Arkadaşlar İyidir'e veda mektubu...

Bu sahneyi anlatmaya kelimeler yetmez...
Bir kere dertleri gerçekçiydi. El bebek gül bebek büyüyen Seda'nın ailesinin yıkılabileceğine inanmaması ve onları barıştırmaya çalışması, Eren'in çocukluğunu zindan eden Hayri'ye olan nefretini ve hırçınlığı, Gizem'in hayatını değiştiren o kazadan sonra uysal kızdan intikam meleğine dönüşmesi, Merve'nin kiloları yüzünden ideal kız olamaması ve toplumun onu "en komik" olmaya zorlanması, hiç bilmediği bir ortama gelen Yunus'un adapte süreci... Karakterler de gerçekçiydi, zengin ve ukala tipler, tiki kızlar yoktu; aksine hayatın içinden, bizim gibi insanlar vardı. Hiçbirimiz Seda gibi insanlarla muhattap olmadık mı veya Merve gibilerle tanışmadık mı?

Yetişkinler cephesi de gençler kadar olmasa da ilgi çekiciydi. Güzel bir aile ve başarılı bir iş hayatı kuran Ayşe'nin gerçeklerle yüzleşirken yıkılması bizleri etkilemedi mi? Ya da zenginliğin göbeğinden apartmanın bodrum katına kadar düşen Candan kızını evden kovarken bir yandan kızıp bir yandan onun haline üzülmedik mi? Sema'nın Hayri'ye bu kadar bağlı olmasını sevmedik belki, ama ona olan aşkının saflığına inandık. Ya da Tarık Ferit tüm sevdiklerini kaybedip içine kapanırken kalplerimiz sızlamadı mı?

İçimizde ukte kalacaklar #1

Dediğim gibi her şey ilmek ilmek bir araya getirilmişti. Hiçbir karakter saf iyi veya saf kötü değildi, iyi/kötü olmalarının sağlam nedenleri vardı. Yaşadıkları çaresizlikleri çok iyi anladık, çünkü ortada yadsınamayacak bir emek vardı. Her ne kadar bazı izleyiciler herkesin birbirine aşık olduğu bir dizinin adının 'Arkadaşlar İyidir' olduğu konusunda kafa karışıklığı yaşasa da tüm sorunlar arkadaşlar, bir araya gelince bir anlığına unutuluyordu. Bu yüzden arkadaşlar iyiydi, çünkü onlar zor anlarında sığınabileceğin en iyi limanlar... Belki annen, baban seni anlamaz; ama dostlarınla her şeyi paylaşabilirsin. Derdini dinlerler, sana yol gösterirler, gerekirse acı söylerler; ama onların yanında olduğunu bilmek sana huzur verir.

İşte özünde bizler de böyle bir hikaye izledik 9 bölüm boyunca. Her ne kadar arada kavga edip bozuşsalar da sonunda yine birbirlerine sığındılar ve yardımı birbirlerine buldular. Bu yüzden bu küçük ama sadık izleyici kitlesine böyle bir arkadaşlığı izlettiği için en başta senarist Ekin Atalar'a çok teşekkür ediyorum. Seda, Gizem, Eren, Merve, Yunus, Arda ve diğerleri benim için dizi karakterlerinden fazlasıysa bunun en büyük sebeplerinden biri de işe gönlünü koymasıdır.

İçimizde ukte kalacaklar #2

Tabii oyuncuların da adını anmadan geçmek istemiyorum. Şahsi fikrime göre Aslı Melisa Uzun her ne kadar beşli içerisindeki en zayıf halka olsa da hayatı boyunca korunaklı bir ortamda büyüyen ve sonrasında hayatın gerçekleriyle yüzleşen Seda için başka birini de düşünemiyorum, en azından o havayı yansıtmayı başardı. İdris Nebi Taşkan daha ilk bölümden Eren'e inanmamızı sağlayan oyunculuğuyla geçer not aldı, ekranlarda uzun süre olmasını istediğim bir yüz ve ileride daha başarılı projelerde rol kapacağına da inancım tam. Akın Akınözü de ekranın ihtiyacı olan jön boşluğunu bir şekilde dolduracağına inandığım isimlerden biri ve Yunus her ne kadar ilk bölümlerde üvey evlat muamelesi yiyor gibi görünse de ortaya iyi bir performans sundu. Cnkat Aydos da karakterinin sonradan aktif olmasıyla hikayeye 1-2 bölüm geç girse de Arda ile ekranın en güzel aşıklarından birini çıkardı ortaya.

Didem İnselel, Emre Karayel, Ece Dizdar, Pınar Çağlar Gençtürk, Devrim Özder Akın, Numan Çakır ve Ahmet Mekin de deneyimli oyuncular olarak gençlere çok iyi uyum sağladı. Tabii benim parantez açmak istediğim 3 isim var. Bence bu dizi Su Kutlu ve Hayal Köseoğlu'nun yıldızlaşmak için attığı ilk adımdır. Su Kutlu daha önce rol aldığı işlerle biraz daha tanınırlık sağlasa da Gizem ile farklı bir yüzünü gösterdi. Hayal Köseoğlu da Merve'yi üzerine adeta bir elbise gibi geçirerek eşi benzeri olmayan bir karakter-oyuncu uyumu yarattı. Kadronun en iyi ismi ise kesinlikle Neslihan Yeldan'dı. Karakterinin civcivliği bir yana Candan'ın çaresizliğini o kadar güzel yansıttı ki kendisine hayran kalmamak imkansız. En büyük keşkelerimden biri Candan'ı ve Yeldan'ın eşsiz performansını daha fazla göremeyecek olmak...

İçimizde ukte kalacaklar #3

9 bölüm boyunca birbirinden leziz aşk hikayelerine de tanık olduk. Eren hayatı boyunca babasından çeken ve zor bir hayat geçiren, Gizem de bir daha kendisini toparlayamayıp alkole vuran annesine göz kulak olmak zorunda bırakılan biri olarak her anlamda farklı bir uyum yakaladılar. Onlarınkine sadece 'aşk' demek yersiz, çünkü onların kaderleri de bir yerde bağlanmış durumdaydı. Merve-Arda da bugüne kadar izlediğim en tatlı çiftlerden biri olarak hafızamdaki yerini aldı. Diziyi sevmeyen biri bile Merve'nin sevimliliği ve Arda'nın aşkını göz ardı edemez, bu konuda tavrım açık ve net. Tabii son bölümlerde görmeye başladığımız Tarık-Ayşe'yi de unutmamak lazım. Maalesef onların hikayesi tam olarak başlamadı bile, ama ben yine de onlara aşkların en güzelini hazırlıyor olacağım. 


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER