City Hunter: İntikam almalı, damlardan atlamalı!

City Hunter: İntikam almalı, damlardan atlamalı!
İntikam dendiğinde aklınıza ne geliyor? Sabır ile bekleyiş, soğuk yenen bir yemek, hırs, kin, sessizlik? Yoksa asıl intikam tamamen unutmak mı? Hangisi: Hepsi mi yoksa hiçbiri mi? Bana kalırsa intikam bir çeşit “pizza” üzerine ne koymak istiyorsak kendimiz belirliyoruz. Hamuruna biz karar veriyoruz, kenarını biz seçiyoruz. City Hunter’da işte tam bir pizza, ay pardon, intikam hikayesi. İçinde kanın, gözyaşının, ses bekleyişlerin, ayrılığın, özlemin biraz da aşkın içinde bulunduğu bir hikâye.
 
***
 
Yönetmen: Baek Soo Chan, Oh Choong Hwan
Senaryo: Hwang Eun Kyung, Choi Soo Jin (Tsukasa Hojo’nun City Hunter isimli mangasından esinlenerek)
Oyuncular: Lee Min Ho, Park Min Young, Lee Joon Hyuk, Kim Sang Joong, Hwang Sun Hee, Goo Ha Ra, Chun Ho Jin
Kanal: SBS
Bölüm Sayısı: 20
Tür: Aksiyon, suç, dram
Yayınladığı Tarihler: 25 Mayıs – 28 Temmuz 2011
 
Harflerin ve kelimelerin yeterli olmadığı zamanlarda, ne demek istediğimi rakamlarla ifade ediyorum. Şimdi de o anlar biri. City Hunter dizisini izlemeye niyetlendiğim ilk andan itibaren %90 polisiye ve aksiyon; geri kalanında ise romantizm ve dram izleyeceğimi düşünmüştüm. Ama dördüncü bölüme gelmeden bu oranı %60 polisiye ve aksiyona çektim. Lee Min Ho’nun canlandırdığı Lee Yun Seong’un babasının ölümünden yıllar sonra intikam ateşiyle tekrar Güney Kore’ye dönmesi ve Kim Na Na ile karşılaşmasına kadar olan bölümlerde “Aman Tanrım bu damdan da atlamalıyım!” aksiyonu taşımıyordu. Ta ki…
 
Oran-orantı
 
Dizilerdeki çok sert duygu değişimlerine alışamadım. Kahramanız o çatıdan atlayıp bu silahı kullanırken bir anda ileri-aşırı, ağzında güller taşıyan bir Don Juan’a benzemesini genel de yadırgıyorum. Tam bu noktada City Hunter, Lee Yun Seong karakteriyle hem gerçek bir “şehir avcısı” hem de “gönül avcısı” olduğunu gösterdi. Kim Na Na ile olan ilişkisinin o karmaşa içerisine o kadar özenli yerleştirmişler ki dizi bittiğinde “Bunlar ne ara bu hale geldiler?” diye kendime sormadan edemedim. Bu soru bir yerden bakıldığına durumu anlamamışım gibi düşündürse de işin “çift” boyutunu ne güzel sindire anlattıklarının ispatı gibi.
 
Merhametin iki yüzlülüğü!
 
“İyi olmak kolaydır, önemli olan adil olmak.”

Merhamet, adil olmak… İntikam gibi iki yüzlü ikisi de! Merhameti düşünün mesela: Bir yüzü sanki seviyormuşsun gibi. Ama diğer yüzünde kin, kan, nefret ve biraz da şükür var. “Ne olduysa iyi ki bana olmadı. Yoksa bu intikamı kim alacak?” Peki, ya adil olmak? Sen mutlu olacaksın diye başkasının hayatını mahvetmen hangi kültürde, hangi dinde, hangi dilde adil?

Kim Sang Joong’un hayat verdiği Steve Lee de merhametin ve adaletin “sevici” yüzünü maske olarak kullanan bir karakter. Yazıyı politize etmek istemiyorum ama City Hunter dizisi “bir bebekten katil yaratmak” ifadesinin kurgu dünyada hayat bulmuş hali diyebilirim.
 
Bir yüzü öksüz ve yetim çocuğa sahip çıkmak gibi görünse de diğer yüzünden kan akıyor. Gördükçe hırslanıyor, hırslandıkça daha çok bölüm izlemek istiyorsunuz. Çünkü biliyoruz ki “İyiler mutlaka kazanır.”
 
İyiler mutlaka kazanır yazdım ama dizinin en ters köşesi, kesinlikle Lee Joon Hyuk’un canlandırdığı Savcı Kim Young Joo karakterinden geldi. Spoiler vermeyeyim ama bugüne kadar izlediğim yerli ve yabancı diziler içerisinde en çok Kim Young Joo’ya üzüldüm.
 
Lee Min Ho-Park Min Young
 
Hobilerim arasında oyunculara rol yapıştırmak vardır. Mesela bir oyuncuyu romantik komedi türünde çok beğendiysem ve aynı oyuncunun bir sonraki işi de romantik komedi ise yandı! Sittin sene “Neden romantik komedi oynamıyor?” diye dolanır durumum. Benzer bir önyargım Lee Min Ho’ya karşı da vardı. Yalan yok. Sanırım bu The Heirs’ı önceden izlememle alakalı. City Hunter’da beni şaşkınlıktan şaşkınlığa soktu.  Birçok izleyenin aksine, Lee Min Ho’yu yetenekli buluyorum. Her işi, bir önce yaptığının hep bir adım önünde oluyor. City Hunter dizisinde de Lee Yun Seong karakteri tam merkezde yer alıyor. İntikam için yanan da annesini arayan da kalbi başka bir kadın için çarpan da kendisi. Böylesine ağır yüklü bir rolün üstesinden gelebilmek, bence, önemli.
 
Lee Min Ho’nun yeteneğine inanmayanlar Lee Min Ho’nun Kim Rae Won ile kamera önüne geçtiği Gangnam 1970 filmini izleyebilirler. Yetenekli ve yakışıklı çocuk. İzlettiriyor mu? Evet! Rolüne inandırıyor mu? Evet! Başka sorum yok!

(The Legend of the Blue Sea dizisini de sabırsızlıkla bekliyorum. 16 Kasım gelse de izlesek! ^)
 
Park Min Young ise Healer dizisiyle radarıma giren bir oyuncu. Ancak asıl 2015-2016 yapımı Remember dizisinde parladığını düşünüyorum. Böyle düşünmemin nedeni, standart bir “bodyguard”ı herkesin oynayabileceğini düşünmem, sanırım. Gel gelelim her şey “rol yapmak” da değil. Ekranda gördüğüm çift ve yaşadıklarına inanmak da artık bir kriter. Yani diyorum ki Lee Min Ho ile Park Min Young güzel çift olmuşlar.   
 
***
 
Özetle; City Hunter, intikamın gölgesinde aksiyon, dram ve romantizmi bir arada sevenler düşündüğüm bir Güney Kore dizisi. Özellikle, müzikleriyle zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız!
 
Her zaman olduğu gibi diziye ait OST'ler ve bir tanıtımını sayfanın altına ekliyorum.
 
İzleyecek herkese iyi seyirler!


Kim Bo-Kyung - Suddenly (City Hunter OST)



Sad Run - (City Hunter OST)









BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER