Poyraz Karayel üçüncü sezonunun
ikinci bölümüyle yine izleyenlere efkârlardan efkâr beğendirdi. Yine her
kelimesi nakış tadındaydı, yine izlemeye doyamamakla gözümüzü kapayıp geçmesini
beklemek arasında gittik geldik çünkü ciğergâhın da bir sınırı var şu hayatta.
Ayşegül’ün Poyraz’ı hastanede
görüp onu hayal sanarak kaçması, gerçek olduğunu fark edince geldiği hal
muhteşemdi. Burçin Terzioğlu iki haftadır canımıza kastediyor zaten. Poyraz’ın
da Ayşegül’e yaklaşması, ona dokunmaya çalışması ve Ayşegül’ün ‘Evliyim ben,
kocam var benim’ dediğindeki hali inanılmazdı, hangisine bakacağımı şaşırdım.
Ayşegül Poyraz’ı iki yıldır
hayatta olup da ona ufacık bir haber bile uçurmadığı için suçlarken, Poyraz da
Ayşegül’ün başkasıyla evlenmesi karşısında hayal kırıklıklarının en derinini
yaşadı. ‘Sen toprağa girdin ama ben öldüm’ diyen Ayşegül’ mü, ‘Ben senin için
yaşadım, seni bir kere daha görebilmek için yaşadım ama keşke ölseymişim’ diyen
Poyraz mı haklı? Ayşegül’ün acısının bir kısmına şahit olduk, ölmek istediğini
ve dahi ölmediğinde ne kadar üzüldüğünü gördük. O kadar derindi ki acısı, ‘Yürü
Ayşegül, hayata karış artık, tut Çınar’ın elinden’ demiştim geçen hafta.
Gel gör ki bu hafta da Poyraz’ın
yaşadıklarını izledik, ‘Allah belanı versin Mümtaz’ deyişlerini, Ayşegül’ün şalını
bileğine sarınca dünyayı ele geçirebileceğine inanmasını, Sinan’la vedalaşırken
güçlü durmaya çalışmasını gördük ama acısını Ayşegül kadar hissedemedik aslında
çünkü Poyraz Karayel olmak acı geçirmez bir yelekle doğmuş gibi davranmayı
gerektirir. Ayşegül’e ‘Yasın çok da uzun sürmemiş’ demesi korkunç bir
acımasızlıktı elbette ama nereden bilecekti Ayşegül’ün evde aralıksız yüksek
sesle Oğuz Atay okuyarak delirmekten kendini kurtarmaya çalıştığını? Ayşegül’e
bakınca yeni evlenmiş ve hayata tutunmuş bir kadın görüyor belki de. Elbette
Ayşegül’le aralarındaki ilişkinin derinlik ve mucize doluluğuna bakarak bunu
düşünmemesi, onun ne kadar acı çektiğini anlayabilmesi gerekirdi ama Poyraz da
eski Poyraz değil, nasıl olmasını bekleyebiliriz ki? Eli silahlı ve adam
öldürmek için on saniye bile düşünmeyen bir Poyraz izledik ama açmadı içini bize
daha. O da olacak.
Bölümü izlediğimden beri
düşünüyorum, hangisi haklı? İşin içinden çıkamadım ama dev bir soru kaldı
aklımdan son bölümde; biri için ölmek mi zor, yaşamak mı? Cevabını öğrenmek
zorunda kalmadığımız günler dileğiyle iyi seyirler dilerim.