Kiralık Aşk: Ömer ve Defne; Ateş ve Su

Ay’ının Yengeç burcunda olması, Defne’nin duyarlı, besleyici (yemek pişirme ve özellikle pazı sarması konusundaki maharetli) ve koruyucu olan anaç yönünü vurgular. Başkalarının duygularını anlamayı sağlayan keskin sezgilere sahiptir. Ömer’le olan ilişkisinde sürekli Ömer’le empati kurup onun neler hissettiğini anlar, ona hak verir ve ihtiyaç duyduğunda ona yardım eder.
 
Süper anne olmak, Yengeç burcunun olumsuz semboliğidir. Defne anaçlığı abartıp zaman zaman süper anne veya kurtarıcı edasıyla etrafındaki insanların dertlerini kendine dert edinir ve kaplan edasıyla sevdiklerini korumaya çalışır. Defne’nin ağabeyini kurtarmak için “Kiralık Aşk” gibi enteresan bir oyuna girdiğini düşünürsek; meseleden kaynaklanan borcun ağabeyinin değil de kendi borcuymuş gibi üzerine yapışıp kalması ve bu durumdan dolayı Defne’nin ağabeyini hiç suçlamamış olması, Defne’nin konu ailesi olduğunda üzerine vazife olmayan sorumlulukları alarak kendi hayatını yapılandıramadığını gösterir. Defne kendine ait olmayan sorumlulukları reddetmeyi ve kendini sağlam tutmayı öğrenmek zorundadır.  
 
Yengeç burcu çocukluk koşullanmalarıyla doğrudan ilişkili olduğu için, Defne derinlerde ebeveyn kaynaklı terkedilme ve incitilme korkularından ve hayata güvensizliğinden dolayı sürekli kendini savunuyor halde bulabilir. Yengeç burcunun hassas, kırılgan ve alıngan doğası yüzünden Ömer’le olan ilişkisinde duygusal reaksiyonlarını kontrol altına alamayıp tutarsız bir ruh haline bürünebilir.
 
Defne kendi duygularını ve ihtiyaçlarını keşfedip kendisini besleyip büyütmeli ve etrafında ona bağımlı olan insanları (anneannesini ve kardeşlerini) büyütüp kendi sorumluluklarını almalarına izin vermelidir. Böylece kendine ait olan hayatı kurabilme gücüne sahip olur. 
 
Yengeç ve Balık su burçlarıdır.  Su burçları serinleten, iyileştiren, yatıştıran hassaslık prensibini sembolize eder ve geçmişe odaklıdır. Su uysaldır ancak bütünüyle zapt edicidir; ateşi söndürür, ya da eğer kendisini yenilmiş durumda bulursa, biçim değiştirir ve buhar olarak kaçar. Bu burçların vurgusu Defne’nin haritasında su elementinin yüksek olduğunu gösterir ve bu nedenle Defne zaman zaman bağımlı, sürüklenen, bilinç dışında boğulan ve edilgen biri gibi yani okyanusun ortasında küçük bir teknede dümensiz bir şekilde sürükleniyor gibi hissedebilir.  Defne’nin 58. Bölümde dile getirdiği gibi kendisini Ömer’in yanında nefesi kesilmiş ve asimile olmuş şeklinde algılaması kafa karışıklığından ve kendisini yönlendirecek kurallara ihtiyaç duymasından kaynaklanır. Davranışlarındaki abartılı tepkiler onun kontrol edemeyeceği duyguların baskısı altında kaldığını gösterir.
 
Ömer’in İtalya’dan geri dönüp 54. bölümden itibaren tekrar Defne’yle bir olmak isteğine karşılık Defne, yeniden terkedilme korkusu ve âşık olduğu insanı kaybetme endişesi yüzünden savunma ve koruma amacıyla kendisini olduğundan farklı biçimde ifade etmiştir. Oysa duygularının ve özlemlerinin gerçek doğasını kavrayarak kendisiyle yüzleşmesi gerekir; nitekim 58. Bölümde kendisinden ve duygularından emin olarak Ömer’e doğru güzel bir adım attı.  Kendisini sevmeye ve kendisini olduğu gibi kabul etmeye başladığında korkularından da kurtulmuş olur ve kendine inanç ve yeterlilik duygusu geliştirebilir. Böylece âşık olduğu insanla birlikte hayatını doya doya yaşayabilme gücüne sahip olabilir.
 
Yazımı Ömer (ateş) ve Defne’ye (su) ithafen Can Yücel’in bir şiiriyle bitirmek istiyorum.
 
Ateş ve Su
 
Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında; 
sevdalanmış onun deli dalgalarına. 
Hırçın hırçın kayalara vuruşuna, 
yüreğindeki duruluğa... 
...demiş ki suya: 
gel sevdalım ol, 
hayatıma anlam veren mucizem ol...
Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa, al demiş; 
yüreğim sana armağan... 
Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına.
Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış. 
Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı... 
Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de 
yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...
Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları... 
Aramış suyu diyarlar boyu, 
günler boyu, geceler boyu 
bir gün gelmiş, suya varmış yolu 
bakmış o duru gözlerine suyun, 
biraz kırgın, biraz hırçın. 
Ve o an anlamış; 
aşkın bazen gitmek olduğunu, 
ama gitmenin yitirmek olmadığını.
Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla. 
İşte o zamandan beridir ki: 
ateş sudan, su ateşten kaçar olmuş... 
Ateşin yüreğini sadece su, 
suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş...
 
Kaynakça:
Astroloji Dersleri Kitabı- Barış İlhan
Astroloji, Psikoloji & Dört Element- Stephen Arroyo
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER