Bahtiyaroğlu ailesinin evlat edinme sürecine toplumu ve
bürokrasiyi de dahil ederek hikayesini yer yer mizahi, çoğu zamansa eleştirel
olarak sunan Albüm, sinemalarda. ‘Sinemalarda’ dediğime bakmayın, çok kısıtlı
salon ve seans seçeneği ile.
Bu durum gerçekten can sıkıcı. Ve gittikçe daha da can
sıkıcı bir hal almaya başladı. “Ülkede o kadar sıkıntı var, senin derdin seans
bulamamak mı?” diyebilirsiniz. Evet, derdim bu. Çünkü sanattan kopmak
istemiyorum. Ruhumu beslemek, merak ettiğim filmleri rahat rahat izlemek
istiyorum. Albüm İzmir’de Karaca Sineması’nda sadece iki seansla gösterimde.
İstanbul, Ankara ve İzmir dışında gösterimi yok. Belki duymuşsunuzdur, geçtiğimiz
aylarda Karaca Sineması kapandı, sonra yeniden açıldı. Bugüne kadar Albüm
benzerindeki hiçbir filmi Karaca dışında bir yerde izlediğimi hatırlamıyorum.
Şikayet olarak algılamayın Karaca Sineması’nda film izlemeyi gerçekten çok
seviyorum ama ben “Ya ilk haftasında izleyemezsem de filmi kaçırırsam?”
telaşından usandım artık. Ve en önemlisi böyle değerli filmlerin bu
kadar kıyıda köşede kalmasından da usandım tabii.
Derdimi de paylaştığıma göre ilk gösterimini 69. Cannes Film
Festivali’nde yapan Albüm’e dönebilirim. Albüm, Cannes’dan da eli boş dönmedi; Mehmet
Can Mertoğlu, Eleştirmenler Haftası bölümünde kazandığı “Yılın En Yenilikçi Yönetmeni” ödülüyle Cannes’dan ayrıldı. Elbette
bu Türk sineması adına sevindirici ve gurur verici bir durum.
Yazı devam ediyor...