Kiralık Aşk: Yaşamak dediğin üç beş kısa mutlu andan ibaret*

Kiralık Aşk: Yaşamak dediğin üç beş kısa mutlu andan ibaret*
Demiş Sezen Aksu, peki bizim Ömer İplikçi ne demiş "Hayat nefesimizi kesen anlarla ölçülür. Zaman hiçbir şey Defne, şahane bir an yaşayana kadar!" Peki sonra Sezen Aksu nasıl devam etmiş? "Giderine bırak işte ayağına kadar gelmiş muhabbet!" Peki İplikçi familyamız ne yapmış, bilemiyorum Altan, muhabbet ettikleri sahneler müziklerle geçti, kulaklarım kanadı.
 
Tam tamına 56 bölümlük, azimli, çılgın bir Kiralık Aşk izleyicisi, full time her şeyi izleyen biri olarak epeydir "Ben de bir şeyler yazayım ama neyse herkes mutlaka bahsetmek isteğim kısımlar hakkında yorum yazıyor zaten." diyerek başka baharlara erteliyordum. 2. sezona gerçekten şahane bir giriş yapan Kiralık Aşk 56. bölümle birlikte biraz kafamı bulandırmaya, "Neden böyle olduk ki şimdi?" dedirtmeye başlayınca bir iki tık serzenişli bir yazı yazmak geldi içimden. Sürçülisan eylersek, affola.
 
Ne diyordum, 2. sezon çok güzel başladı, pilot twistler şahane, çekimler şahane, saçlar makyajlar kıyafetler ve sakallar(Ehem.) şahane, Ömer - Defne gerilimi, tansiyonu şahane. Tüm seyirci mest olmuş bir halde Cuma akşamlarımızı seve seve kiralamaya devam ediyorduk. Sonra ne mi oldu? 56 bölümdür konuşamayan Defne ve Ömer'in "Ay şimdi en azından azıcık mutlu mutlu bişeyler konuşucaklar." dediğim sahne müzik eşliğinde geçti, ardından belki biraz daha ayrıntılı dertleşme olur dedim sahne bitti, iyi günler oldu. Albertine Kayıp'lar Aşk ve Gurur gibi böğrüme dev bir TAŞ oturtarak başka teşekkürlere, şükranlara mazhar oldu, bana yine hüsran bana yine hasret kaldı. Tamam dedim neyse pazı sarmalı güzel sahneleri izledik buna da şükür diyordum ki (Bence çok da iyi çok da güzellerdi, Ömüş'e 5 dolma kalmayaydı iyiydi ya, neyse.) dans sahnesi ben de travma oluşturdu doktor bey. Defne'nin Ömer ona bir sürü hediye (Elbise, boya takımı, özel yapım ayakkabı vs.) almasına rağmen kendini hala hediye alınamaz biri olarak görüyor olması. Bu olayı evirip çevirip kafamda mantıklı bir yere oturtamıyorum. Gerçekten Defne sen ne yapıyorsun? Peki ya Neriman'a karşı olan tutumu, hayır bu kadın senin hayatını yerle bir etti NE DEMEK SELAM VEREYİM AYIP OLMASIN?
 
Gelelim Pamir'le olan lunapark sahnelerine, Seçkin Özdemir'i severim, genel kanının aksine Pamir sahnelerinde rahatsız olmuyorum, sonuçta bu sahnelerin her biri İplikçi yavrularıma yol, su, elektrik olarak geri dönüyor onların hikayesine şahane hizmet ediyor. Tamam ediyor etmesine ama bir izleyici olarak lunaparkta dakikalarca, nuriyelerce onları izlemektense ben (Ve itiraf ediyoruz hepimiz.) 2 cümle daha fazla DefÖm repliğini tercih ederdim. Çılgınca düğün gecesi ve ertesi güne flashback bekliyorum. Bağıra çağıra ya da ağlaya zırlaya o 1 yılı tartışan İplikçi'leri görmek istiyorum. Hikayenin tam olarak bu aşamasında gelecekten ziyade geçmişi merak ediyorum, Defne Ömer'e neler dedi, Ömer neler dedi, Allah aşkına biri Serdar'ı bu overdose pişkinliğiyle pistten alsın tamam da mesela İso'yla Ömer arasında neler oldu? 

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER