Gardırop Savaşları Mayıs ayından
beri Fox TV’de yayında. İsmini ilk duyduğumda History Channel’daki Depo
Savaşları gibi bir içerik hayal etmiştim. Orada yarışmacıların terk edilmiş
depolara açık arttırmayla fiyat vermesi gibi, burada da bir takım moda
eksperlerimiz terk edilmiş gardırop mezatlarına katılsa ne de hoş olurdu.
Gerektiğinde konseptlere uyan sempatik jüri
Ama Gardırop Savaşları bundan
ziyade İşte Benim Stilim macerasının bir benzeri. Ayşe Brav, Gül Gölge ve Raşit
Bağzıbağlı’dan oluşan jüri bundan önceki giyim kuşam yarışma jürilerinin aksine
oldukça yumuşak tavırlı, karşılarındaki gencecik kızları kırmak istemeyen,
verecekleri en düşük puanı bile kanaat notu diyerek mütemadiyen arttıran bir
ekip, bu özelliklerini seviyorum. Modaya hâkimiyetleri konusunda hiçbir fikrim
yok elbette.
Olaylar bu şahane yerde geçiyor
Program ilk başladığında
yarışmacılar ormanın içindeki bir evde yaşıyor ve her biri kendi gardırobundaki
parçalarla jürinin verdiği ‘günün konsepti’ne uymaya çalışıyorlardı. Her gün birinci
ve ikinci seçilen yarışmacılar ertesi gün çarşıya çıkıyor ve oradan
beğendikleri parçaları alıp, kalanını yine ellerindeki kıyafetlerle
tamamlıyorlardı. Şimdiyse, her gün her yarışmacıya 500 lira ve iki saat verilip,
o gün ekip tarafından belirlenen semt neresiyse orada bir alışveriş günü
yapılıyor. Bu semtler genelde Taksim, Kadıköy ve Beşiktaş olduğu için, bir süre
sonra dükkânları bile ezberlemeye başlıyoruz.
Yazı devam ediyor...