkatle oluşturduğu planlarında yolu babasının gözbebeği, Korludağ ailesinin biriciği Sühan Korludağ ile kesişiyor.
 

 
(Cesur ve Güzel 2. Bölüm - Bir Gün Benimle Evleneceksin)

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER