Güneşin Kızları: Herkese Selam.. AlSel'e Hasret..

Çünkü nasıl ki Ali'nin rüzgârı Selin, Selin'in rüzgârı da Ali ise benim rüzgârım da sizsiniz artık.. Ve ben, sizi size fısıldayıp canımı yakan şeylere sürüklenmenizi istemiyorum..

O yüzden ben de kaçıyorum rüzgârıma fısıldamaktan, iyileşmek istemiyorum ben de.. Ne kadar canım yanarsa yansın, içimde saklayıp sarılmak istiyorum onlara, sonuna kadar..

O yüzden kelimelere fısıldamaya karar verdim. Canımı yakan şeyleri anlatırken, bana anlatacağınız güzel anılarla yüzleşelim diye. Arada kötü anılar olsa bile, dönüp yüzümüze çarpma fırsatı bulamasın diye..

Güzel şeylerden bahsedecektik değil mi? Sıra sizde zaten.. E hadi siz anlatın.. Neler yaptınız bizden uzakta 9 aydır? Hatta 9 bile değil, 10 aya yaklaştık.. Ne kadar uzun bir zaman olmuş değil mi? Öyle oldu valla..

Şu an yanımda olsanız, önce size sımsıkı sarılıp, sarılı bir şekilde kalırdım dakikalarca, hiç bırakmadan.. Daha sonra da soru yağmuruna tutardım sizi, hakkınızda merak ettiğim o kadar çok şey var ki.. 

9 ay geçti üzerinden, bizden ayrı kaldığınız zamanlar da neler yaptınız o kadar çok merak ediyoruz ki.

Neredesiniz şu an mesela? Ya da şunu sorayım ilk olarak; Huzurlu musunuz? Sizin için rahat, mis, karanlık, güzel ve net huzurlu olan o yere ulaşabildiniz mi? Ulaşabildik deyin bana lütfen, biliyorum bu kadar kötülük olan bir dünya da, o yeri bulmak çok zor ama sizin beraber olduğunuz her yeri huzurlu yapan siz değil miydiniz? Yine öyle yapın birbirinizin evi olun. Çünkü siz de biliyorsunuz ki sizi sizden daha fazla sevecek, daha fazla koruyacak, yaralarınıza sarılacak hiç kimse yok.. Olmadı, olmayacak da. O yüzden, içim biraz olsun rahat. Birbirinize emanet ettik biz sizi..

Birbirinizin canını yakıyor musunuz diye sormuyorum dikkat edersiniz. Çünkü biliyorum, yakıyorsunuz :) En acı şekilde hem de.. Sizi, siz yapan o değil mi zaten? Ama yine biliyorum ki o yaraya merhem olacak yine sizlersiniz..

Ha bu arada, bizden uzakta olmayı fırsat bilip, çok da abarmayın can acıtma konusunda, yoksa o zaman hem sizin, hem de bizim canımız yanar. Sizin özleminizle içimiz yanıyorken, bir de acı çektiğinizi düşünmek kül eder bizi.. Zaten gözümüzün önünde o kadar çok acıya maruz kaldınız, bari şu an mutlu olun. O yüzden sizden ricam içinizdeki o küçük hoyrat çocuklara, biraz olsun hakim olun tamam mı? Biraz zor olacak sizin için belki ama yaparsınız siz güveniyorum size :)

Peki.. Başka bir şey sorayım. En basitinden mutlu bir şekilde dans ettiniz mi hiç? "Bak şimdi! Bu mu geldi aklına?" demeyin, takdir edersiniz ki sevgili olduğunuzda bile, baba sorununuzla uğraştınız siz. Hatta evliliğinizin ilk gecesi, ilk sevgililer gününüzde bile, mutlu bir şekilde dans edemediniz siz, şimdi en çok merak ettiğim konulardan birinin bu olması normal değil mi sizce de? Kesinlikle, bence de normal! Aslına bakarsınız dans edip etmediğinizi de değil, sadece mutlu olduğunuzu duymak istiyorum sizden..

Bir de Londra'ya gittiğinizde Ali'nin kredi kartını alacaktın ya Selin :) Ne yaptı? Çok kızdı mı sana Mavi çok harcadın diye? Biraz kızmıştır Mavi ama sonra kıyamamıştır, hemen affetmiştir. O kredi kartının borcunu ödemek için müzisyenlik yaparken, sen de tüm gururunla kocanı izliyordun değil mi? Biliyorum çok sevmiyorsun bu "koca" kelimesini ama artık alışmışsındır diye rahat rahat kullanıyorum, bir sene olacak neredeyse artık alışman lazım koca gözlü kız :)

Turta yapmayı öğretti mi sana Mavi? Yapıyorum ama onun gibi olmuyor mu diyorsun? Kesin birlikte yapmanız için yanlış tarif vermiştir sana :) İyi ya işte daha güzel, birlikte yapın en ufak şeyleri bile..

Peki sen neler yapıyorsun Mavi? Müzisyenlik yaparken okulunu bırakmadın değil mi? Bölümünü bile öğrenemedik belki ama olsun,s en yine de devam et okuluna tamam mı? Aslında en çok merak ettiğim şey başka senin hakkında..

Küçük Prens kitabını ezbere biliyor musun artık, onu merak ediyorum.. Nereden mi biliyorum? Ben bilirim :) Çünkü benim tanıdığım Mavi, her gece yatmadan önce koca gözlü karısına, altın saçlı çocuktan kesitler okuyordur.. Haliyle de ezberledin tabii ki, ne güzel işte ileri de Uzay için de hazırlık olmuş olur fena mı? :)

Daha çok şey sormak istiyorum aslında, hatta ben sormadan siz anlatsanız bize.. Bizsiz geçirdiğiniz her mutlu anlarınızı paylaşsanız bizimle..

Ama bu kadarını fısıldamak bile, o kadar iyi geldi ki.. Aylar sonra ilk defa, sizi yine kendim gibi, yanı başımda hissettim..

Aylardır sizin bırakmış olduğunuz anılara tutunuyordum ama şu an sanki yanımdasınız.. Koca gözlü kız, gamzelerinin dördünü de bu ana özel olarak saklamış sanki.. Mavi desen, okyanuslarındaki en huzurlu ifadesiyle karşımda.. E ben daha ne isterim ki?

Ve ben şu an neyi fark ettim biliyor musunuz? Siz aslında bana hiç veda etmemişsiniz ki, sizinle istediğim her an hayallerimde buluşabiliyormuşum.. Hayallerimizde hep Uzay’dayız, hep mutlu ve huzurluyuz..

Şimdi bana söz verin tamam mı? Hep böyle hayalimdeki gibi kalacaksınız, hep mutlu olacaksınız.. Birbirinizin canını, sizden başka kimse yakamayacak.. Ne olursa olsun, birbirinizin evi olmaya devam edeceksiniz..

Ben de size söz veriyorum; sizi sevmekten, sizin hatıralarınızı hatırlamaktan ve hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğim.. Kimi seversem seveyim, sizin yeriniz ben de hep en özel olarak kalacak, hep en zirvede siz olacaksınız.. Hep ama Hep!

Her zaman 'iyi ki'lerimden biri olarak kalacaksınız..

Londra’daki, Uzay'daki ya da herhangi bir yerdeki.. Yer ve zaman kavramının bir önemi yok aslında, sizin adınızın geçtiği her yer bizim için rahat, huzurlu ve mis.. Sizin için de öyle eminim..

Ama artık, zaman kavramının en ağır şekliyle yüzleştiğimiz yere dönme vakti.. İki hoyrat çocuk.. Hoşça kalın.. Aşık kalın..

Ve en önemlisi; huzurlu ve mutlu kalın..

 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER