Bazen seni es geçer sevdiğin tüm hikayeler, bazen de kapında bekler.
Her radyo, televizyon ve sinema öğrencisi gibi benim de 3. Sınıfı 4. Sınıfa bağlayan yaz aylarında zorunlu stajımı yapmam gerekiyordu. Bana verilen süre zarfı içinde de uygun bir staj yeri bulmalıydım, bu staj yeri bir televizyon kanal olabilirdi ya da gönlümde yatan arslan gibi bir dizi/film seti. Aramalara başladığım sırada şu an yazıyı okuduğunuz yerdeki isim bana şahane bir fırsat sundu. Olur mu, olmaz mı demeye kalmadan staj işimin ilk kısmı tamamlanmıştı bile. Seviyor Sevmiyor setinde staj yapacaktım. İşin bu kısmı hallolunca geriye kalan belgeleri yollamak ve hiç bilmediğim bir şehre gitmekti..
İstikamet, İstanbul!
3. sınıfın bitmesiyle beklediğim en önemli şey staj vaktinin gelmesi oldu. Sürekli dizi izleyen, set ortamlarını takip eden ve diziler hakkında konuşmayı seven biri olmama rağmen heyecan ve gerilim hissim bir an bile yok olmadı. İlk gün heyecanını atarsam gerisi gelir diyordum ki, o ilk gün, tam üç gün sürdü.
Sete gittiğim ilk gün, sonradan öğrenecektim ki aslında dizinin çekim yaptığı en zorlu mekanlardan biriydi ve ekibin tanışmaya en uygun olmadığı anlardı. Bir kısmıyla tanışma fırsatım olsa da bu sadece göz aşinalığı oldu. Gerçek tanışma için henüz iki gün vardı ve sessizce bir köşede durmak fazla can sıkıcıydı.
İlk gün -ve ilerleyen günlerde- duymaya en çok alıştığım cümle, "bu sektöre hiç bulaşma" oldu. Çalışma koşulları iyileşme yolunda ilerlese de, uzun çekim saatleri ve zor şartlar insanları yaptıkları işi sorgulama kısmına getirdiğinden yeni birini gördüklerinde haliyle uyarma ihtiyacı hissediyorlar. Yine de bu işe gönlümü çok önceden kaptırdığımdan, bu uyarılar benim için yeterli değildi, sonuna kadar bekleyip görmem gerekiyordu, ben de bekledim. İyi ki öyle yapmışım.
İlk gün çekim mekanı Deniz Ev’di. Mekan ekrandan her ne kadar da büyük görünse, kamera ve ekipman kurulduktan sonra içeride kısıtlı bir alan kalıyordu. O sebeple çekim yapılan yere her birimden sadece bir kişi girecek şekilde iş bölümü uygulanıyordu. Bu açıdan bakınca "stajının ilk günü için biraz talihsiz bir set günüymüş" diyebilirsiniz. Ancak sabahın ilk saatlerinde, monitör masanın arkasında oturup o dünyayı keşfetmek büyük bir şans oldu.