Dizilere 'renk gözlüğü' ile bakmak

Dizilere 'renk gözlüğü' ile bakmak

Renklerin etkilerini küçümsüyoruz, evrensel bağlantıları görmeye başladığınızda ise büyülenmemeniz imkansız.
 
Kişiler beş renk grubunda kategorize edilebiliyor. Her kategori mensubu ise, aynı kategoride yer alan diğer kişilerle aynı renk tonlarını (her grupta her renk var ancak tonlar farklı), benzer stili ve hatta şaşıracaksınız ama benzer kişilik özelliklerini paylaşıyor. Bir diyalog olmaksızın, yalnızca fiziğin verdiği çağrışım da buna paralel. Özellikle Amerikan menşeili film ve dizilerde bu tablo net şekilde yansıtılıyor.

Renk kategorileri kişilik envanterleri ile paralel olduğundan, her senaryo için bu 4-5 gruptan insanın hayatı hikayeleşir ki, birbirinden tamamen farklı yapıda insanlar arasındaki olaylardan, monotonluktan uzak, etkileyici bir hikaye çıkabilsin.
Senaryo, casting ve kostüm, bulgu ve bilgisini renkten alan bu model üzerinden ilerliyor.

Örnek isterseniz: Sex and the City, Doctor Who, A takımı, Fringe, The Bing Bang Theory, Fraiser, Gossip Girl, How I met your Mother, Friends... Sanırım hepsini saymaya gerek yok. Tüm kurgu, kişilik farklılıklarını anlayamadığımız için kabullenemeyişimize dayandığından, heyecan vericidir. Aynen hayat gibi...
 
Senaryo aşamasından sonra, farkında olsun olmasın, bir dizinin oyuncuları seçen casting yönetmeni, bilinçaltından bu algı ile hareket eder. Başrol oyunculuğu için yeterince güçlü bir tipleme midir, evin cici kızı mıdır gibi kararlarda kişinin doğal renkleri (ki benim mesleğimde kişiye özel parmak izi denilebilecek pigment dağılımı= pigmentasyon) ilk izlenimde büyük rol oynar.

Beren Saat, İntikam'da yumuşak görüntüsüyle sert ve hırslı bir karakteri canlandırmaya çalıştı.

Uyarlama dizilerde farkına vardığım hatayı paylaşmak isterim. Dizilerin orijinalinde karakterin gerektirdiği renk grubundan oyuncu seçiliyor. Elbette bu seçime paralel olan stil de, karakteri güçlendiriyor. Sonuç, oyunculuğun konuşulduğu, bütünlük içerisinde bir tablo.
 
Türkiye’de bu aşama pas geçiliyor. Ya seçilen oyuncu, orijinal dizideki oyuncuya saç rengi itibarıyla benzetilmeye çalışılıyor (ve bu bilinçli yapılmadığından, izleyicinin karaktere ısınma süreci bu yanlış algıya zemin hazırlanması nedeni ile gecikmiş oluyor) ya da yerli versiyonda oyuncuyu farklı pigmentasyondan seçip, orijinaldeki giyim veya saç renklerini kopyaladığınızda, dizi maalesef giysilerin ön planda, oyunculuğun ise mecburen arka planda kaldığı bir moda endüstrisini besleme platformuna dönüşüyor.
 
Aslında imajda pas geçilen en büyük adım doğru tonlamalar. Belki biliyorsunuzdur; imaj danışmanlığı SIRASIYLA renk, stil, beden dili, diksiyon ve protokol/görgü kuralları ana başlıklarını izler. İlk adım olan doğru renk tonlarını atlayıp, stil ile yetinmeye çalıştığınızda problem çıkar. Türkiye seneler önce, renk adımını pas geçen stil hizmetleri ile tanıştı. Renk bilgisi eksik bir imaj çalışmasının hedeflenen sonucu vermesi mümkün değil. (stil hizmeti veren ve verilen aynı renk profilinde olmadığı sürece)
 
Bilinçli yapılmadığı taktirde görsel olarak doğru sonuçlanamayan ikinci yöntem ise;  karakter ve oyuncu pigmentasyonunun aynı olmadığı durumlarda, oyuncuyu role büründürmek adına komşu renk profilinden değil, karşıt profilinden seçilen saç rengi ve değişen tarz...
 
Bir film söz konusu ise bir sorun görmüyorum, oyuncu bir hizmet veriyor ve çekim sürecinde günlük hayatında da bu yeni tipi taşımayı yadırgamıyor. Ancak senelerce süren diziler söz konusu olduğunda, oyuncu -özellikle de kadın oyuncu- yeni tipini günlük hayatında mutsuzluk içerisinde taşıyor.

Meryem Uzerli dizi bıyunca soluk benizli gibi gezdi

Meryem Uzerli’nin Hürrem’i temsil eden saç rengini artık değiştirmek istediği ve yönetmeniyle arasının gerildiği zamanı hatırlayın. Setten çıkıp, her sabah bakır saçların sararttığı yüzü ile güne başlamak onun renk grubunda bir insan için tahammül edilmesi zor bir süreç olmuş olsa gerek.
 
Merve Boluğur ise şanslıydı, Küçük Sırlar’daki görüntüsü değişsin istenince Kuzey Güney’e bakır saçla giriş yaptı ama birkaç bölüm sonra yönetmen de bu uyumsuz görüntüden rahatsız olmuş olmalı ki, role uygun net saç rengine dönebilirdi. Elbette uygulanabilecek nice renk vardı ama risk alınmak istenmedi, bir uzmana başvurmak düşünülmedi ve “bir önceki diziden bilinen iyi” ile yetinildi.
 
Veya Beren Saat’in Aşk-ı Memnu’daki güçlü imajının, İntikam dizisindeki karakterde de korunması gerekirken, sadece imaj değişikliği gerektiği düşünülerek saçlarına gölge atılması ve o güçlü karakterin, yalnızca saçındaki gölge nedeniyle giydiği net renklerin ardında kaybolmak suretiyle kırılgan bir çağrışım yapması dahi çok kişiyi Yağmur karakterine zor ısındırdı, hatırlayın. O yumuşak görüntü ve hırslı karakterin çelişkisi ister istemez suni bir durum yansıttı.
 
Çağatay Ulusoy / Yaman Koper

Daha güncel olduğu için son örneği de Med-Cezir’den vermek isterim. Deniz Marşan ve Başak Dizer, dizi sektörüne verdikleri stil danışmanlığı ile sektöre yeni bir bakış açısı kazandırıp, danışmanlıkları ile kaliteyi yükseltti. Buna rağmen sektörde hala renk bilgisinin kostümlere yansıtılamayışı, (ideal sonuca ulaşmak deneme-yanılma gerektirmeksizin bilgi dahilinde çok kolay ve pratik olmasına rağmen) yukarıda bahsettiğim çelişkileri maalesef içermek durumunda.

The O.C.dizisinin altyapısı hazırlanırken Ryan Atwood karakterine biçilen renklendirmeler soğuk alt tonlar. Oyuncunun pigmentasyonuna uygun kırık versiyonlarının kullanımı ile, oyuncu istenilen algıyı çağrıştıracak şekilde giydirildi. (Dizinin başlangıcında, renk bilgisine de hakim olan kostüm danışmanı Alexandra Welker tarafından.) Fakat aynı tonlamaları giyen  Çağatay Ulusoy’un güçlü yüzü, bu dizide geri adım atmak, eksilmek durumunda kaldı. Sadece daha düşük kontrastlı bir başka oyuncunun imajı ve renkleri kullanıldığı için, Yaman Koper, istenilir güçlü görüntüde olamıyor.

Çağatay Ulusoy - Ali Aksöz

Belki de o nedenledir ki,  Ali Aksöz, kendisine yakışan ve oyunculuk performansını da bu nedenle artıran soğuk alt tonlu, kırık ve koyu tonların desteği ile, başrol oyuncusunu sollayarak dizinin parlayan yıldızı ve beğenilen “bir numaralı”erkeği oldu.  
Dikkat edin her ikisinde de kullanılan tonlar neredeyse aynı fakat bu tonlar Ali Aksöz’ü bütünlerken, Çağatay Ulusoy’u eksiltiyor. Bu solgun koyu renkler, Kenan Koper’e kemik yapısını belirginleştiren bir gölge vermeye yeterken, Yaman Koper’e yetersiz kalıyor ve silikleştiriyor.Orijinal dizide bu kadar konuşulmamış bir rol olan “Kenan Koper” in ismi, izleyicinin dilinden düşmüyor.
 
Serenay Sarıkaya / Mira Beylice

Marissa Cooper/Mira Beylice’nin kullandığı canlı renkler ve yüksek kontrastlar düşük yüz kontrastına sahip Serenay Sarıkaya için çoğunlukla fazla sert kalıyor. Bu da oyuncunun mimiklerinin/oyunculuğunun arka planda kalmasına, kıyafetin öne çıkmasına yol açıyor.
Dizinin orijinalinde Mischa Barton, stil ikonu olmaya müsait ki net renk profilinden birinde olduğu için (hatta olasılıkla bu nedenle seçildiğinden) orijinal dizinin moda ile iç içe tarafı, hedeflenene ulaştı.   
Sponsor firmalar için kıyafetin ön plana çıkmasının çok cazip olabileceği akla gelse de, daha akılcı yaklaşım, sponsor firmanın, kıyafetlerini karaktere göre teslim etmesi olurdu. Zira satın alma eğilimi; kıyafeti değil, kıyafetin kişiyi bütünleyişini beğendiğimizde satışa daha rahat dönüşüyor.
 
Dizi sektörü renk kullanımına eleştirilerim elbette bu kadarla sınırlı değil ama renk tonlarının doğru seçiminin faydası özetle şu:
 
- Bir karakteri karikatürize etmeksizin itici gösterebilirsiniz. Atılması gereken adım karşı gruptan renk tonlarına ve stile büründürmektir.
 
- Bir karakteri moda ikonu yapmak için oyuncunun renk grubu paralelinde tonlar ve renk kombinasyonları seçilmelidir.
 
- Bir oyuncu, karakterin yansıtması gereken fiziksel özelliklere sahip değilse, yapılacak imaj değişikliklerinde renklendirmenin taklitle değil, kişiye özel belirlenmesi gerekir.
 
- Bir dizinin gerçekçiliğini korumak için oyuncuların her birinin renk profilini bilmek ve senaryonun gerektirdiği durumlarda kardeş renk grubundan seçimler yaparak algıyı yönetmek gerekir (Merhamet dizisinde Narin’in genç kızlık dönemi ve kariyer dönemini doğru ton, desen ve tarz ile ayrıştırması gibi)
Bir de bu gözle izleyin bakalım..  Gözünüz kıyafette, saçta, makyajda mı, yoksa olması gerektiği üzere oyunculukta mı?
 




BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER