Final, şampiyon Atakan ve diğerleri

Final, şampiyon Atakan ve diğerleri
Aylar süren Survivor maratonu geçtiğimiz hafta sona erdi ve bu sezonun şampiyonu Atakan oldu. Ben sonuçtan memnun olanlardanım. Atakan hem yarışmalardaki performansı, hem adadaki hal hareketleri, hem Ezgi’ye karşı korumacı tavırları (illa sevgili olmaları şart değil, her şartta yanında duran bir arkadaşını da insan Atakan’ın Ezgi’yi koruduğu gibi korumalı) ile bence şampiyonluğu hak etmişti.


Ailelerinizi çok sevdik

Yarışmanın bir diğer finalisti olan Serkay, finali taa Dominik’te garantilemişti ve gerek sosyal medyada gördüğü destek, gerek daha önce girdiği potalarda gördüğümüz SMS potansiyeli ile şampiyonluğa yakın isimlerden biriydi. Finalde en çok hoşuma giden şey iki yarışmacının da ailesinin konuşmaları oldu. Geçen sene Merve Aydın’ın babasının yaptığı konuşma sonrası Turabi’ye yağan oyları hala hatırlayanlar vardır belki. Hırsın bir miktarından fazlası kimseye yarar getirmiyor. Yılmaz Morgül’ün dediği gibi ‘Hıııırs, egolaaaar, şiş şiş şiş şiş’ bir durum yaratmaya gerek yok yani. Bu sene hem Serkay'ın hem Atakan’ın ailesi son derece mütevazi konuşmalar yaptılar. Özellikle Atakan’ın ailesinin, Atakan’ın kafasını çarpıp suya düşmesinden sonra yardıma ilk koşanın Serkay olduğunu hatırlatması çok inceydi.


Poyraz'ın dediği gibi, 'Hayal kırıklığının mucidi' 

Serkay ve Atakan finalini izleyene kadar arada bir çeyrek, bir de yarı final geçirdik elbette. Atakan’la beraber yarı finalde olmak için oylamaya giren Semih, Nagihan ve Damla üçlüsünden oylamayı kazanan Damla oldu. Normal şartlarda Semih’i görmek isterdim aslında yarı finalde ama Damla’ya da bu oylama sistemi ile haksızlık yapıldığını düşündüğüm için Damla’nın kazanmasına da üzülmedim. Orada üzüldüğüm tek şey, Nagihan’ın elendikten sonra söylediği ‘Hayatımdaki her şey gibi bu da hayal kırıklığı’ oldu demesiydi. Aşırı hırslı hallerinden dolayı Nagihan’ı eleştirdiğim çok olmuştur ama bu cümle o kadar ağır ki, her insan canlı yayında milyonlara doğru öyle ha deyince kuramaz. İçimde Nagihan’ı belki de yanlış anladığıma dair bir düşünce uyandırdığını da inkar edemeyeceğim. Geçmiş olsun, dilerim bundan sonraki hayatında bu cümleyi unutturacak olaylar yaşar.


Dejavu

Gelelim Semih’in bir kere daha tekrarlayan makus talihine. Geçen sene Ütopya’da gördüğü çılgın destek ve fan kitlesinin aktifliğine rağmen birinciliği Tuncay’a kaptıran Semih, Survivor’da da çeyrek finalde elendi. Elbette tam da yarışmanın sonlarında yaşadığı sakatlığın da bu durumda etkisi olduğu söylenebilir. Yine de Semih’in en azından yarı finali göreceğine inanıyordum. Yüzleşme gecesindeki  ‘Yusuf Günçe’ şakalarından daha iyisini yapabileceğini umuyorum televizyon hayatının geri kalanında.

En yazmak istemediğim konu olduğu için en sona bıraktığım kısma gelmek isterim artık. Damla ve Atakan’ın yarı finalde olduğu gece İstanbul Atatürk Havalimanı’na yapılan saldırı ile mahvolduk. Yine. Yetmiş milyon insansak, yetmiş milyon farklı şekilde üzüldük ve nasıl üzüldüğümüzün hesabını kimseye vermeme hakkımızı saklı tuttuk. Yine. Bunların hepsi elbette çok anlaşılır. Bir türlü aklımın almadığı, o kadar taze bir acının orta yerinde aklına ilk  gelen ‘Hala Survivor izliyorlar işte bu memleket’ olabilen insanlar. Memleketin tam manasıyla orta yerinde patlayan bir bombanın beş dakika ardından öfkesini yöneltmek için Acun Ilıcalı’nın doğru kişi olduğuna inananlar. Yayın devam ederken ‘Hala mı Survivor?’, yayın erken bitirilince ‘Sahtekar bunlar üzülüyormuş gibi yaptılar’ diyenler. Burnumuzun dibinde olan (ki uzakta olsaydı da fark etmeyecekti aslında) her şey bu kadar gerçekken, bir oyuna kızmanın hakikaten bir işe yarayabileceğine inananlar. Hepimize sağ salim ve aklı başında günler dilerim.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER